Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Bu millet, bu devlet çok karanlık oyunları, gizli senaryoları, açık ihanetleri boşa çıkardı. Ağır bedeller ödedi. Lakin diz çökmedi, mağlup olmadı. Biz ümitvar olmaya devam edelim” dedi.Azizoğlu yaptığı açıklamada, dünyanın nimetlerini paylaşırken insanoğlu adil olursa medeni, çağdaş, uygar ve bunları savunma ve iletme hakkına sahip olacağını kaydetti. Gezegenin tüm nimetlerini baskı, zulüm ya da politik entrikalar ve askeri katliamlarla elde ederken diğer yandan medeniyetten, uygarlıktan, çağdaşlıktan, evrensel hak ve hukukun suni savunmasına soyunulamayacağını, mazlum halkların evrensel hak ve hukukunu savunmaktan taviz verilemeyeceğini kaydeden Azizoğlu, “Bu değer ve kavramların önünde en büyük engeli teşkil edenler, medeniyetin yaratıcısı, savunucusu ve koruyucusu konumunda kendisini tüm insanlığa sunarsa azınlığın çoğunluğa hükmettiği, tüm haklarını gasp ettiği bir dünyada adil aşama şansını yakalamak olamaz. Sahip olduğumuz ülkenin aslında sahibi değilseniz yaşamsal koşullarınızı bile sizinle hiçbir ortak değeri olmayan güçler sizin iradeniz olmadan sizin adınıza karar almaya sizi mahkum etmişler ise bu gezegende barış ve huzur inşa edilemez” dedi.Yaklaşık 100 yıla yaklaşan ve inşallah ebediyete kadar ayakta duracak Türkiye Cumhuriyeti’nin milletle ilgisi olmayan istek, inanç, kültür ve değerlerine hizmet etmeyen, hatta bunları yok sayan yönetimler, anti demokratik yapılanmalar ve yüz binleri bulan ölümler içeren çatışmalarla geçtiğini belirten Azizoğlu, “Senaryosu yazılıp önümüze konan bu projelerde bizler figüran oyuncular olarak görevlendirildik. Ülkemize ve milletimize aydınlık yarınlar sunamadık. Son 10 yılda irkildik, kendimize geldik, özgüven ve cesaretle 100 yıllık boşa geçmiş zamanın açığını dahi kapatmaya başladık. Sonuç yeni bir senaryo, yeni bir oyun sahnede, memleketimde yine kargaşa, yine boşa giden emekler. Lakin senaristlere diyorum ki, bu sefer başka bir Türkiye var karşınızda, film platformunuzu başka yere kurun. Bu millet yeni figüranlarınıza şans ve fırsat vermeyecek. Zamanınıza yazık. Size burada, yani Anadolu’da artık oyun alanı yok. Bu yüce millet birlik ve beraberliği yakalamışken, sunduğunuz kazanımları elinin tersi ile iter ve aydınlık yarınlara omuz omuza birlik ve beraberlik içerisinde yürür” ifadelerini kullandı.“Yarım asırlık ömrümde yüzlerce insan değer olarak yer buldu. Sizlerinde benzer tecrübe ve yaşanmışlıklarınız vardır. Hepsi gelirken gönül heybemde ya da heybemizde birer zümrüt, elmas, altın olarak yer aldılar. Gönül heybemizde yer alan bizim değer olarak gördüklerimiz uzun ya da kısa zaman diliminden sonra heybemizdeki değerlere zümrüt, elmas ve altınlara baktığımızda yüzlerce değer, zaman süzgeci, yaşanmışlıklar, ahde vefa, sadakat benzeri gerçek ve hatasız ölçüm yapan tartılarda analiz edildiler. Gönül heybemizi hakikatler masasına boşalttığımızda birkaç zümrüt, biraz daha fazla elmas, onlarca da altın vardı. Yıllarca gönül heybesinde yer bulan yüzlerce dosta, değere ne oldu? Onlar sadece değersiz kuruşlarmış meğerse. Neden değersiz? Çünkü asla hiçbir insani değeri algılayıp uygulamadan sadece bencil yaşamlarındaki hak edilmemiş kazanımlara giden yolda dostluk, sevgi, paylaşım, sadakat ve ahde vefa onlar için basamak imiş. Zümrüt, elmas ve altın görünümündeki aslında değersiz kuruşlar olduklarını görmez miyiz hepimiz?” diyen Azizoğlu, “Anlamadıkları binlerce kuruş bir altın, yüz binlerce kuruş bir elmas, milyonlarca kuruş bir zümrüt etmezdi. Bilmezler ki bir gerçek dost onlarca tanıdığa bedel. Bir gerçek sırdaş, yoldaş yüzlerce tanıdığa bedel ya da gerçek samimi bir sevgi, sadakatli bir candaş, yaşadığınız kalabalık kente bedel. Hepimize kalbi duygularla bizden ona, ondan bize sevgi ve sadakatle bağlı dostlar gerek. İnsanoğlunun yaradılış ve var oluş fıtratında herkes masum, temiz, bir ve eşit doğar. Yani her çocuk dünyaya gelişinde en değerli madde olan zümrüt niteliğindedir. İnsani değerleri, imanı, vicdanı algılayıp yaşayan, uygulayan ya da uygulatanlar zümrüt olarak kalır. Sonraki aşamalarda birey ya da toplum insani değer ve kavram kayıpları ile kuruşa kadar inen varlıklar konumuna düşerler. Bu değişimde en önemli etkenler mevki, makam, kapital güç ve kazanım savaşlarıdır” dedi.Kapitalistler kapitalin yörüngesine kilitlenip ve etki alanından asla çıkamadıkları için sosyal yaşam ve paylaşım duygu ve algılarını yitirdiklerini, bu nedenlerle de topluma kanaat önderi ya da katkı sunan bireyler olamadıklarını belirten Azizoğlu, şunları kaydetti:“Banka hesapları veya benzeri kapital kudretin onları bu dünyanın özel birey ya da camiası yaptığını sanırlar, en masumane yaklaşımla çevrelerinin efendisi görürler hayal penceresinden kendilerini. Aslında bu kapital güç onlara yarardan çok zarar vermektedir. Sosyal yaşamın insani boyutundan bencil yaşam boyutuna, toplumsal paylaşımcı yaşamdan kısır döngülü dar çevreye, paylaşım veya katkının ancak menfaate dayalı hesaplar üzerine kurulu bir yaşam. Aslında sosyalleşme, sosyalite ve sosyal paylaşımı kapital güç unutturuyor. İçinde iman, sevgi, vicdan, paylaşım, yardımın yani insani değerlerin yer almadığı kapital gücün insani duygulara galip geldiği bir yaşam yaşıyor çoğunluk. Millet ve devlet olarak geleceğimizden kuşku ve endişemiz yok. Ümitvarız imanımızdan, vicdanımızdan ve geleceğimizden. Irkı, mezhebi, dünya görüşü farklı olsa da tek millet, tek devlet, tek bayrak, yani ümitvarız birlikte yaşamaya, bir olmaya, birbirimizin evrensel hak ve hukukuna saygılı olmaya. Bu millet, bu devlet çok karanlık oyunları, gizli senaryoları, açık ihanetleri boşa çıkardı. Ağır bedeller ödedi. Lakin diz çökmedi, mağlup olmadı. Biz ümitvar olmaya devam edelim.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz