İşte o açıklamalar...
Fatih Terim sonrası Roberto Mancini ismi doğru mu?
Doğru bir tercih. Çünkü uluslararası futbolcuların saygı göstereceği bir isim gerekirdi. Altyapıdan gelen bir isim ya da Türkiye’den gelebilecek şöhretli ya da şöhretsiz bir Türk hoca bunu karşılayamayabilirdi. Drogba’nın ve Sneijder’in olduğu bir kadroya uluslararası bir marka gerekirdi. Bu anlamda Mancini ya da o düzeydeki bir teknik adam gelmeliydi. Galatasaray’da bu tercihini İtalyan hocadan yana kullandı. Mancini; İtalya’da ve İngiltere’de şampiyonluk kazanmış bir hoca. 2 zor ligde şampiyonluğu göğüslemiş bir hocanın da kendini kanıtlama ihtiyacı yok. Ünal Aysal, Mancini’yi takımın başına getirerek Galatasaray’ı uluslararası bir düzeye getirmek istiyor. Futbolcuları uluslararası düzeye getirmek istiyorsanız bunu hocaların desteğiyle başarabilirsiniz. Mancini bu düzeydeki futbolcuları Türkiye’ye getirebilecek bir isim. Mancini için gelecek futbolcularda olduğu için Aysal hoca tercihini bu yönde yaptı.
Hamit Altıntop’un sakatlığı Galatasaray’ı bu kadar mı etkiledi?
Valla bende şaşırdım hiç bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Hamit gösterişsiz futbol oynuyor ama büyük maçlarda büyük futbol oynuyor. Hamit hem zihnen hemde mental olarak da takımı ileriye taşıyan bir isim. Hamit’in yokluğu Galatasaray’ın direncini ve inancını çok etkiledi. Bunu Şampiyonlar Ligi maçlarında ve Fenerbahçe derbisinde çok açık bir şekilde gördük. Hamit oynarken çok büyük eleştiri alıyor ama oynamaması çok daha büyük bir eksiklik. Hamit Altıntop’un bu sezonki sakatlığıyla beraber Galatasaray için ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Umarım bu sakatlığı kalıcı değildir. Bütün bir sezona yayılır şüphesi var sakatlığıyla ilgili. Umuyorum böyle bir şey olmaz ve Hamit en kısa zamanda sahalara geri döner.
Eray’ın Muslera’nın sakatlığı sonrası kalede olması sizce doğru mu? Yedekte ondan daha tecrübeli Aykut ve Ufuk gibi 2 isim varken..
Ufuk bildiğim kadarıyla sakattı. Birde daha evvel Ufuk şansını iyi kullanamadı. Çok iyi bir futbolcu, Ümit Milli Takım’da harikalar yarattı, zaten sakatlığı pahasına sergilediği performans onu Galatasaray’a taşıdı. Ufuk’un bana göre problemi korkuyor ve korkak kaleciden maalesef kaleci olmaz. Gol yemekten ve hata yapmaktan korkuyor. Volkan Demirel’den belki daha iyi bir kaleci ama Volkan gol yemekten korkmuyor. Baktığınız zaman Volkan Fenerbahçe’de yediği gollerle Avrupa’da maçları kaybetmesine neden oldu takımına ama Volkan bir noktadan sonra pişti ve bugünlere geldi. Fenerbahçe’de teknik direktörken Daum, Volkan Demirel için dehşete kapılıyorum demişti top ona geldiği zaman. Şimdi bakıyorsunuz Volkan kendini geliştirdi ve bu kapasiteye geldi. Ufuk’ta da bu potansiyel mevcut ama korku var. O yüreğindeki korkuyu atmadığı sürece Ufuk kaleye geçemez.
Aykut hatıra binaen gelen bir oyuncu. Belinde bir sakatlığı var, geçen sene ara transfer döneminde aldılar ama hiç antrenmana bile çıkmadı. Aykut Erçetin gibi uzun süre oynamamış, sakatlık problemleri olan, Galatasaray’a da nasıl döndüğü konusunda soru işaretleri olan bir kalecininde kalede olması güven vermez. Bu açıdan baktığınızda Eray en doğru isim gibi görünüyor ama daha çok yolun başında olan bir kaleci. Eray İşcan’ın en büyük avantajı Taffarel’in kadroda olması. Taffarel ve Muslera’nın kadroda olmasının ona çok şey kazandıracağını düşünüyorum. Biraz daha şans bulması halinde üzerine koyarak kendini geliştirebilir. Aykut mu, Ufuk mu yoksa Eray mı derseniz ben Eray derim yedek kaleci olarak. Çünkü Aykut da, Ufuk da haklarını kullandılar ve şanslarını değerlendiremediler. Eray’a şans da yardım ederse eğer Türkiye iyi bir kaleciye daha sahip olacaktır.
Dany konusuna gelirsek eğer defansın ortasında istenilen verim alınamazken sol bekte neden deniyor Mancini yabancı kuralına rağmen?
“Sol” Türkiye’nin sorunu. Her aşamasında sol, Türkiye’de bir problem. Galatasaray’da olduğu kadar Türk takımlarında da bir problem sol bek pozisyonu. Aslında yetiştirilebilir ama Galatasaray’daki bu yabancı sınırlaması kadro tercihlerinde ciddi sıkıntıya yol açtı. Geçen sene bağıra bağıra bu sıkıntı gelmişti Riera’dan bir sol bek yaratılmasıyla beraber ama bir noktadan sonra tutturmuştu. Riera savunma yönü çok güçlü olmasa bile o boşluğu dolduruyordu ve forvete de destek veriyordu bindirmeleriyle. Riera bir maç oynayıp, bir maç sahada olmayınca performansı da olumsuz etkilendi . Yabancı kuralı en çok Galatasaray’ı, Galatasaray’da da Riera’yı vurdu. Riera neredeyse futbolu unuttu diyebiliriz. Hakan Balta’nın da inişli çıkışlı performansı ve sakatlık problemiyle o mevkide bir sıkıntı oluştu. Mancini, Sabri’yi ve Eboue’yi deneyip olmayınca Dany’ye forma şansı verdi. Dany çok düz bir futbolcu ama görev adamı. Çok büyük performans sağlamasa bile ortalama bir oyunla sizi taşıyabilecek bir isim. Mancini’de ortalamayı tercih etti ve riske girmek istemedi. Dany’nin handikapı oyunu kuramaması ve top çıkaramaması ile çok fazla bindirme yapamaması. Ben genel olarak Dany’nin performansını kötü olarak düşünmüyorum. Dany her zaman ortalama çizgiyi tutturan bir futbolcu. O yüzden de teknik direktörler ondan vazgeçmiyor. Birçok isimden daha verimli ama sorumluluk alan bir futbolcu olduğu için daha fazla hata yapıyor. Bunu algılamayan seyirci de Dany’nin çok fazla hata yaptığını zannediyor. Dany sorumluluk aldığı için o hataları yapıyor, ben sorumluluk alan futbolcuyu severim. Bundan dolayı Dany’nin şuanki Galatasaray’da oynayabileceğini düşünüyorum.
Ünal Aysal’ın başkanlığı sizce tehlikede mi?
Ünal Aysal başkanlığı tehlikede. Çünkü Aysal 2 sene üst üste şampiyon oldu, bu sene de şampiyon olursa her şey yoluna giriyor ve Şampiyonlar Ligi’nde de farklı bir metod uyguluyor. Galatasaray’ın kimyasını değiştiriyor. Bu Galatasaray camiasının kolay kabul edebileceği bir şey değil. Lise kökenli bile olsa Avrupa mantığıyla bakıyor ve kulübü kurumsallaştırıyor. Her ne kadar Galatasaray kurumsal bir kulüp denilsede, Galatasaray camiasının kontrolünde olan bir yapıdadır. Tam kurumsallaşma sağladığınızda bundan uzaklaşmış olursunuz. Buna ne kadar izin verir Galatasaray’ın içindeki güçler, onu hep beraber göreceğiz.
Aysal biraz yalnızlaştı. Çünkü ona yardımcı olan isimler Galatasaray yönetiminden ayrıldı. Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak, Fatih Terim gibi bir hocayı tolere etti. Fatih Terim çünkü hem zor bir hocadır hemde Galatasaray camiası için önemli bir isimdir. Dürüst ve Albayrak gidince 2 ego direk karşı karşıya geldi. İkisinde de geri vites yok ve çarpışma kaçınılmazdı belliydi. Ünal Aysal kendine ve 2 senenin şampiyonluğuyla beraber gelen o havaya güvendi. Ama futbolda hiçbir şey kalıcı değildir, çok değişken bir yapısı vardır maalesef bunu hesaplayamadı. Bülent Tulun ile bu badireleri atlatacağını düşünüyor. Özellikle Drogba transferinden sonra Tulun’a olan inancı çok daha fazla arttı. Hep beraber göreceğiz ama 1-2 kişi üzerinden yürüyen sistemler her zaman problemlere açıktır.
Mancini Şampiyonlar Ligi’nde takımı bu gruptan çıkarırsa Galatasaray’ın önü açılır. Çünkü Galatasaray Şampiyonlar Ligi kadrosu kurdu. Bu iddiayla yoluna devam ediyor ve paraya ihtiyacı var bu sistemi döndürebilmesi için. Şampiyonlar Ligi’nden elenip, ligde de geriye düşerse Galatasaray krize girer. Ahmet Çakır’ın Zaman gazetesinde bir yazısı vardı; “Ünal Aysal madalyonun hep başarı yönünü gördü” başlığında. Aysal futbolda başarısızlık yönünü görüp buna tahammül eder mi onu hep beraber göreceğiz eğer işler kötü giderse. Ama Ünal Aysal için zor bir dönem başladı diyebiliriz. Çünkü Ünal Aysal çıtayı hep başarı üzerine odakladı. Sportif başarı sözüyle başkanlığa geldi ve bu başarı gelmediğinde Aysal’da sorgulanmaya başlar ve o sorgulanma sürecide olağanüstü kongreye kadar gidebilir.
Peki Umut Bulut ve Burak Yılmaz ikilisine gelirsek eğer…
Lazio transfer görüşmeleri Burak’ın kimyasını çok bozdu. 3 sene boyunca ligde ve Avrupa’daki performansıyla birçok Avrupalı dev kulübü peşine taktı. Hatta Şampiyonlar Ligi’nde Ronaldo ile adı bir dönem birlikte anıldı. Avrupa’ya gitmek için kariyeri açısından en uygun zamanda Burak Yılmaz gidemedi ve gidemeyip Türkiye’de kalınca bu durum futboluna yansıdı. Burak bir an önce kendini toparlayamazsa Avrupa’yı, Lazio’yu bırakın Türkiye’de çok ciddi inişler yaşar.
Umut Bulut zaten dalgalı bir seyirde. Takımla paralel giden bir performansı var. Umut sizi zor anlarınızda taşır ama bir Burak Yılmaz ya da bir Drogba değil ama kadroda olması gereken çok değerli bir futbolcu. Aynı Fenerbahçe’deki Semih Şentürk gibi. Oynadığı zaman elinden geleni yapar ama sizin bir süperstarınız olmaz. Umut’a dayalı bir santrafor planlamasıyla yola çıkamazsınız.
Galatasaray’ın Avrupa’daki şansı? Şampiyonlar Ligi? UEFA?
Mancini de söyledi Real Madrid maçından önce her şey dönecek dolaşacak Arena’daki Juventus maçında belli olacak. O maçı kazanırsa Galatasaray gruptan çıkacak, belki beraberlik bile yetecek 5. maçlara göre. Ama Kopenhag hesapları bozmazsa eğer Juventus galibiyeti bile Galatasaray’a yetmeyebilir. Kopenhag bu kısıtlı kadrosuna rağmen çok sıradışı bir performans sergiliyor. Tüm planları bozan Galatasaray’ın Kopenhag’ı deplasmanda yenemeyip mağlup olması. Bu Galatasaray’ı geriye götürdü. Cimbom gruptanda çıkabilir, UEFA’ya da gidebilir, 4. bile olabilir. Galatasaray’a bugününden bakarsak Şampiyonlar Ligi’nde o gruptan çıkması zor ama 2-3 hafta sonra Sarı-Kırmızılılar çok farklı bir kimyaya bürünebilir, Galatasaray’ın yapısı buna müsait.
Mancini’nin Aydın Yılmaz ve Ceyhun Gülselam tercihleri?
Aydın Yılmaz baktığınız zaman yedekteki futbolcular arasında oyunu kanatlardan oynatabilecek en iyi oyuncu. Bindirme yapan, rakibi hataya zorlayan, bir şekilde ortalığı karıştıran futbolcu olduğu için Mancini onu denemek istiyor. Galatasaray camiası ve taraftarı için çok parlak bir isim olmasa da tempo anlamında bu Galatasaray’da iş yapabilecek bir oyuncu.
Ceyhun Gülselam; bazı futbolcular vardır anlayamazsınız, notunu veremezsiniz, yokluğunda fark edemezsiniz. Ceyhun böyle bir futbolcu. Kayseri’de oynadığı futbolla başarılı bir performans sergilediğini düşünüyorum. Ceyhun gösterişsiz oynar ama takım için oynar. Ben Mancini’nin Ceyhun tercihiyle doğru yaptığını düşünenlerdenim. Ceyhun’da ışık görüyorum ve başarılı olacağını düşünüyorum. Ceyhun özgüveni pekiştirilmesi gereken bir oyuncu, eğer yatırım yapılırsa Galatasaray çok önemli bir ön libero kazanacaktır diye umuyorum.
Drogba ve Sneijder’in Galatasaray’daki geleceği?
Maalesef Galatasaray’ın geleceği Drogba’ya bağlı. Galatasaray 80’lerin Fenerbahçesi gibi. Drogba ve Sneijder oynarsa eğer Galatasaray oynuyor, yıldızlar taşıyor takımı. Drogba birçok arkadaşından daha genç oynuyor sahada ama onunda son kullanma tarihi belli. Türkiye’ye göre son kullanım tarihi geçmiş bir isim. Açıkcası ben Şampiyonlar Ligi’nde bile iş yapabileceğini düşünmemiştim. Hem Türkiye liginde hem de Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği performansla kendini hala hayran bırakıyor. En fazla seneye de tutabilirsiniz Drogba’yı ama ben seneye kalacağını düşünmüyorum.
Sneijder’in devre arasında gideceğini tahmin ediyorum. Eğer Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nden elenirse Sneijder İngiltere’nin yolunu tutar. İnter’de sakatlığı sebebiyle kadro dışı kaldığı için yolu Türkiye’ye düşen futbolculardan biri. O yaşta o kapasitedeki bir futbolcu kolay kolay Türkiye’ye gelmez. Sneijder’i artık bu takımda tutmanız pek kolay değil. Galatasaray’dan daha büyük takımlarda oynayabilecek bir futbolcu Sneijder. Galatasaray onu iyi bir rakama satar diye düşünüyorum. Sneijder form tutmaya başladı, onun yokluğunda Galatasaray’ın düştüğü durumu görüyoruz.
Bruma mesela çok iyi bir yatırım eğer onu işlerse, 2-3 sene sonra çok farklı bir noktaya getirir Porto, Ajax modeli gibi. Bu sene Galatasaray’ın önceki senelere göre transfer politikası değişti ve genç Bruma’yı aldı. Doğru politikayı bulduğunu düşünüyorum. Belki 1-2 sene kaybedebilir ama yıldız adayları yetiştirip bunları satmak doğru bir model. Drogba tuttu ama 10 tane o yaşta iyi oyuncu alırsınız ama 1 tane yakalarsınız. Drogba bir şanstı, Galatasaray’ın biraz daha gençlere yatırım yapması lazım.
Duyduğunuz ya da aklınıza gelen bir isim var mı devre arası Galatasaray’a gelecek ya da gidecek oyunculardan?
Hep yabancı isimler söyleniyor ama seneye yabancı kuralının 5’e düşeceğinden eldeki yabancı futbolcuların önemli bir kısmının gideceğini düşünüyorum. Galatasaray’ın Fatih Terim’in seçtiği A Milli Takım ve Ümit Milli Takım’daki isimlere bakarak transfer yapması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin en değerli yerli oyuncusu sizin otelinize gelip el sıkışıyorsanız ve biz düşüneceğiz deyip adamı 1 gün sonra Fenerbahçe’ye kaptırıyorsanız bu politikayla siz bir yere varamazsınız. Alper Potuk’tan bahsediyorum burada. Her futbolcunun belli dönemlerde bir piyasa değeri vardır, ihtiyacınız varsa alacaksınız. Bugün Alper Potuk Galatasaray’da olsaydı daha farklı olurdu hem Galatasaray hem Fenerbahçe. Ara transfer döneminde Galatasaray’ın yerli transfere yöneleceğini düşünüyorum yoksa hata eder. Mancini tabi ki yabancı futbolcu isteyecektir ama yabancı kuralı buna pek müsait değil.
Ligin ilk yarısı bitmedi henüz çok erken ama sizce şampiyon kim olur?
Avrupa kupalarında yer almadığı için Galatasaray’a göre Beşiktaş ve Fenerbahçe daha şanslı. Henüz erken ama şuan Fenerbahçe bu yarışta önde gibi görünüyor. Fenerbahçe’nin potansiyel rakibi Beşiktaş ya da Galatasaray’dan biri olur o da 20. haftaya doğru ortaya çıkar.
Kasımpaşa’nın şansı?
Kasımpaşa bir Sivasspor olabilir mi, son haftaya kadar götürebilir mi ben çok yüksek ihtimal vermiyorum. Kendi semtinin seyircisini bile hala tribüne çekemeyen bir takım. Kasımpaşa için soru işareti taşıyorum. 34. haftaya kadar bunu götürme şansının çok yüksek olduğunu zannetmiyorum.
Fatih Terim’li A Milli Takım?
Terim, Türkiye’nin uluslararası tek ismi. Baktığınızda Şenol Güneş Güney Kore’de, Mustafa Denizli İran’da takım çalıştırdı ama bunların en önemlisi en çok tanınan ismi Fatih Terim. Çok büyük bir havuzdan yararlanacak Terim. 22 kişi arasından bir 11 çekmeyeceksiniz, 222 kişi arasından bir 11 yaratacaksınız. Gurbetçi piyasası da sizin emrinize amade. Türkiye’de oynayan yerli oyuncuların yüzde 32’si gurbetçi kökenli. Hem Türk futbolunu hemde Milli Takımı besleyen bir yapı var. Sadece Milli Takım’a odaklandığında Fatih Terim’in çok büyük yol alacağını düşünüyorum. Türkiye’deki en büyük problem devamlılığın olmaması. Galatasaray’ın Futbol Akademisi vardı, Terim gidince bütün teknik ekip değişti yerine yeni isimler geldi. Galatasaray gibi bir yapıda bile kurumsallaşma olmuyor.
Milli Takım Fatih Terim ile beraber 10 sene gitmeli. İşte o zaman Türk Milli Takımı çok farklı bir noktaya gelir. Terim’in bir devrim yapacağına, tekrardan Milli Takımı kalıcı olarak Avrupa ve dünya piyasasına sunacağını düşünüyorum. Avrupa’nın en değerli 5. ligine sahipsiniz ama Milli Takım’ınız 23. sırada. Rezalet gerçekten bu görüntü. Bunu düzeltmek gerekiyor, bunu düzeltecek en önemli isimde Fatih Terim. Ben yeni bir mucize yaratacağına inanıyorum.
Derbideki Fatih Terim tezahüratları?
Fenerbahçe taraftarı Galatasaray’ı alaya almak için Terim’i kullandılar. Fatih Terim, Fenerbahçelilerin en çok çektiği isim. Saraçoğlu’nda “İmparator Fatih Terim” tezahüratları duymak gerçekten şaşırtıcı. Esprisini yapmak için bile Fenerbahçe taraftarının 5 defa düşünmesi lazımdı.
Avrupa’daki Türk futbolu ve Arda Turan?
UEFA Kupası şampiyonluğu ve 2002’deki Dünya Kupası 3.lüğünden sonra Türkiye’nin önüne çok büyük bir kapı açılmıştı ama o zamanın kuşağı bunu değerlendiremedi. Çünkü daha fazla parayı ve daha büyük ilgiyi Türkiye’de görüyorlardı. Burada yıldızken, orada ortalama yıldız statüsüne inmek istemediler. O trenin kaçması sonrası bugünkü Türk futbolu da zarar gördü. Dışarda böyle bir imaj var; Türk futbolcu dirençsizdir çabuk ülkesine döner diye. Nihat Kahveci, Tayfun Korkut, Tugay Kerimoğlu ve Arda Turan aklıma gelen bu imajı kıran 4 isim. O yüzden Arda Turan’ın performansı Türk futbolu için çok önemli. Arda gibi bir futbolcu Türk futbolunu Avrupa’ya açar . Atletico Madrid’in en önemli isimlerinden biri Aragones’tir İspanya ve Fenerbahçe’nin eski teknik direktörü mesela, o bile diyor ki Arda için; Atletico Madrid’in efsanelerinden biri olmasına çok az kaldı. Her ne kadar son 15 yılda Atletico Madrid geriye düşse bile İspanya’nın tarihi başarılarla dolu en önemli takımlarından bir tanesidir. Arda’nın başarısının diğer Türk oyuncuların önünü açacaktır diye düşünüyorum ama bu birazda Milli Takım’ın başarısıyla da paralel orantılı olacaktır. Biz uluslarası arenadan uzak kaldıkça Milli oyuncularımızın Avrupa’ya açılması da ötelenecektir.
"MESUT EN DOĞRU TERCİHİ YAPTI"
Mesut Özil’in yükselen performansı ve İspanyol medyasının Mesut’u gece hayatı üzerinden eleştirmesi?
İngilizler gece hayatına bakmaz, futbolcunun sahadaki oyununa bakarlar. Real Madrid’in sattığı en değerli oyuncu ve Arsenal’in transfer ettiği en pahalı oyuncu. Arsenal aynı zamanda Londra’da Türklerin çok yoğun yaşadığı semtin takımıdır. Arsenal taraftarlarının içinde çok önemli bir Türk taraftar kitlesi vardır. Her açıdan doğru yere geldi, zaten performansıyla bunu gösteriyor. Ben onu ilk olarak Antalya’daki devre arasında yapılan turnuvada Werder Bremen formasıyla seyretmiştim. O zaman Galatasaray bunu mutlaka transfer etmeli demiştim ama çok geç kalınmıştı tabi. Real Madrid’den hoca tercihi nedeniyle ayrıldı ve Real onun eksikliğini hissedecektir ama Gareth Bale’i transfer ettiler takıma. Mesut Özil, Arsenal’i İngiltere’de farklı noktalara getirebilir. Nasıl ki Arda Turan Atletico Madrid’i İspanya’nın en büyük takımlarından biri haline getirdiyse, Arsenal’de aynı noktaya gelecek diye düşünüyorum. Keşke Türk Milli Takımı’nı seçseydi, tek üzüldüğüm nokta bu ama tercihi o şekilde. Saygı duymak lazım o tür oyunculara. Umarım Zidane ve Ronaldo gibi efsanelerden biri haline gelir. Potansiyeli var fazlasıyla, Arsenal’i şampiyon yaparsa da efsane futbolculardan bir tanesi olur dünyada.
"BENİM BİRÇOK GAZETECİ ARKADAŞIM BOŞANDI"
Babıâli gazetecilerinden biri olarak bu mesleği yapmak isteyenlere önerileriniz?
Valla gazetecilik zor iş. Çünkü haftanın 5-6 günü maç var ve bunlar gece oynanıyor. Ben bu işe başladığımda maçlar gündüz oynanırdı. Evli insanlar için çok zor bir meslektir, benim çok arkadaşım boşandı gazetecilik yaparken. Yazılı basında çalışmanın şartları gerçekten çok ağır ama keyifli ayrı bir tadı var bu mesleğin. Futbolu ve gazeteciliği seviyorsanız bunda ısrar edin ve sonuna kadar gidin ama laf olsun diye düşünüyorsanız aklınızdan bile geçirmeyin. Fedakarlık isteyen bir meslektir yazılı basında çalışmak. Dolu bir dolmuş olarak düşünün bu mesleği, dolmuştaki kuyruğu ve o dolmuştan inecek kişiyi bekleyeceksiniz. Bunu da göze alacaksınız, çünkü bu mesleğin bekleme süreleri vardır. Çok donanımlı ve sabırlı olmanız gerekiyor. Tüm bunları yaptıktan sonra şansınız doğarsa o şansınızı kullanmaya çalışın.
Mynet Spor Özel Haber / Hakan Akar
twitter.com/HakanAkarhakan.akar@mynet.com