Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Kanuni Sultan Süleyman
Van'ımızın medar-ı iftiharı kuruluşlarından biri de Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi'dir.
Üçüncü basamak sağlık kuruluşu olarak yakından, uzaktan gelen hastalara olanca gücüyle hizmet vermeye çalışan önemli bir hastanedir.
Mesai günlerinde ve özellikle gündüz saatlerinde koridorlarında, polikliniklerinde iğne atsanız yere düşmez. Özveri ile çalışan güler yüzlü sağlık personeli hastalara çoğu kez güçlerinin üzerinde hizmet vermek için adeta birbirleri ile yarışırlar.
Bu yıl iki kez yolum düştü hastaneye. Önemli ve ağır ameliyatların deneyimli hekimlerimiz tarafından büyük bir başarı ile gerçekleştirildiğine tanık oldum.
Orada bulunduğum uzun süreler boyunca gözlem yaptım, hastalarla, hasta yakınlarıyla personelle ve ziyaretçilerle konuşma şansı buldum.
Bölgenin her tarafından hastalar olduğunu gördüm. Muradiyeli, Ercişli, Patnoslu, Hakkarili hastalar, hasta yakınları her yerdeydi. Aşağı katlardaki poliklinikler ve ameliyathane bölümlerindeki yoğunluk yukarı katlara çıktıkça azalıyordu. Buna rağmen hemen her yerde hastalar ve hasta yakınları vardı.
Çevre il ve ilçelerin yanı sıra Van'daki özel hastanelerden sevk edilmiş hastaların da muayene ve ameliyat işleri yapılırken tıbbi gerekçeler dışında hiçbir sıkıntı olmuyordu.
Hafta içinde sürekli ameliyatlarda olan öğretim üyesi uzman hekimler kendileri bizzat saatlerce ameliyathanelerde hastaların sağlık sorunlarını gidermek için çalışıyorlardı.
Ne var ki, bütün bu çabalara rağmen her an her hastaya yetişmek mümkün değildi. Poliklinikler, servisler, ameliyathaneler, röntgen, ultrasyon, mr merkezleri, kan bankası, acil servis, laboratuvarlar tıklım tıklımdı.
Hem hastanenin, hem personelin hastalara tam ve mükemmel hizmet vermek için yetersiz olduğu ortadaydı. Hastanenin büyütülmesi, personelin ve diğer donanımın arttırılması gerektiği hemen anlaşılıyordu.
Bütün polikliniklerin önünde kalabalık hasta grupları vardı. Yatması gereken hastalar ilgili servisteki yatak durumu ve hastalığın aciliyeti göz önünde tutularak mutlaka yatırılmaya çalışılıyordu.
Bütün bu koşullar kolay oluşmamıştı. Uzun yıllar ve özverili çabalarla yükseltilen bu sağlık kuruluşları ile deneyimli personelleri her anlamda çok çok değerliydi. Oralardan hizmet alan hastaların az da olsa bir kısmının henüz bunu takdir etmiyor olmaları da o kişilerin kendi kusurlarından başka bir şey değildi.
Benim yakınım olan her iki hasta da farklı servislerde hizmet aldılar. İkisi de bekletilmedi. İkisinin de oldukça başarılı geçen ameliyatları çok kıymetli hocalarımız ve deneyimli ekipleri tarafından gerçekleştirildi.
Bu tedavi süreçlerinde tanıştığım çok başarılı birer cerrah olan her iki uzman, öğretim üyesi hocamız ile asistan konumundaki kıymetli doktorlarımızın, nazik hemşirelerimizin ve diğer görevlilerin çalışkanlıkları, dürüstlükleri, alan hakimiyetleri beni sevindirdi, bu seçkin kuruluşumuzla ilgili çeşitli telkinlerle kafamda oluşmuş olan anlamsız soru işaretlerinin silinmesini, olumsuz ön yargıların kırılmasını sağladı.
Onların hiçbir şekilde insanları ayırmadan, kategorize etmeden herkese aynı kalitede hizmet veriyor olmaları da ayrıca takdire şayandı.
Onca yıl eğitim aldıktan sonra o yoğun koşullar altında o hoşgörü ve özveri ile çalışmak herkesin becerebileceği bir şey değildi.
Ben şahsen bırakın ameliyat gibi zor bir görevi, asistan doktorların serviste yatacak, ameliyat olacak hastalara cevap verirken, onların işlemlerini büyük bir titizlikle yaparken, sabırsız hastalara ve hasta yakınlarına katlanıp hepsine ayrı ayrı yanıtlar verirken gösterdikleri güzelliğin yarısını gösterebilecek nitelikte biri olmadığımı itiraf etmek isterim.
Kalabalık, doğurganlık oranı yüksek ailelerin, sağlık hizmetlerine sıkça gereksinim duyan çok sayıda çocuğun, uzun yıllar ihmal edilmiş, fark edilmemiş hastalıkları olan insanların sorunlarını çözmeye çalışan bu insanların pek çoğu bana göre gerçek birer kahramandırlar.
Eminim ki sağlık ocaklarında, ikinci basamak sağlık kuruluşlarında kamu adına hizmet yapan diğer sağlık personelinin durumu da onlardan farklı değildir. Özel hastanelerdeki sağlık çalışanları da aynı oranda baskı altında olmasalar bile aynı özveriyi göstermektedirler.
Sağlık önemli bir konudur. Devletimiz, yetkili ve sorumlu kuruluşlarımız, insanlarımız bunun farkındadır.
İnanıyorum ki, sağlık sektörünün eksikleri ülkemizdeki barış ve huzur ortamının sürmesi, refah düzeyinin artmasıyla birlikte giderilecek, her şey çok daha iyi olacaktır. Barış ve huzur kalkınmayı, kalkınma daha sağlıklı bir toplumu getirecektir.
Doğal olarak daha sağlıklı bir toplum da bugünküne göre daha az yorucu tedavi süreçlerini başlatacaktır. Sağlık çalışanlarımız bu zor işlerini yaparken sürekli hissettikleri iş yoğunluğu baskısından bir nebze olsun kurtulmuş olacaklardır.
Kalkınmış ve refah düzeyi yükselmiş bir topumun bireyleri olarak biz yurttaşlar da donanım ve fiziksel kapasitesi çok daha iyi kuruluşlarda çok daha verimli sağlık hizmeti alma şansı yakalayacağız.
Bütün bunlar barış ve huzur ortamı ile kalkınmanın olduğu bir toplumda gerçekleşebilir.
Bütün bunlar, sağlık sektörünün ve özellikle en üst düzeydekinden en alt düzeydekine sağlık çalışanlarının sorunlarının belirlenip çözülmesi ile gerçekleşebilir.
Bütün bunlar, hasta ve hasta yakınları olarak bizlere bu zor hizmeti, zor koşullar altında getiren insanları anlamaya çalışmamızla, onları takdir etmemizle; o çalışanların da işlerini yaparken bizi sabırla aydınlatıp, yol göstermeleriyle yani karşılıklı empati ve hoşgörünün ılıman iklimi altında gerçekleşebilir.
Özellikle bölgemizde her birimizin gerektiğinde kimi sözlerimizi ve taleplerimizi yutarak barış ve huzur ortamını sağlamlaştırması ile bütün bu güzel şeyler büyüyerek gelişebilir.
Bölgemizdeki barış ve huzur ortamını tehdit eden şeylerin artması ve büyümesi de bütün bu güzel gelişmelerin, bu önemli değerlerin, insanların, yapıların elimizden kayıp gitmesine, eski zor ve sağlık sorunlarının bir türlü giderilemediği zamanların geri dönmesine neden olabilir. Bu anlamda hepimizin özel duyarlılık göstermemiz kaçınılmazdır.
Yazımın sonunda ülkemizde ve ilimizde canla başla çalışarak ağır ve çoğu ihmal edilmiş hastalıklarımızdan bizi kurtarma derdinde olan polikliniklerdeki, ameliyathanelerdeki, teşhis ve tanı birimlerindeki, bürolardaki ve diğer her türlü yardımcı hizmetlerdeki insanlara teşekkür etmek istiyorum.
Sağlık Bakanlığımızın bütün kadrolarındaki çalışanlarla, Yüzüncü Yıl Üniversitemizin güzide yöneticilerine, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi'nin bütün çalışanlarına, benim tanık olduğum iki ameliyatı başarı ile gerçekleştiren hocalarımız Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doçent Doktor Ali Kolusarı ile Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yardımcı Doçent Doktor Mehmet Ata Gökalp ve ekiplerine de teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz