Gazi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde endüstrinin temsilcileri ile akademisyenler biraraya geldi.Ankara Sanayi Odası (ASO), Orta Anadolu İhracatçılar Birliği, Sincan, Ostim, Başkent, İvedik ve Anadolu Organize Sanayi Bölgeleri, TAI-TUSAŞ, ASELSAN, ROKETSAN, MKE Savunma Sanayi ve Eti Maden, BOREN, TEMSAN gibi kamu endüstrisi başta olmak üzere Ankara’dan 104 ve Ankara dışındaki 35 kurum ve kuruluşun temsilcileri, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda akademisyenlerle buluştu. Toplantıda bir konuşma yapan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, üniversitenin 78 bin öğrencisi ile Türkiye’nin en büyük ikinci üniversitesi olduğunu belirterek, “Öğretim üyesi sayısı bakımından yaklaşık 4 bin 600 akademisyenle yine Türkiye’de ikinci sıradayız. Öğrencilerimizin dağılımı mesleki eğitimde 2 yıllık okullarda biraz bu sene azaltıyoruz. 12-13 binden 8 bine çektik, gelecek yıl 4-5 binlere kadar indireceğiz. Ancak enerjimizi yüksek lisans ve doktoraya verdik bildiğiniz gibi son 2 yılda. Şuanda da 21 bin 400 yüksek lisans ve doktora öğrencisine Türkiye’de açık ara en çok akademisyen yetiştiren üniversite konumunda birinci sıradayız. Lisans öğrencilerimizin yaklaşık 8 bini mühendislik ve teknoloji fakültelerimizde. 2 bin kadar da fen fakültelerimizde. Aslında Gazi Üniversitesi teknik bir üniversite. Sayıya bakılırsa 7 bin fen bilimleri enstitüsündeki yüksek lisans, doktora üniversitesini düşünürsek ODTÜ kadar bir teknik üniversitesiyiz aslında. Yayın sıralamasında sosyal bilimlerin zayıf oluşu, teknik bilimlerin, fen bilimlerinin daha baskın oluşu üniversitede bir denge sağlıyor. Eğer tek başına teknik kısmı alsak bugün dünyada ilk 500’deyiz, o zaman dünyada ilk 300’de oluyoruz hesaplamalarımıza göre” diye konuştu."BİZİM HIZLA YÜKSEK TEKNOLOJİYE İHTİYACIMIZ VAR"İkinci öğretimlerin kapatıldığında sadece geçen yıl hem mühendislik fakültesinde hem diğer sosyal branşlarda puanları ortalama 3 ile 7 puan, taban puanları yükselttiğini ifade eden Büyükberber, "Gazi Üniversitesi son yıllarda teknoloji yönüyle, kalite yönüyle bir çıkış yakalamış durumda. Mühendislik ve kimya alanında 232 ve 225. sıralarda bulunduk. Yakın zamanda kendi reyting sistemimizi kurarak daha kapsamlı bir değerlendirme sistemini dünyaya kazandıracağız. Akademik yükseltme kriterlerimiz belli bir kalite getirdi. Şuanda yurt dışında yaklaşık her 6 ayda bir 200’e yakın öğretim üyemiz Amerika’ya gidiyor. 2+2 programları dünyanın en iyi üniversiteleriyle devreye soktuk. Mühendislik fakültesinde 8 bölümde 2+2 programımız var. Bu 2+2 programlarda çok yakın diplomalı mühendislerimizin hızla arttığını Türkiye’de göreceğiz. Yabancı öğrenci sayımız 800’lerden bin 970. Önümüzdeki yıl inşallah bu sayı 5-6 binlere kadar çıkacak, çok büyük talep var. Türkiye belli bir noktaya geldi ama bunu aşamıyor. Bizim hızla yüksek teknolojiye ihtiyacımız var. Bunu da ülkeye getirecek olan üniversiteler ve bilim adamları" dedi.Küba ziyaretine değinen Büyükberber, Küba’nın çok geri kalmış bir ülke olduğunu ancak kanser aşısı üreten bir tesisleri olduğunu ve burada üretilen kanser aşılarını Japonlara, Kanadalılara 2 milyar dolara sattıklarını anlattı. Büyükberber, “Bizim böyle bir teknolojiye ihtiyacımız var. Son 2 yılda gelinen nokta tüm Türkiye’de teknolojik transfer ofisleriyle kayda değer. Bunlar başka ülkelerde 15-20 yıldır var İngiltere’de, Kore’de. Bizde iki sene içerisinde geçen yıl kabul edilen TÜBİTAK proje sayısı 14, bu yıl şuanda 42. Geçen sene tüm projelerden elde ettiğimiz gelir, 24 milyon bu sene 60 milyon kayıtlı olan. TÜBİTAK elindeki 2 milyar liranın 600 milyonunu harcıyor, gerisini harcayamıyor. İnşallah o paraları biz hep beraber yatırıma dönüştüreceğiz. En güçlü yanımız özel sektördür Türkiye’de, devlet sektörü değil. Aramızdaki ilişkiyi geliştirirsek bu problemi insan kaynağı açısından aşmamamız mümkün değil" ifadelerini kullandı."TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTELERİMİZİN GENLERİNDE KURULDUĞU ANDAN İTİBAREN SANAYİYE HİZMET VE ÜRETİM VAR"ASO Başkanı Nurettin Özdebir ise, bugün artık bir kimliğin bile robotik yapılmaya başlandığına değinerek, bunun da temelinde mühendislik dallarının işbirliğinin ve birlikte geliştirdikleri teknolojilerin olduğunu kaydetti. Gazi Üniversitesi’ne geldiğinde geçmişini hatırladığını söyleyen Özdebir, şöyle konuştu:“O yıllarda ülkemizde sanayicilik yapmak, üretim yapmak gerçekten çok zordu. Piyasada çözemediğiniz birçok sorunu, yapamadığınız birçok imalatı, bulamadığımız birçok tezgahı o zaman ki adıyla Eğitim Fakültemizi burada gelir, buradaki hocalarımızdan, buradaki teknolojik imkanlardan destek alarak yapardık. O zaman sanayicilik yapmak gerçekten zordu. Tezgah alabilmek, yurt dışından onu getirebilmek hem sermaye olarak hem beceri olarak o zamanın Ankara’sındaki sanayicilerin çok fazla başarabildikleri bir şey değildi. 1950’li 60’lı yıllarda sadece Ankara’da bu üniversitede yapılıyordu. Teknoloji üniversitelerimizin genlerinde kurulduğu andan itibaren sanayiye hizmet ve üretim var. Bu çok büyük bir avantaj. Bu okuldan mezun oldukları zaman adeta kapışırlardı sanayiciler. Çünkü burada ileri teknolojideki tezgahlarda çalışmış, yetişmiş, onları çalıştırmasını bilen insanlar yetiştiriyorlar. Yaklaşık bir 10 yıl çorbada benimde tuzum var. Bu işleri bizimle birlikte yapacak akademisyenin olması bizim cesaretimizi arttırır. Üniversitelerimizle yapılacak işbirliği protokolleri, işletmelerimizin, stajyerlerin biraz daha fazla kapılarını açmaları, devletin görevlilerinin kendi işletmelerinin içine gelmesi ve onların bakış açılarıyla işletmelerimize yeni bir vizyon kazandıracaktır. Son derece faydalı olacaktır.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz