BURCU ÇALIK - Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, "Türk Eğitim Derneği olarak bedava üniversite olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Burslu üniversite olmalı." dedi.
Pehlivanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, milyonlarca öğrencinin lise ve üniversiteye geçişte ter döktüğü sınav sistemleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Ülkenin güzel evlatlarının ve ailelerinin sınav baronlarının elinden kurtarılması gerektiğini" savunan Pehlivanoğlu, "Okulu kıymetli, müdürü değerli hale getirmezsek 21'inci yüzyılda, yani savaşların silahlarla değil; beyinlerle yapıldığı bir yüzyılda maalesef çok genç, bir süre sonra orta yaşa evrilmiş bir yığınla karşı karşıya kalacağız." diye konuştu.
Pehlivanoğlu, Türk eğitim sisteminin en büyük sorununun, sıralama sınavı olduğunu öne sürdü.
Pehlivanoğlu, okul başarı puanları ile çocukların Liseye Geçiş Sistemi (LGS) sınavında aldığı puanların örtüştüğünü ve bunun, kazanamayacağı bilinen çocukların sınava sokulması anlamına geldiğini belirterek, "Okul başarı puanı örneğin yüzde 10'luk dilimde olan çocukları sınava almalıyız." önerisinde bulundu.
- "Açıköğretim ve meslek yüksek okullarına YKS şartı kaldırılmalı"
TED Genel Başkanı Pehlivanoğlu, açıköğretim ve meslek yüksek okullarına Yükseköğretim Kurumları Sınavı'yla (YKS) öğrenci alınmasının da doğru olmadığını savunarak şunları kaydetti:
"Yükseköğretime geçişte ilk kez dünyanın hiçbir yerinde bu ölçekte olmayan bir açıköğretimle yüz yüze eğitim eşitlendi. Hatta açıköğretim sayısal olarak yüz yüze eğitimi geçti. Yükseköğretim akademik bir kariyerdir, sadece diploma verilecek yer değildir.
Yükseköğretime geçişte sınavı tamamen kaldıramazsınız çünkü bu bir arz talep dengesi. Fakat açıköğretime, meslek yüksek okuluna gidecek çocukları neden sınava alıyoruz? Yükseköğretim sınavındaki asıl sorun havuzun doluluğu ve bu havuz giderek taşıyor. Liseyi bitirip geçen yıl açıköğretime giden öğrenci oranı yüzde 1,8. Yani aslında yaşam boyu öğrenmenin bir parçası olan insanları üniversite sınavına niye sokarız? Burada da okul başarı puanıyla alım yapılabilir."
- "Vatandaşın eğitime harcadığı paralarla OECD'de yukarı çıkıyoruz"
Pehlivanoğlu, "OECD'ye göre devlet kaynaklarından öğrenci başına harcadığımız para düşük ama vatandaşların harcadığı paraları da kattığımızda OECD ölçümlerinde yukarı çıkıyoruz. Yani eğitimin topluma maliyeti aslında düşük değil fakat çıktı çok düşük." değerlendirmesinde bulundu.
Eğitimde siyasal, sendikal, ideolojik veya grupsal bir yaklaşım olamayacağının altını çizen Pehlivanoğlu, bunun bir millet ödevi olduğunu söyledi.
- "Artık geleceğin mesleği yok, gelecekle ilgili kazanımlar var"
Öğrencilerin üniversite tercihlerinde en çok arkadaş, popülerlik, ailesi baskısı ve kendi tercihinin rol oynadığını anlatan Pehlivanoğlu, yanlış tercihlerin önüne geçilmesinde, rehberlik ve kariyer merkezlerinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Rehber öğretmenlerin yetkinliklerinin artırılması gerektiğine işaret eden Pehlivanoğlu, "Çocuk veya aile, hayalleri ile aslında yapabileceklerinin örtüşmediğinin farkına varamıyor. Farkına vardırması gereken yerler rehberlik ve kariyer merkezleridir." ifadelerini kullandı.
21. yüzyılda mesleğe giriş, meslekteki kazanımlar ve işe başlama süreçlerinin değiştiğine dikkati çeken Pehlivanoğlu, şöyle devam etti:
"Artık geleceğin mesleği yok, gelecekle ilgili kazanımlar var. Yani 5-10 yıl sonra hangi mesleklerin ayakta kalabileceğini bilmiyoruz. O kadar hızlı bir dönüşüm var ki burada çocukların kazanımları ve yetkinliklerini artırmak mecburiyetindeyiz.
Uluslararası firmalar personel alırken önce sosyal medya üzerinden kişilik analizi yapıyor. İkinci sırada liderlik testi uyguluyor, üçüncü sırada hangi hayır işinde çalıştığına bakıyorlar. Çünkü hayır işleri bir çocuğun topluma vereceği hizmet bilinci ve takım çalışmasının oluşmasında çok önemlidir. Dördüncüsü ise hangi üniversiteden mezun olduğuna bakılıyor."
- "Üniversiteler parasız değil, burslu olmalı"
Pehlivanoğlu, eğitimin nitelikli hale gelmesinin, aynı zamanda ülkenin kalkınması anlamına da geldiğine işaret ederek, "Akademik başarı dünyada 20-25 yıl önce bitti. Türkiye'de hala 'hangi puanı aldın, kaç not aldın' konuşuluyor. Dünyada artık sosyal zeka bile terk edildi, kültürel zekadan bahsediliyor. Çünkü dünya uluslararasılaştı, sınırlar sanal hale geldi. Bu dünya düzeninde şirketler onlarca farklı kültürden personel çalıştırıyor." diye konuştu.
Eğitim alanında yürütülecek çalışmalarda sosyal adaletin sağlanmasına çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Pehlivanoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türk Eğitim Derneği olarak bedava üniversite olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Burslu üniversite olmalı. Devlet milletten aldığı vergileri, kaynakları sosyal adaleti sağlamada harcamalıdır. Parası olmayan kişiler gelip üniversitelere para versin demiyorum. Mali olarak durumu olmayanlar devlet tarafından tamamen bedava okutulsun. Orta derece olanlar yine bedava okusun ama işe başladıktan sonra 1 lira da 10 lira da olsa geri dönüşlü olsun. Mali imkanı iyi olanlar da bedelini ödesin.
Dünyanın birçok yerinde yükseköğretim çok pahalıdır. Diploma dağıtmıyorsanız, verdiğiniz kağıdın mührü, altındaki kağıttan daha değerliyse bunu gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Burada popülizmden uzaklaşmak mecburiyetindeyiz. Bu, imkanı olmayanlarda adaletsizliği körüklemek değildir."