ANKARA (ANKA)- Ankara Üniversitesi’nin 2009-2010 Akademik Yılı törenle başladı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan törende konuşan Rektör Prof. Dr. Cemal Taluğ, üniversitenin bütçesinden, üniversite özerkliğine, siyaset-üniversite ilişkilerinden Ankara üniversitesinin yaptığı bilimsel çalışma ve projelere kadar pek çok konuyu değerlendirdi.
Temellerini Mustafa Kemal Atatürk’ün attıgı Ankara Üniversitesi’nin yeni egitim-ögretim yılına yeni umutlarla basladığını dile getiren Prof. Dr. Taluğ, şöyle dedi:
“Teknolojik degisimler bilginin olusum ve yayılım süreçlerini hızlandırıp karmaşıklaştırdı. Bu hız ve karmasa iki kavramı ön plana çıkardı: ‘değişim’ ve ‘güven’. Aslında güvenin derininde ve dogasında bilim vardır. Bilimin ürettigi bilgi belirsizliği azaltır, güveni güçlendirir. Günümüzde insanların ve toplumların bilimsel bilgiye gereksinmesi artıyor, bu gereksinim üniversiteyi tarihin her döneminden daha da önemli bir konuma yerleştiriyor.”
Ankara Üniversitesi’nin “kültürlerin, uygarlıkların bilimsel buluşma noktası olan bir üniversite” olması için çaba harcadıklarını ifade eden Prof. Dr. Taluğ, bu çerçevede geçen yıl gerçeklestirdikleri dısa açılma çalısmalarından bahsetti.
-DIŞA AÇILAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ-
Geçen yıl kurdukları “Afrika Çalısmaları Merkezi” ile Türkiye’nin ilk Afrika Yüksek Lisans Programını açtıklarını belirten Taluğ, bu yıl “Latin Amerika Çalışmaları Merkezi” ni açtıklarını ve Havana Üniversitesiyle yapılan anlamsa doğrultusunda Türk Dili ve Kültürü Bölümünün açılını Kasım ayının ilk günlerinde gerçekleştireceklerini söyledi.
Önümüzdeki günlerde “Güneydogu Avrupa Çalısmaları Merkezi”ni açacaklarını da kaydeden Prof. Dr. Taluğ, “Uluslararası Ögrenci Ofisi” kurduklarını da dile getirdi.
Araştırmalarını nicelik ve nitelik olarak geliştirmek amacıyla yeni ve özgün bir örgütlenmeye giderek “Bilimsel Araştırma Proje Ofisi” kurduklarını vurgulayan Prof. Dr. Taluğ, ülkenin ilk ‘çocuk üniversitesini’ açtıklarını ve yine ilk “çocuk müzesi” ve “Çocuk Blimleri ve Politikaları Enstitüsü”nü de yakında açacaklarını söyledi.
-“BÜTÇE RAKAMLARIMIZ HİÇ PARLAK DEĞİL”-
Öğrenci kontenjanlarının son beş yılda yüzde 60 artmasına rağmen, aynı süre içinde öğretim üyesi sayısının yüzde 1, idari personel sayısının ise yüzde 10 azaldığını dile getiren Prof. Dr. Taluğ, şunları dile getirdi:
“Yine bu dönemde yıllara göre bütçe rakamlarımız da hiç parlak degildir. Biz, küresel krizin etkilerinin farkındayız. Yeni kurulan çok sayıdaki üniversitenin acil ihtiyaçları olduğunu anlıyoruz. Ancak, köklü devlet üniversiteleri, gerekçesi ne olursa olsun, bütçelerinde ve kadrolarında bu denli kısıtlanmamalıdırlar. Gelişmiş ülkelerde kamu fonları seçilmiş üniversitelerde yoğunlaştırılırken bizde tam tersi bir eğilim yasanmaktadır. Bana göre bu durum, sadece bizleri, köklü üniversitelerimizi degil, aslında topyekûn yüksek öğretim sistemimizi olumsuz olarak etkilemektedir.”
Üniversite özerkliğinin genişletilmesi konusunda beklenen adımların atılamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Taluğ, “Bilimsel özgürlüğün ve akademik özerkliğin eksik olduğu merkeziyetçi yapılarda yaratıcılığın ve yenilikçiliğin tam anlamıyla yeşermesi söz konusu değildir” dedi.
Siyaset üniversite ilişkilerine de değinen Prof. Dr. Taluğ, “Üniversitelerin siyasi iktidarlarla uyumlu olmak zorunlulugu bulunamaz, beklenemez. Üniversiteler özgür düşünce alanlarıdır. Oysa kendisini tümüyle iktidarın yanında konumlayan bir üniversitenin iktidara da topluma da katacağı bir şey yoktur” dedi.