İçerisinde futbol dünyasından birçok ismin de yer aldığı son günlerde Türkiye'nin gündemine oturan dolandırıcılık olayının faili Seçil Erzan'ın gerçekleştirdiği vurguna dair yeni detaylar günden güne ortaya çıkmaya devam ederken, gazeteci Timur Soykan sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "A4 kağıdıyla yetinmişler. Selçuk İnan, 10 milyon dolar yazan antetsiz, tarihsiz kağıdı savcılığa sundu. Emre Çolak el yazısı not almış. 2 milyon dolar verip 'Castrol' not kağıdında yazı alan bile var." ifadelerini kullanmıştı.
Soykan'ın bu paylaşımını alıntılayan ünlü avukat Rezan Epözdemir konuyla alakalı olarak "Belgeyi incelerseniz, taraflar arasında mevcut olan 27.02.2023 tarih ve 128 numaralı türev işlemleri çerçeve sözleşmesine de atıf yapıyor. Ödemelerin tamamı da bankada yapılmış. Bu kapsamda ben size bir kaç sormak istiyorum." diyerek 6 kritik soru yöneltti.
1) Bankanın kurumsal kimliğine güvenerek, banka içinde yapılan ve banka şube müdürü ile operasyon sorumlusunun çift imzasıyla alınan belge karşılığında, bankanın hukuki sorumluluğu doğmaz mı? Şayet doğmayacağını iddia ediyorsanız Borçlar Kanunu'nun 66. maddesindeki " Adam Çalıştıranın Kusursuz Sorumluluğu " ve 116. maddesindeki " ifa yardımcısının fiillerinden sorumluluk " kurumlarını nerede uygulayacağız?
2) Şayet bankanın bu sürece dahili yoksa, Sanık Seçil Erzan niçin banka yetkililerince 3 gün alıkonulduğunu, telefonunun kırıldığını, kendisine yeni telefon verildiğini, serum verildiğini, 5 güvenlikle kişi özgürlüğünün ihlal edildiğini, yine Seçil Erzan'ın beyanına göre evde ele geçirilen tabloları sorumluluktan kurtulmak için hazırladıkları konusunda bir fikriniz var mı? Madem bankanın dahili ve bilgisi yok, banka yöneticilerini Seçil Erzan'ın beyanlarına göre kişi hürriyetini tahdit ve suç delillerini değiştirmeye iten motivasyon neydi?
3) Bankacılık Kanunu'nun 162. maddesine göre bankanın zimmetten yaptığı 07.04.2023 tarihli suç ihbarı ve sulh ceza hakiminin bu suçtan ötürü Seçil Erzan hakkında verdigi adli kontrol kararı nedeniyle muhakeme şartı gerçekleşmişi midir? Muhakeme şartı gerçekleşmişse, banka yöneticileri hakkında kyok (takipsizlik) kararı verilebilinir mi?
4) 18 müştekiden 12'sinin Seçil Erzan benden parayı isterken fonun başında onlar var dediği, dosyada mübrez telefon görüşmesi dökümlerinde dahi bahsi geçen ve Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun dolandırıcılık ve sahtecilik suçundan bırakın şüpheli olmayı tanık olarak dahi ifadesinin alınması gerekmez mi? Şayet ifade alınmışsa iddianamede buna yer verilmez mi? Duruşmada bütün müşteki ve avukatları bunu talep ettiğinde tüm tanıkların dinlenmesine karar veren mahkeme, bu kişilerin dinlenmesine sair tanıkların dinlenmesi taleplerine önümüzdeki celse karar verilmesine diye ara karar kurulur mu? Onlarca tanığın bir sonraki celse dinlenmesine karar veren mahkemenin bu kadar ismi geçen kişilerin mahkemece tanık olarak dahi dinlenmesine karar vermeyip, önümüzdeki celse karar verileceğini söylemesi makul mü?
5) Özelikle bazı basın yayın organlarının adı geçen bankayla kredi ilişkileri, reklam ilişkileri, maaşların bu bankadan alınması ve deniz filo araçlarının kullanılması nedeniyle adeta Denizbank'ı hukuki sorumluluktan kurtarmak için, bankayı koruyucu mahiyette, banka tarafından paylaşıldığı çok belli olan güdümlü ve manipülatif haber ve yayın yapması hakkında ne düşünüyorsunuz?
6) Diyelim ki müştekiler kabahatli ve kusurlu, sanıklar kabahatli ve kusurlu, Bankanın hiç mi kusuru yok? Her objektif gazetecinin cevaplaması gereken sorular temelde bunlar olmalı.