"Bak Mutfakta Kim Var!" kitabıyla ağzımızı tatlandıran Aynur Tartan, mutfağa başka bir açıdan bakıyor. "Bana sevdiğin bir yemeğin tarifini ver, sana kim olduğunu söyleyeyim" gibi iddialı bir laf eden Tartan, dostlarından aldığı yemek tariflerini ve hikayelerini kitabında ölümsüzleştirdi. İşte Ajda Pekkan'dan Beyazıt Öztürk'e, Haşmet Babaoğlu'ndan Kadir İnanır'a ünlü isimlerin çok özel yemek tarifleri...
Süzme kuzu kol tandır
Malzemeler:
* 1 adet kuzu kol
* Domates
* Maydanoz
* Tuz
* Kekik
Kuzu kolları beşer parçaya bölünür. Fırın tepsisine bol tuz serpilir, etler tepsiye dizilip, önceden 200°C'ye getirilmiş fırında 40 dakika pişirilir. Fırından çıkarılan etlerin üzerini kapatacak kadar su ilave edilir. 10 ila 15 dakika dinlenmeye bırakılır. Sonra etler kendi suyuyla birlikte büyük bir tencereye alınır. Kapağı kapalı olarak 15 dakika pişirilir. Ateşten alınıp soğumaya bırakılır. Etler kemiklerinden ayrılıp servis tabağına yerleştirilir. Üzerine kendi pişme suyundan dökülüp kekik serpilir, domates ve maydanozla süslenir. Yanında bulgur pilavıyla sıcak servis edilir.
Annemin Philadelphia pastası
Malzemeler:
* 2-5 paket pötibör bisküvi
* 2 adet krem beyazpeynir (labne)
* 1 küçük kahvaltılık kutu tereyağı
* 1 paket vanilya şekeri
* 1 paket vişne jölesi
* 1 adet vişne kompostosu
Bisküviler rondoda toz haline getirilip, yağla iyice yoğurulur, düz kenarsız bir cam fırın kabına ya da pasta tabağına 2 cm kalınlığında yayılır. Diğer tarafta iki paket labne vanilya şekeriyle mikserde kar haline gelene kadar çırpılır. Bu arada bisküvi karışımı 10 dakika kadar buzdolabında bekletilir, daha sonra peynir bisküvinin üzerine sürülüp tekrar buzdolabına koyulur. Vişne jölesi tanelerinden ayrılıp kompostoyla pişirilir. Pişirme bittikten bir süre sonra dondurucuya koyulur. Servis edilmeden 1-2 saat önce dondurucudan çıkarılır. Servis edilirken dilimlerin üzerine vişne sosu ilave edilir. Afiyet olsun...
Risotto
Malzemeler:
* Yarım kilo özel risotto pirinci
* 2 adet tavuk bulyon
* 1 adet kereviz sapı
* 1 orta boy kuru soğan
* Zeytinyağı
* 400 gr somon balığı veya isteğe bağlı olarak herhangi bir kılçıksız balık
* Yarım su bardağı beyaz şarap
İçine 2 adet tavuk bulyon atılan 1 litre su kaynatılır. 1 kerevizin sapı ve soğan ince ince kıyılır, zeytinyağıyla kenarı yüksek pilav tenceresinde kavrularak yumuşatılır.
Ardından pirinç eklenir. Pirinç, saydam bir renk alıncaya kadar iyice karıştırılır. Bu işlemin ardından bulyon ve şarap azar azar eklenir. Her defasında bir kepçe kadar dökülür. Somon ince ince doğranır. Suyun 3/2'si kullanıldıktan sonra, doğranmış balık pirincin içine atılır. Geri kalan su da eklenerek risotto karıştırılır. Suyu az gelirse sıcak su eklenebilir. Kıvamı ne sulu ne de kuru olmalıdır. Servis için risotto tabağa alındıktan sonra üzerine sızma zeytinyağı gezdirilir ve limon sıkılır.
Kabak böreği (Hafif, lezzetli ve doyurucu bir tarif)
Malzemeler:
* 5 adet kabak
* 3 adet havuç
* 2 adet yumurta
* 2 dilim kepek ekmeği ya da 2 çorba kaşığı kepek unu
* Yarım paket light labne
* 250 gr kaşarpeyniri
* Birkaç sap maydanoz
Kabak ve havuçlar rendelenir. Üzerine yumurta ve parçalanmış kepek ekmeği (ya da kepek unu) ve labne peyniri de eklenir. Fazla sulandırılmayacak şekilde karıştırılır. Orta büyüklükte bir tepsiye konur. Üzeri rendelenmiş kaşarpeyniriyle kaplanır. Önceden 180°C'de ısıtılmış fırına konur. 20-25 dakika pişirilir. Maydanozla süslenir. Sıcak servis edilir.
Somonlu milföy Tutku böreği
Her şey o fena halde trajik ve aykırı bir tutkuyu anlatan filmi seyretmemle başladı. Başrollerinde Jeremy Irons ile Julliette Binoche'un oynadığı Domoge'dan (Ölesiye) söz ediyorum. Sonra ne yapıp edip filmin uyarlandığı, Josephine Hart'ın romanını okudum. Ve o sayfada... Neden bilmem, takılıp kaldım. Roman kahramanının Paris'te bir otel restoranında içindeki tutkuyu umarsızca bastırmaya çalışarak bir şeyler yiyip içmeye çalıştığı o sahnede... Bir şişe Mersault şarabı eşliğinde millefeuille de saumon atıştırıyordu kahramanımız. O andaki duygularını ise şöyle tarif ediyordu: "Milföy damağımda usulca dağılıyordu sanki; katlarının arasındaki somon, dilimin üzerinde kayıyordu. Sanki ilk kez yemek yiyordum. Yalnız olduğuma seviniyordum. Çünkü Anna'dan uzak kalmaya çok ihtiyacım vardı." Peki, ben ne yaptım? Aylarca kendi "somonlu milföy'ümü aradım; kendim yaptım, yurtdışına gittiğimde "başlangıç" olarak sunulan farklı somonlu milföylerden tattım; denedim, denedim... Sonunda çok basit fakat çok lezzetli bir tarifte karar kıldım, denedim, çok sevdim, ona bağlı kaldım; adını da "tutku böreği" koydum.
Malzemeler:
* Kare biçimli iki yaprak milföy hamuru
* Füme somon dilimi
* Portakal marmeladı
* İki dilim taze kaşarpeyniri
* Yarım salatalık
* Yarım haşlanmış yumurta
* Üç yaprak taze maydanoz
Yağlı kâğıt üzerine milföy hamurunun bir yaprağını yerleştirin. Üzerine sadece tat katacak kadar ince bir kat halinde portakal marmeladı sürün. Sonra kalınca kesilmiş somon dilimini ve diğer taze kaşarpeyniri dilimini koyun. Kalan milföy yaprağıyla üzerini kapatın. Fırçayla hafifçe yumurta sürün ve fırına verin. Hamur kabarıp kızardığında çıkartıp tabağa yerleştirin. irice seçilmiş taze maydanoz yapraklarını hamura saplayarak süsleyin. Yanına yerleştirilmiş jülyen salatalık dilimleri ve yarım haşlanmış
yumurtayla servis edin.
* Dileyen taze kaşarpeyniri yerine Fransızlar gibi taze lor veya krem peynir kullanabilir.
Aysel sütlacı ve erikli bonfile
Her çocuk gibi benim de ilk öğretmenim annemdi. Mutfağa dair ilk dersleri ondan almıştım. Trabzon Lisesi'nde okumuş, bütün kurslara gitmişti. Yemeği usulüne uygun yapmayı severdi. Tereyağı mutfağının baş tacıydı. Karnıyarığı dahi, Trabzon tereyağıyla yapardı. Öyle çok çalışırdı ki yemek yapmaya vakti olmazdı, ama yaptığında da yemeğin hakkını verirdi. Mesela, ona göre sütlacı pişirmenin ilk şartı, sabırdı. Önce kısık ateşte pirinci kavururdu. Sonra sütü katar, karıştırır, karıştırır, karıştırır... Pirinç kendini bırakana kadar, sabırla, itinayla, inatla karıştırırdı. Helmelenince şekerini katar ve asla başka bir şey koymazdı. Nişasta filan mümkün değil... Onun sütlacı katkı maddesizdi; süt, pirinç ve şekerden mamul... Kıvamı da belliydi. Kâseye kaşığı sapladın mı, içinde dimdik duracak. Öyle sulu, ağdalı sütlaçları hiç sevmezdi.
O zamanlar evlerde fırın filan olmadığından fırın sütlaç nedir, bilmezdik de... Bir de favası meşhurdu. Bereketli olsun diye, koca bir tencere fava yapardı, yatıp kalkıp, dört gün üst üste fava yerdik. En çok yaptığı yemeklerden biri de, pirinçli mercimek yemeği idi. Bir su bardağı mercimeği bir gün önce ıslatır, ertesi gün bir taşım kaynatır, üstünde biriken köpüklü suyunu alır atardı. Soğanı tereyağında soteler; bir tatlı kaşığı salça, tuz, karabiber ve yarım su bardağı pirinç koyar, haşlanmış mercimeği de eklerdi, işte size Aysel usulü ekonomik, lezzetli ve bereketli bir yemek... Annem baharatı sevmezdi hiç, yemeğin tadını bozar derdi. Ama, benim mutfağım farklı. Çin pilavım, erikli bonfile yemeğim meşhurdur. Biliyorsunuz, Osmanlı, yemeklerde erik ve kayısıyı bolca kuUanırmış. Ben, Osmanlı mutfağına meraklıyım. Bu nedenle size kendi mutfağımdan, erikli bonfile yemeğinin tarifini vermek istiyorum:
Malzemeler:
* Bonfile (kişi sayısına göre her biri 150 gr olmalı)
* Etimek (bonfile sayısı kadar)
* 500 gr kuru erik
* U iri kuru soğan
* 1 tatlı kaşığı çiçek yağı
* 1 tatlı kaşığı tereyağı
* Karabiber, tuz
Bir gece önceden erikler ıslatılır. Ertesi gün komposto yapar gibi suyunu çekinceye kadar pişirilir. Soğanlar piyaz yapar gibi doğranır, teflon tavada suyla karamelize edilir.
Bonfileler mikrodalgada en hafif ayarda, suyunu salıncaya kadar tutulur ve çıkarılır. Suyu süzülerek ayrı bir yere alınır. Bonfileler ızgarada ya da teflon tavada pişirilir.
Eriğin içine 1 tatlı kaşığı tereyağı koyulur. Karamelize edilmiş soğanın içine, 1 tatlı kaşığı çiçek yağı ve karabiber ilave edilerek karıştırılır. Derken erik hazır, et hazır, soğan hazırlanmış olur. Diğer taraftan etimekler ayırdığımız et suyuna (et suyu sıcak olacak) batın lir. Arkalı önlü ıslatılır, sıcak tabağa konur. Etimeğin üzerine sıcak bonfile, bonfilenin üzerine de yine sıcak karamelize soğan koyulur, üzeri tane karabiberle süslenir. Al sana lezzetli bir yemek. Afiyet olsun...
* Etimekleri ıslattığınız et suyu az gelirse, etsu tabletten destek alabilirsiniz.
Çin tavuğu
Malzemeler:
* Yarım tavuğun budu ya da göğüs eti
* 1 çorba kaşığı yoğurt
* 1 çorba kaşığı domates salçası
* Yarım çorba kaşığı hardal
* Yarım çorba kaşığı mayonez
* 1 çorba kaşığı soya sosu
* 1 çorba kaşığı nar ekşisi
* 2 çorba kaşığı zeytinyağı
* 1 tatlı kaşığı pul biber
* 1 su bardağı su
* 1 büyük kâse doğranmış yeşil salata (marul veya kıvırcık)
Tavuk etleri kuşbaşı doğranır. Bir tavada, az yağda, etler beyazlaşana kadar kavrulur. Ayrı bir kapta diğer malzemelerin tamamı karıştırılarak pişirilir. İçerisine tavuk etleri eklenerek, bir iki taşım daha kaynatılır. İndirmeden önce yeşil salata da ilave edilerek karıştırılır. Afiyet olsun, hayatınız sanatla dolsun.
Püreli biftek
Malzemeler:
* 6 parça biftek
* 2 adet havuç
* 5 diş sarımsak
* 6 çorba kaşığı zeytinyağı
* 6 adet patates
* 2 su bardağı süt
* 12 çorba kaşığı kaşar peyniri rendesi
* Tereyağı, tuz, karabiber
Teflon tencereye yağ, biftekler, küçük kare doğranmış havuçlar konur, dövülmüş sarımsaklarla birlikte pişirilir. Diğer tarafta patatesler soyulup dilimlenir ve üzerini örtecek kadar suyla pişirilir. Soğumadan blendırdan geçirilir veya rendelenir, patatesler ateşteyken tuz, tereyağı ve kaynar süt ilave edilerek karıştıta karıştıra püre hazırlanır. Biftekler cam bir kaba alınır, üzeri püreyle kaplanır, pürenin üzerine de rendelenmiş kaşarpeyniri serilerek yeniden 15 dakika fırınlanır.
Şekerli yoğurt
Yemek keyifli bir şey. Ama yemek yapamam, öyle bir alışkanlığım yok. Öncelikle iş yoğunluğu dolayısıyla... Sonra, annemin ve eşimin lezzetli yemekleri yüzünden. Ama hiç yumurta kırmadık da değil elbette. Makarna da yapabilirim. Ev yemeklerinin hepsini severim; yemek seçmem, olmadığında problem yapmam, o zaman yoğurt ekmek yerim. Üstüne biraz da şeker ekerim, müthiş güzel, keyifli bir yemek olur. Bilmem tarife gerek var mı? Hem lezzetli, hem pratik, hem de besleyici.
Hamsi kuşları
Malzemeler:
* 1 kg temizlenmiş ve kılçığı çıkartılmış hamsi
* 1 adet büyük soğan
* Yarım demet maydanoz
* Karabiber
Bu yemeği yapmaya başlamadan önce mangalınızı yakın ki, hamsi kuşlarınız hazır olunca, ateşin de harı geçmiş olsun. İşe soğanı rendelemekle başlıyoruz. İçine maydanozları incecik kıyıyor ve üzerine karabiber serpip karıştırıyoruz. Diğer tarafta, daha önce balıkçımıza temizletip, kılçıklarını çıkarttırdığımız hamsilerimizin içine, hazırladığımız soğanlı bulamaçtan sürüp, iki hamsiyi birbiriyle öpüştürüyoruz. Tüm hamsileri bu şekilde yapıp bitirdikten sonra, kendimize bir kadeh rakı koyup mangalın başına geçiyoruz. Aman dikkat, hamsi kuşlarımızı pişirirken kurutmuyoruz. Bu tarifi mevsiminde sardalye balığıyla da yapabilirsiniz. Afiyet olsun...
Tavuklu köy pilavı
Yemek benim için bir sanat. Seçtiğim hayat arkadaşımdan da belli olduğu gibi, yemek benim yaşamımda önemli bir yer kaplıyor. Eğer sanatçı olmasaydım, mutlaka yemekle ilgili bir iş yapardım Bolulu olmam nedeniyle mutfak konusunda becerikli olmam kaçınılmazdı.
* 4 kaşık sıvıyağ
* 6 adet sivribiber
* 2 çorba kaşığı biber salçası
* 4 su bardağı tavuk suyu
* 6 adet tavuk budu
* Tuz, karabiber
* 2 su bardağı pilavlık bulgur
* 3 adet domates
* 2 çorba kaşığı domates salçası
* 1 büyük baş sarımsak
* 2 çorba kaşığı soya sosu
Soğanlar yemeklik doğranır. Biberler 1 cm uzunluğunda kesilir ve pembeleşene kadar soğanla birlikte kavrulur. Kabukları soyulmuş domates ve salça ilave edilerek karıştırılır. Bulgur ve tavuk suyu ilave edilir. Pilavın suyu tam çekmeden (1 cm su kalacak) ocağın altı kapatılır. Diğer taraftan 1 büyük baş sarmısak dövülerek 2-3 çorba kaşığı tavuk suyuyla karıştırılır ve pilavın üzerine dökülür. Hepsi karıştırılarak dinlendirilir. Servis tabağına alınır. Haşlanan tavuklar teflon tavada tereyağı ve soya sosuyla kavrulur.
Kekik, karabiber, tuz ilave edilerek pilavın üzerine alınır. Sıcak servis edilir.
* Pilav isteğe göre tavuksuz da yenebilir.
Tarçınlı elma
Size çok hafif bir tatlı tarifi vereceğim. Yağsız ve şekersiz beslenme programı uyguladığım için annemden öğrendiğim bir tarif, hem pratik hem de sağlıklı. Tatlı kırmızı elmalar rendelenir, 2-3 dakika pişirilir, isteğe göre tarçın ve kırılmış ceviz eklenip karıştırılır ve buzdolabında bekletilip soğutulduktan sonra servise hazır hale getirilir. Yanına light dondurma da koyulabilir. Bir de ana yemek yapalım...
Çin mutfağını çok severim ve çok sağlıklı bulurum. Bu anlamda pratik ve doyurucu bir lezzet. Bu yemeği yapmak için bir vok'a ihtiyacımız var.
Malzemeler:
* 1 adet kabak
* 1 adet büyük sarı biber
* 1 adet patlıcan
* Bal
* Sirke
* Soya sosu
* 1 adet büyük kırmızıbiber
* 1 adet beyaz soğan
* 500 gr küçük kuşbaşı doğranmış tavuk göğüs eti
* Hardal
* Zencefil
* Noodle (ince Çin makarnası)
Vok ateşin üstüne koyulur ve içine fırçayla zeytinyağı sürülür. Bütün sebzeler ince ince doğranıp içine atılır. Bir tutam zencefil eklenir. Biraz renk aldıktan sonra küçük kuşbaşı şeklinde doğranmış tavuk parçaları da içine koyulur ve üstüne önce 2-3 kaşık sirke, daha sonra da soya sosu eklenir, hardal biraz sulandırılıp bu karışımın üstüne ilave edilir, pişmeye başladığını hissettiğimizde üstünde 2 kaşık bal gezdirilip karıştırılır ve pişmeye bırakılır. Sıcak su dolu bir kapta noodle'lar yumuşatılır, yumuşayan noodle'lar bu karışımın üstüne eklenip, 1-2 dakika karıştırılarak pişirilir, ocaktan alınıp servis edilir.
Yokluktan var edilen yemekler
Ben Fransa'da doğdum, altı yaşına kadar Fransa'da yaşadım. Mutfakla ilk tanışmam anaokulunda, çok severek yediğim kreple oldu. Ankara'ya döndüğümüzde ise Arnavut kadını olan anneannem, bir baktım; un, su ve yumurtadan sütsüz krep yapıyor... Görünce şaşırdım; zannediyordum ki krep sadece Fransa'da yapılır ve süt olmadan krep de olmaz... Dedem erken yaşta öldüğü için anneannem, 7 çocuğunu zor şartlarda büyütmüş ve olanakları çerçevesinde yemekler uydurmuş. Sütsüz krepi de kahvaltıda değişiklik olsun diye yaparmış. Ben de anne olduğumda oğluma, hem Fransa'da anaokulunda tattığım, hem de anneannemden öğrendiğim kreplerden yapıp, sevdirdim. Oğlum da mutfakla işte böyle tanıştı. Şimdi artık krepi oğlumla birlikte pişiriyoruz. Hem krep, hem de havalara atarak şov yapıyoruz.
* 2 adet yumurta
* 3 çorba kaşığı un
* Süt ya da su
Yumurta ve un, boza kıvamına gelinceye kadar yavaş yavaş süt eklenerek karıştırılır. Süt yoksa suyla aynı kıvam tutturulur. Teflon tava ilk krep için çok az yağlanır. Hazırlanan karışım ince bir tabaka halinde tavaya dökülür ve arkalı, önlü pişirilir. İsteğe göre reçel ya da peynirle çeşitlendirilerek çocuklara ve büyüklere güzel bir kahvaltı hazırlanmış olur. Yokluktan var edilen yemekler demişken yine anneannem tarafından uydurulmuş bir başka yemeğin tarifini de vereyim. Anneannem bu yemeğe mantı derdi, oysaki mantıyla ilgisi yoktu. Yine de bizim ailede mantı denince, gelenekselleşen farklı bir yemek böyle ortaya çıktı. Soğanlar yağda iyice kavrulur, içine karabiber ve pul biber eklenir. Öte yanda un, tuz ve yumurtadan hamur yapılır; elde açılan yufkalar araları yağlanarak bir tepsiye üst üste koyulur. Tam ortadaki yufka katına, kavrulan soğanlar eklenir; üzerine yeniden yağlanmış yufkalar koyulup, fırında pişirilir. Fırından çıkarıldığında, herkesin bildiği mantı sosu hazırlanıp, üzerine dökülür, işte anneannem, böylesi bir soğanlı börekten, adını mantı koyduğu bir yemek yapardı. Bugün de bizim ailede herkes anneannemizin yokluktan var ettiği mantısından yapar, afiyetle yer...
Hamsili pilav
Karadeniz mutfağının pratik ve leziz yemeklerinin yanı sıra hanımların el becerisini isteyen teferruatlı yemekleri de vardır. Özellikle hamsi bu mutfağın önde gelen sembollerindendir. Aslında Karadeniz'de çocukken fukaralıktan yediğimiz hamsinin içinde bulunan iyot, omega 3 asitleri ve proteinin bizim zekâmızı bu kadar etkileyeceğini bilebilir miydik? Tabii ki hamsimizin soframıza gelen muhteşem lezzetlerini hazırlarken, pişirme esnasında hamsilerle konuşmalı, espriler yapmalısınız; hamsilere yemeğinizin lezzetinin eşsiz olacağını, yüzünüzü asla kara çıkarmayacağını bildiğinizi söylemelisiniz, zira bu nu yapmazsanız yemeğinizin lezzetinden emin olamazsınız. Kısacası içine yüreğinizi, sevginizi, hayatınızı katmanız gerekir. Aşağıda size sevgiyle pişireceğiniz harika bir hamsili pilav tarifi veriyorum. Evinizin, mutfağınızın, sofranızın tadı hiçbir zaman bozulmasın. Sevgiyle kalın...
* 1,5 kg hamsi
* 2 su bardağı pirinç
* 2 orta boy soğan
* Yarım çay bardağı sıvıyağ ve 2 çorba kaşığı tereyağı
* Yarım çay kaşığı karabiber
* Yarım demet maydanoz
* 1 tatlı kaşığı kuru nane
* Yarım çay kaşığı tarçın
* 1 yemek kaşığı dolma fıstığı
* 3 adet kesmeşeker
* Yarım tatlı kaşığı tuz
* 1 su bardağı mısır unu
* 1,5 su bardağı su
İki su bardağı pirinç iki saat önceden ılık tuzlu suda ıslatılır. Hamsiler yıkanarak kılçıkları çıkarılır. Soğanlar küp şeklinde yemeklik doğranır ve yağda kavrulur. Soğanlar pembeleşince dolma fıstıkları ve pirinç atılarak kavrulur. Sırasıyla karabiber, tarçın, şeker, kuru nane ve 1,5 su bardağı su eklenerek, pirinç suyunu çekene kadar pişmeye bırakılır. Pirinçler pişince ince kıyılmış maydanoz eklenir. Sırt kısımları mısır ununa batırılan hamsiler, mısır unlu kısımları alta gelecek şekilde yuvarlak cam bir tepsiye dizilir. Tepsinin kenarlarına da hamsi dizilir. Üzerine pişirilen pilav dökülerek, sırt kısımları unlanmış hamsilerle kapatılır (mısır unlu kısmı üste gelecek). Eritilmiş bir kaşık tereyağı hamsilerin üstüne sürülür. 200°C sıcaklıktaki fırında hamsilerin üzeri kızarana kadar pişirilir. Yeşil salatayla servis edilir. Afiyet olsun...
Kahvaltıların vazgeçilmezi yumurta
Benim en sevdiğim öğün kahvaltıdır. Güne güzel başlamak için kahvaltı en önemli unsurdur. Kahvaltı masam, beyaz kolalı örtüler serilmiş, kır çiçekleriyle renklendirilmiş, şık kahvaltı takımları yerleştirilmiş; peçetesi, tuzluğu, biberliği eksik olmayan bembeyaz bir masadır. Kahvaltı sofrası, hayata yani GÜN(E) AYDIN başlamak gibi tertemiz, bembeyaz ve aydınlık olmalıdır. Akşam sofrası gibi değildir kahvaltı sofrası... İnsana moral vermeli; aydınlık, ferah, enerjik olmalıdır. Zengin çeşitler sunmalıdır. Öyle akşamdan kalmış bir görüntü sergilememelidir... Kahvaltımın en önemli unsuru peynirdir. Peynir konusunda hassas bir damak tadım vardır. Titizimdir. Beyazpeynir, olmazsa olmazımdır... Keçi peynirinden de vazgeçemem... Organik, ev yapımı, mevsimine uygun reçeller severim. Yumurta benim için çok önemlidir. Natürel yumurta olsun isterim ve nasıl pişerse pissin; omlet, haşlama ya da her neyse, usulüne uygun pişmelidir. Yumurta pişirmek, öyle kolay bir iş değildir. Zamanını ayarlamak tecrübe ve dikkat ister... Güzel, demlenmiş bir çay da oldu mu, güne keyifsiz başlamak diye bir şey olamaz...
Doğayla baş başa edilen kahvaltılarda taze domatesler, körpe salatalıklar, biberler, mis kokulu maydanoz ve nanelerden vazgeçemem. Meyveler, kuruyemişler eklerim kahvaltıma... Ama tahılları, tahıl gevreklerini de severim. Besin değeri açısından yüksek, doyurucu kahvaltılıklardır. Sofralarım, mutfağım, yemeklerim de aslında müziğime benzer. Özel hayatımın diğer alanlarında olduğu gibi mutfakta da titizimdir, estetik değerlerimden vazgeçmem. Yemeklerimin niteliği, besin değerleri, lezzeti kadar nasıl sunulduğu, masa düzeni, tabaktaki sunumu da önemlidir. Detaycılığım, mükemmellik tutkum, mutfağıma da yansır. Belki de bu nedenle en sevdiğimi öğün kahvaltıdır. Çünkü en zengin çeşitli, en keyifli öğündür. Tadını çıkara çıkara, aceleye getirmeden yapmak gerekir... Hayatla bağlantı, şık, güzel bir kahvaltıyla başlar... Ben sizinle mutfakla ilgili bir sırrımı da paylaşmak isterim; küçükken en çok sevdiğim şey, annemin yaptığı kekin hamurundan annem görmeden, fırına girmeden bir kâse aşırmak olurdu, ilk zamanlar annem büyük bir özenle yaptığı kekin neden kabarmadığına pek anlam veremezdi, ancak anneme yakalanmam çok da uzun sürmedi... Artık, kabarmayan kekin suçlusu bulunmuştu.. Şimdi de evimizde yardımcılarımın yaptığı kekler kabarmıyor!.. Şimdi size vereceğim tarif de kahvaltıların vazgeçilmezi yumurtayla yapılan bir lezzet...
Derin bir tencereye 3 bardak su koyalım, kaynadıktan sonra içine 1 çorba kaşığı sirke ilave edelim. Kaynayan suyun içine kişi sayısına göre yumurta kıralım. Yumurtanın beyazı sertleşip sarısı kayısı kıvamına gelince bir kevgir yardımıyla sudan çıkaralım. Ayrı bir yerde yarım bağ, ıspanağı yıkadıktan sonra, doğrayarak teflon tavada az bir zeytinyağında kavuralım. Yine ayrı bir yerde 5 dilim somon fümeyi yağsız tavada çevirelim. Tost ekmeklerinden, büyük bir bardak yardımıyla daireler elde edelim. Elde ettiğimiz daireleri ekmek kızartıcıda kızartalım. Kızarttığımız ekmekleri servis tabağına alıp, üzerine ıspanak, ıspanağın üzerine somon, somonun üzerine de yumurtayı koyalım. En üstüne de hazırladığımız sosunu dökelim.
Sosun hazırlanışı:
3 yumurta sarısını çırpalım. 20 gr tereyağını benmari usulü eritelim. Çırpılmış yumurtaya yavaş yavaş itave edelim, içine de yarım limon suyunu ilave ederek hepsini birlikte karıştıralım. Afiyet olsun...