YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Usak Bilim Kurulu Başkanı İhsan Bal:

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Bilim Kurulu Başkanı İhsan Bal, Türkiye gibi istikrarsız bir bölgenin...

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Bilim Kurulu Başkanı İhsan Bal, Türkiye gibi istikrarsız bir bölgenin içinde yer alan bir ülkenin, mücadele ettiği teröristlerin silah, finansman ve lojistik desteği çeşitli ülkelerce sağlanıyorken, terörle mücadelesini kendi ulusal sınırları ile sınırlı görmesinin mümkün olamayacağını söyledi.

Adana Emniyet Müdürlüğü’nce ‘Güvende Olmanız Bize Yeter’ sloganıyla hazırlanan ve Adana’yı tüm yönleri ile ortaya koyup, emniyet teşkilatınca kentte yürütülen çalışmaların irdelendiği kitapta İhsan Bal ile yapılan röportaja da yer verildi. 4. Sınıf Emniyet Müdürü Mehmet Karabörk tarafından yapılan röportajında Bal, terör konusunu ele aldı.

“TERÖRLE MÜCADELE STRATEJİSİ YILLARCA ÖLDÜRME ENDEKSLİ SÜRDÜRÜLMÜŞ”

Bugün Türkiye’nin terörle mücadele macerasına bakıldığında tam bir ‘terörle mücadele deneyim laboratuarı’ gördüğü yorumunda bulunan Bal, “Bu laboratuarda çok fazla deneme-yapılma yapılmış, deney tüpleri patlatılmış ve çok fazla can yanmış. Her şeyden önce el yordamıyla başlayan ve eli silahlı kişilere odaklanan mücadele stratejisi, uzun yıllar öldürme endeksli devam etmiş. Yani Türkiye’de uzun yılar boyunca ‘ne kadar çok terörist öldürülürse o kadar fazla başarı elde edilir’ şeklinde bir düşünce hakim olmuş. Ancak her yıl yükselen rakamlarla gelen cenazeler ve ocaklara düşen ateş, bir başarının değil, aksine bir başarısızlığın ürünü olarak karşımıza çıktı” dedi.

“TÜRKİYE’NİN 1970-80 VE HATTA 1990’LI YILLARDAKİ KARNESİ EKSİ PUANLARLA DOLU”

Uygulanan bu politikaların, güvenlik merkezli terörle mücadele politikalarının bir gereği olduğu söylense de bunun bir tercihin de ötesinde başka bir yöntemin bilinmemesinden kaynaklandığı şeklinde yorumlanabileceğini dile getiren Bal, güvenlik endeksli politikaların ön alıcı değil, etkiye tepki şeklinde reaktif stratejiler olduğunun gözden kaçırılmaması uyarısında bulundu. Konu, güvenlik yönü ile ele alındığında dahi 1970, 1980 ve hatta 1990’lı yıllarda Türkiye’nin terörle mücadele sicilinin eksi puanlarla dolu olduğuna dikkat çeken Bal, bu yıllarda ilgisi ve ilgisiz birçok kişi gözaltına alınırken, suçsuz yığınların hapishanelerde ömürlerini çürüttüğü ve çok büyük rakamlar ile ifade edilen; ‘kötü muamele mağdurları’nın oluşturulduğunu belirtti.

“BAŞARILI OLSA DAHİ GÜVENLİK POLİTİKALARI BİR ZAFİYET GİBİ SUNULABİLİYOR”

Prof. Dr. İhsan Bal, “Daha da vahimi, ‘terörle mücadelede terörist gibi düşünerek hareket etmek lazım’ gibi yanlış düşünceler ve bazı devlet yetkililerinin, bu tür mücadeleler ile ‘rutinin dışına çıkılabilir’ veya ‘her zaman hukuka uymak zordur’ gibi genellemeye çok müsait açıklamaları, Türkiye’nin acı mirası arasında yer aldı. Bugün bile nadiren de olsa ‘suç işlemeden örgütlere sızılmaz’ ifadelerine şahit oluyoruz. Terörle mücadelede olmazsa olmaz unsur, ‘güvenlik politikaları’dır. Türkiye’nin terörle mücadele sürecinin, ‘güvenlik endeksli’ diye anılan yılları, aslında güvenlik endeksli değil, yanlışlıklar endeksli şeklinde tanımlanabilecek bir süreç olmuştur. Hatta bu yanlışlıklardan dolayı günümüzde birçok operasyon, eski günlerin kötü bilançosunu ima ederek yanlış değerlendirilip anlatılıyor. Birçok açıdan başarılı kabul edilebilecek bugünkü güvenlik politikaları, eski hatalar yüzünden adeta bir zafiyet gibi sunulabiliyor” ifadesini kullandı.

“İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELELER ORTADAN KALDIRILMALI”

Terörle mücadelenin en önemli boyutu ve olmazsa olmaz unsurunun ‘güvenlik politikaları’ olduğunu bir kez daha tekrarlayan Bal, buradaki sorunun, güvenlik politikalarının strateji ve taktik aşamasında nasıl hayata geçirileceği olduğunu vurguladı. Buradaki başarı kriterinin de doğru delilden sanığa ulaşılması, yanlış gözaltıların önlenmesi, işkence ve kötü muamelelerin ortadan kaldırılması ve savunma haklarına riayet edilmesine bağlı olduğunun altını çizen Bal, bütün bunların bir sonucu ve tamamlayıcısı olarak, demokrasiden ödün vermeden, özgürlük alanlarına titizlikle uyulması sağlanarak, vatandaşların can ve mal güvenliklerinin korunması ve bu değerlerin hukuk devleti tarafından güvence altına alınmasının, benimsenecek temel yaklaşım olması gerektiğini ifade etti. Güvenlik politikalarının tek çare olarak görülmesi halinde bir zafiyete, yanlış uygulandığında da yarayı daha da azdıran kaba bir güç kullanımına dönüşeceğini kaydeden Bal, bütüncül bir yaklaşımın tamamlayıcısı ve vazgeçilmezi olarak uygulandığında bu politikaların hem yaranın tedavi edilmesine, hem de doğru çözümün üretilmesine katkı sunacağını savundu.

“HİÇBİR DİSİPLİN TERÖR EYLEMİNİ DOĞRU, HAKLI VE MEŞRU KILMAZ”

Bugün Türkiye’de sıklıkla karşılaşılan sorunun, terörün nedenleri ile terör eylemlerine meşruiyet kazandırma arasındaki sınırın ihlal edilmesinden kaynaklandığını dile getiren Bal, açıklamasını da şöyle sürdürdü:

“Hiçbir disiplin, terör eylemini doğru, haklı ve meşru kılmaz. Bizim ülkemizde tam da bu noktada bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Bazı kişiler, terör davranışının suç olmadığını ileri sürüyor. Oysaki, tüm gelişmiş demokrasilerdeki terör eylemleri, hukuken de kriminolojik olarak da bir suç kabul edilir. Suç işlenen yerde, devletine vergi veren her vatandaşın beklentisi, o suçun eyleme dönüşmeden engellenmesi ve önlenmesidir.”

“TÜRK POLİSİ BIRAKIN TAKDİR EDİLMEYİ ‘OPERASYON KAFALI’ OLMAKLA SUÇLANIYOR”

“Örneğin; en son Yemenli bir El Kaide militanının Amerikan uçağına saldırı girişiminin önlenmesi büyük bir başarı hikayesi olarak tüm dünya ve Türk medyasında yer aldı” diyen Bal, “Türkiye’de ise benzer bir başarıyı Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’ın, 2011 yılında yaptığı konuşmada bulabiliriz. ‘Yeni terörle mücadele stratejisi doğrultusunda teşkilatımız bölücü terör örgütüne yönelik yürüttüğü başarılı operasyonlarda son bir yılda çok sayıda örgüt mensubu ile birlikte yaklaşık 800 kilogram patlayıcı madde ele geçirilmiş, 141 bombacı yakalanmış, terör örgütünün planladığı ses getirici birçok engel engellenmiştir’. Fakat Türkiye’deki polis teşkilatı başarısından dolayı bırakın takdir edilmeyi, ‘operasyon kafalı’ olmakla itham edilebiliyor” diye konuştu.

“BİR ÜLKEDE BİRÇOK TERÖR ÖRGÜTÜ VARSA ORADA YANLIŞ GİDEN BİR ŞEY VAR”

Türkiye’nin terörle mücadelesinde operasyonal yaklaşımlarının veya güvenlik merkezli çözüm arayışlarına ve handikaplarına yoğunlaşıldıktan sonra diğer alanlarının da kısaca gözden geçirilmesinin faydalı olacağını belirten Bal, bu hususta iç dinamiklere bakılması gerektiğini vurguladı. İhsan Bal, “Bu ülkede birçok terör örgütü varsa ve eğer bu örgütler aktif ise, işte orada yanlış giden bir şey var demektir. Oysa Türkiye, uzun yıllar terörle mücadelesinde aynayı kendine tutmak yerine sürekli yabancıları suçlamakla meşgul oldu. Her taşın arkasında bir yabancı iz arar oldu. Halbuki, Türkiye’de yaşanan demokratik siyasetin kapasite eksikliği ve sorunları çözmede kısırlaşmış tutumu, terörle mücadelenin önündeki en temel engellerdi. Bu durum, Türkiye’deki siyasetin güvenlik sorunlarında çözüm arayışını tamamen güvenlik bürokrasisine havale etme kolaycılığı ile birleşerek, mücadelenin en önemli eksiklikleri arasında yer aldı. Diğer tarafta teröre neden olan sosyal, siyasal ve ekonomik arka plana bakılmaması, bu konuda adeta herkesin keyfi yerindeyken, ‘bir kısım kendini bilmez ülkede karışıklık çıkarıyor’ anlayışı ile terörle mücadelenin bataklık kısmını gözden kaçırmamıza yol açtı” dedi.

”TERÖRLE MÜCADELEMİZİ KENDİ ULUSAL SINIRLARI İLE GÖRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

“Çok uzun yıllar ve acı deneyimler sonucunda nihayet gerek ekonomik, gerek siyasal, gerekse de sosyal projeler oluşturarak sorunun farklı boyutların da dikkate alan çözüm pencereleri üretmeye başladık” diyen Bal, şunları kaydetti:

“Bugün gelinen aşamada birçok uzmanın, üniversite kürsünün ve düşünce kuruluşunun terörle mücadelenin farklı boyutları konusunda yaygın çözüm önerileri üzerinde çalıştıklarını görüyoruz. Aynı şekilde siyaset alanında yer alanların da kendi sorumluluğunu üstlenerek, mücadelenin siyasal irade ve kararlılığını kendi yetki alanı içerisinde alıp, sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Bunlar, Türkiye açısından olumlu gelişmeler. Fakat daha gidilmesi gereken bir hayli yolumuz var. Dış Dinamiklere baktığımızda zaman, öncelikli şu tespiti yapabilmeliyiz; dünyada hiçbir ülke, kendi terörle mücadelesini tek başına yürütememektedir ve yürütmemektedir. Özelikle Türkiye gibi istikrarsız bir bölgenin içerisinde yer alan bir ülkenin, üstelik mücadele ettiği teröristlerin silah, finansman ve lojistik desteği çeşitli ülkelerce sağlanıyorken, terörle mücadelesini kendi ulusal sınırları ile sınırlı görmesi mümkün değil. Türkiye bu gerçeği görüp, ‘düşmanlarımız ve teröristler birçok ülke tarafından destekleniyor’ ifadesi yerine, kendi politikasını anlatma ve destekçilerini arttırma diplomasisini öne çıkardı. Sizin bıraktığınız her koltuğun, terör örgütünün veya destekçilerinin doldurduğu dikkate alındığında ise terörle mücadelenin diplomasi boyutunun önemi bir kat daha artıyor.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler