Bir bardak suyu bile almaya üşenip sizden isteriz, tv'nin sesini kısmak için kumandaya uzanmaya üşeniriz sizden isteriz. Peki, evde yalnız kalınca ne yaparız?
Üşengeçler mütemadiyen yatarlar. ''Şöyle bir uzanayım'' dedikleri her yerde de uyuya kalırlar.
Televizyonun sesi açık kaldı ve kumanda ulaşılamayacak bir yerde mi? Yastığı kafamıza gömer duymamazlıktan geliriz. Eve birisi gelip, kumandayı verene kadar da uyumayı tercih ederiz.
Olur da mutfağa gitmemiz gerekir. Çayımız, yemeğimiz ısınana kadar bulduğumuz ilk köşeye çöker, gözlerimizi dinlendiririz.
Arkadaşlarımızın bizi uzandığımız yerden kaldırabilmeleri için kazımaları gerekir.
Halletmemiz gereken işleri yapmak için hazırlanmaya kalkışırız. Ama bunun sonu ''azıcık şuraya uzanayım, birazdan çıkarım'' olur ve asla birazdan olmaz ve çıkılmaz.
Oldu da dışarı çıktık diyelim. Koşa koşa eve geliriz ve koltuğa kendimizi bir güzel bırakır gerekmedikçe de kalkmayız.
Boş boş televizyona bakmak en büyük eğlencemizdir. Kanal zaplamak falan harika bir şeydir.
Bir şekilde sevgilimiz olduysa eğer onu da kendimize benzetiriz. O da bizim gibi uzanmadan duramaz olmuştur.
Üşengeçler olarak bizler asla yürümeyiz. Metro ve otobüse binmeyiz. Gerekirse borç alır taksi tutarız.
Diyelim ki sigara içen bir üşengeçle karşı karşıyasınız. Yakınlarında kül tablası yoksa asla gidip almaz. Her yer onun için kül tablasıdır.
'Bugün gidicem, yarın gidicem, birazdan yaparım' diye diye vakit geçer. Ya son anda yaparız ya da asla yapmayız.
Mütemadiyen yatarız demiş miydim?
Temizlik anlayışımız çay ya da kahve dökülen yeri çoraplarımızla silmektir.
Ayakta durmayı, oturmayı hiç sevmeyiz. İlla uzanmalıyız.
Hep yatarız. İlla yatarız. Sürekli yatarız.
Pikniğe gideriz yatarız, yürüyüşe çıkarız illa uzanacak bir yer buluruz, sinemaya gideriz uyuruz. Uyuruz biz hep uyuruz...
Üşengeçliğimizden aslında bizlerde memnun değilizdir. Çıkış yolu ararız. Mesela spora yazılırız. Gitmek için hazırlanırız, hazırlanırken uyuya kalırız.