MERSİN (İHA) - TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı, AK Parti Mersin Milletvekili Zafer Üskül, özgürlüklerin kullanılması için "Bu özgürlükler kullanılır" diye ayrı bir yasa yapmaya gerek olmadığını belirterek, şu an bazı üniversitelere türbanlı öğrencilerin alınmamasıyla ilgili olarak, bir çalkantılı dönemin yaşandığını ve bunun durulacağını söyledi.
Üskül, Mersin Gazeteciler Cemiyeti'ni (MGC) ziyaret ederek, Başkan Ahmet Ünal ve yönetim kurulu üyeleriyle görüştü. Burada gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Üskül, türban konusunda çalkantılı bir dönemin yaşandığını ve bunun durulacağına inandığını vurguladı. Üskül, Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak da bir alt komisyon kurulduğunu ve cinayetle ilgili ortaya çıkmayan bir şeyler varsa onları çıkarmaya çalışacaklarının altını çizdi. "Anayasa hukukunda bir temel ilke vardır; özgürlük asıldır,
sınırlama istisnadır" diyen Zafer Üstül, eğer bir sınırlama yoksa, özgürlüklerin kullanılacağını, özgürlüklerin kullanılması için "Bu özgürlükler kullanılır" diye ayrı bir yasa yapmaya gerek olmadığını kaydetti. Ancak, özgürlüklerin şu veya bu nedenle sınırlanması söz konusuysa, bunun yasayla önünün açılabileceğine işaret eden Üskül, "Yasa dışında başka bir düzenleme ile sınırlama getirilemez. Dolayısıyla konuya böyle yaklaşmak lazım. Bu anayasa değişikliği, yükseköğrenim özgürlüğünü ve hakkını tüm öğrencilere vermek için gerçekleştirildi. Burada bir hakkın kullanılmasının sağlanabilmesi için yapılan bir anayasal düzenleme söz konusudur. 17. maddede değişiklik yapılıp yapılmayacağı ile ilgili olarak da, sınırlama gerekirse yasayla yapılır, ama şu anda yasayla yapılmış bir sınırlama yok. Mevcut yasanın ek 17. maddesi de herhangi bir sınırlama getirmiyor. Dolayısıyla şu anda yapılması gereken anayasanın öngörmüş olduğu bu hakkın kullanılmasıdır. Doğru olan budur" dedi.
Üskül, Almanya'da 9 Türk'ün öldüğü, 22 kişinin de yaralandığı yangınla ilgili olarak da, şunları söyledi:
"Bu yangının bir kasıtla çıkartıldığı anlaşılıyor. Teknik bir nedenden kaynaklanan yangın değil ve orada bir kundaklama var. Zaten Almanya'daki Türk toplumunda vatandaşlığa geçmekte çıkartılan nedenlerle, göç kanunundaki nedenlerle ve en küçük bir olayda sınır dışına çıkarılma tehdidi ile karşı karşıya olduğu için bir tedirginlik var. Bu yangınlar bu tedirginliği artırdı. Buna rağmen Alman yetkilileri orada Alman toplumuyla Türk toplumunun birlikte yaşamak zorunda olduklarını, artık Türk toplumunun göçmen olmadığını, Almanya'da yerleşik hale geldiğini ve geleceği birlikte kurmaları gerektiğini söylüyor. Politikacıların bu konuda dikkatli olması gerekir. Aşırı sağcı politikacıların bu tür ayrımcı yaklaşımları, neredeyse ırkçılığa varan saldırıları teşvik ediyor. Dolayısıyla burada politikacılara büyük bir sorumluluk düşüyor."
"Türkiye'deki ayrımcı yaklaşımların da biz karşısındayız" diyen Üskül, "Hrant Dink cinayeti, Malatya'daki Zirve Yayınevi cinayetini biz titizlikle inceliyoruz. Bu nedenle Malatya'daki ve İstanbul'daki duruşmaları izlemeye gittik. Bu çalışmalarımız devam ediyor. Hrant Dink cinayetiyle ilgili bir alt komisyonumuz kuruldu. Ortaya çıkmayan bir şeyler varsa onları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz" diye konuştu.