BERLİN (İHA) - Devlet Bakanı Ali Babacan, Almanya'nın başkenti Berlin'deki Almanya 2. Türk-Alman Kongre'sinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin, AB'yi yeniden tanımlayacak bir üyelik olduğunu söyledi.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik gelişime dikkat çekerek, Türkiye'nin son 3-4 yıl içinde ekonomide yaptığı gelişimin iki ülke arasındaki ilişkileri etkilediğini kaydetti. Bakan Babacan, "Türkiye'nin, bölgesinde yükselen yıldız haline gelmesi bu açıdan önem ifade ediyor. Pek çok siyasi reform gerçekleştirdik. Avrupa standartlarına gelmek için aşamalar kaydettik. Kopenhag siyasi kriterleri önemliydi. İhracatımız son 2 yıl içinde 2 katına çıkmıştır" diye konuştu. "Bu değişimin eşi, dünyada yok" diyen Babacan, "Türkiye'nin son yılarda, özellikle özelleştirme açısından kaydettiği yol dikkate değer. Tüm bunların arkasında bizim özel sektöre olan inancımızın etkisi var. Biz özel sektöre inanıyoruz. 2003 yılında doğrudan yatırımlarla ilgili bir yasa çıkardık. Bir şirket hangi yabancı şirketle ortaklık kuruyor. Bizi pek alakadar etmiyor" şeklinde devam etti.
Babacan, son yıllardaki ekonomik mesafede kat ettiği başarının arkasında en önemli faktörün güven olduğunu aktardı. Babacan, "Çok önemli bir ekonomik program yaptık. Bunu Kasım 2002 seçimlerinden önce gerçekleştirdik. Türkiye, tarihinde ilk defa 7 yıl gibi bir sürede önemli bir başarıya imza attı ve uzun vadeli bir hedef gösterdi. Bu da iş dünyası için önemli bir güven ifade etti" dedi. "Ne zaman Euro'ya geçeriz" sorusuna Babacan, "Henüz var" şeklinde cevap verdi. Bakan Babacan, "Türkiye'nin bundan 5-10 sene sonra nasıl bir ülke olacağını herkes merak ediyor. Biz de bu nedenle kendimize bir reform çerçevesi çizdik. 1912'den beri uygulanmakta olan Gümrük Birliği Anlaşmasıyla da AB'ye katılım sadece Türkiye için değil, çok geniş bir bölge için büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin güven açısından AB'de rolünün çok büyük olacağına dikkat çekerek, "Bu, enerji için de geçerli. Türkiye, AB'ye ciddi bir hareket getirecek. Avrupa'nın büyük ekonomilerinin bütçe açığına baktığımız zaman Türkiye'ye olan ihtiyacın artacağını görüyoruz. Türkiye bu eksikleri giderecek ve AB'ye yeni bir dinamizm katacak bir ülke" ifadelerini kullandı. Babacan, "AB bizim için bir barış projesi anlamındadır. Farklılıkların zenginlik olarak algılandığı 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en önemli proje. Türkiye'nin AB'ye üyeliği, AB'yi yeniden tanımlayacak bir üyelik. Türkiye'nin imajının bazı ülkelerde daha iyi olmadığını söyleyebilirsiniz. Türkiye'nin şu son yıllarda nerelere geldiğini düşündüğünüzde, AB Türkiye gibi büyük ve dinamik bir ülkeyi mutlaka kucaklamak isteyecektir" diye konuştu. Türkiye ile ilgili 35 fasıllarda taramaları bitirdiklerini dile getiren Babacan, "Ekim ayı itibariyle bütün çalışmaları bitireceğiz. Türkiye'nin bir AB formu var. AB'deki siyasi gelişmeler, Türkiye'nin sürecini belirleyecek. 50-60 seçim olacak ve bazıları ne yazık ki Türkiye karşıtı olabilir. Türkiye için belki de bu bir kazanç olacak ve yaşam standardını yükseltecektir. En son da üyelik için bazı tartışmalar yaşanacaktır" dedi.
"TÜRKİYE, ALMAN FİRMALARI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR PAZAR KONUMUNDADIR" Türk-Alman Ticaret Odası Başkanı Kemal Şahin ise, Türkiye'nin kendi bölgesinde Çin kadar büyük bir ticari potansiyel sunduğunu söyledi. Şahin konuşmasında iki ülke arasındaki ticari ilişkiye yer verdi. Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Alman Odalar Birliği (DIHK) ve Berlin Eyalet Hükümeti işbirliğiyle organize edilen kongrede Şahin, "Türkiye, sunduğu yatırım ve ticaret potansiyeliyle Avrupa'ya kendi coğrafyasında Çin'in potansiyelini sunmaktadır. İlişkilerimizin siyasi ve ekonomik vizyonu oluşturulmaya çalışılacak" dedi. Şahin, "2. 'Türk-Alman Ekonomi Kongresi', 70 değerli konuşmacı ve interaktif oturumlar sayesinde, iki ülkenin ekonomik ve siyasi ilişkilerinde önemli bir kilometre taşı olacaktır. Böylesine geniş ve üst düzey katılımla gerçekleşen bu büyük buluşmanın, Almanya ve AB yolundaki Türkiye için yeni iş imkanlarına, yatırımlara, ortaklıklara ve siyasi olumlu gelişmelere platform olmasını diliyorum" açıklamasında bulundu.
Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin son yıllarda sürekli gelişerek önemli boyutlara ulaştığını anlatan Şahin, ikili ticaretin son 4 yılda katlanarak 21 milyar Euro'yu geçtiğini de sözlerine ekledi. Şahin, "Türkiye son yıllarda, yerli ve yabancı yatırımcılar için önemli adımlar atmış, bürokrasi azaltılmış, AB hukukunun yerleşmesi ve hızla büyüyen ekonomisi sayesinde cazip bir yatırım ülkesi olmuştur" diye konuştu. "Türkiye son 4 yılda genç nüfusu, dinamik müteşebbis gücü ve ortalama yüzde 8 civarındaki büyüme hızıyla milli gelirini 2'ye katladı. Büyümede zorlanan Avrupa'ya göre, 4-5 misli daha hızlı büyüyen Türkiye, Alman firmaları için çok önemli bir pazar konumundadır" diyen Şahin, "Turizm, makine, elektronik, otomotiv ve enerji gibi sektörlerde çok cazip bir yatırım ülkesi olan Türkiye, sunduğu yatırım ve ticaret potansiyeliyle Avrupa'ya kendi coğrafyasında, Çin'in potansiyelini sunmaktadır" şeklinde konuştu. Şahin ayrıca, "Yapısal reformlarını hızla gerçekleştiren Türkiye, bütçe açıklarını Maastricht Kriterleri çerçevesine çekmiş ve enflasyonu yüzde 7'lere düşürmüştür" şeklinde sözlerini noktaladı.