Uygur İslam alimi Muhammed Salih Hacım'ın, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde tutuklu bulunduğu "siyasi eğitim merkezinde" yaşamını yitirdiği öne sürüldü.
Dünya Uygur Kongresi tarafından yapılan açıklamada, geçen yıl aralık ayında gözaltına alınan 82 yaşındaki İslam aliminin, "yeniden eğitim" adı verilen siyasi telkin ve ikna amacıyla tutulduğu merkezde ocak ayında hayatını kaybettiği belirtildi.
Açıklamada Hacım'ın, tutukluluğu sırasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ifade edildi.
Önde gelen Uygur İslam alimlerinden Hacım, Uygur toplumunun saygı duyduğu isimlerdendi. Hacım, Çin hükümetinin izniyle Kur'an-ı Kerim'in Uygur diline çevrilmesi için çalışmalar yürütmüş ve söz konusu çeviri 1986 yılında yayımlanmıştı.
Hacım'ın öldüğüne yönelik iddia, Çinli otoritelerin son dönemde Uygur halkına ve dini özgürlüklerine baskılarını arttırdığına ilişkin bulguların ortaya çıktığı döneme denk geldi.
Associated Press (AP) ajansının bu ay yayınlanan özel haberinde, "siyasi eğitim merkezleri" denilen kamplarda alıkonulan kişilere yaygın olarak işkence yapıldığı kaydedilmişti.
Haberde, kamplarda gözaltındaki Müslümanların, "siyasi düşüncelerinin ve kimliklerinin yeniden şekillendirilmeye, inançlarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı" ifade edilmişti.
Çinli yetkililer, gizlilikle yürütüldüğü iddia edilen program hakkında yorumda bulunmaktan kaçınırken, bazı yetkililer, devlete ait medya organlarına verdikleri beyanlarda aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadele için ideolojik telkinlere ihtiyaç duyulduğunu söylemişti.
ABD Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, geçen ay yaptığı açıklamada, on binlerce Uygur'un bu tip merkezlerde gözaltında tutulduğunu bildirmişti. ABD'li yetkili "siyasi eğitim" kisvesi altında yapılan toplu gözaltıların rahatsız edici olduğunu, Çin'in daha şeffaf sisteme sahip olması gerektiğini belirtmişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bir süre önce yayınladığı raporda, son iki yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbiri" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu, siyasi açıdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın "siyasi eğitim merkezleri" denilen gözaltı merkezlerine gönderildiği iddialarına yer verilmişti.