Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, göreve yeni başlayan 11 bin öğretmen adayına yönelik uyum eğitimlerinin açılışını video konferans yöntemi ile yaptı. 81 ildeki öğretmenlere seslenen Dinçer, “Şartların bizi etkilemesine izin vermeyin. Biz şartları etkilemeliyiz.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, göreve yeni başlayacak 11 bin öğretmene yönelik çalışacakları bölgenin sosyal-ekonomik yapısı, öfke yönetimi ve ikna yöntemleri gibi konuların ele alındığı uyum eğitimleri bugün başladı. Bakanlığın ilk kez düzenlediği oryantasyon eğitiminin açılışını, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, video konferans yöntemi ile yaptı.
Bakan Dinçer, konuşmasına, “Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sizler eğitim ailemize katıldınız, aramıza hoş geldiniz. Tebrik ediyor ve yeni görevinizde başarılar diliyorum.” diyerek başladı.
Öğretmenlerin, görevlerine başlarken meslekleri ve şahsi geleceklerine ilişkin bir çok hayal kurduğunu söyleyen Dinçer, “Bu hayallerinizin ne kadar gerçekleşeceğine dair şimdiden kesin tahminlerde bulunmak zor. Umarım bu hayallerinizi gerçekleştirme konusunda başarılı olursunuz ve biz de elimizden gelen desteği sağlarız.” dedi.
Öğretmen adaylarına, göreve başladıklarında, kurdukları hayallerden farklı şartlarla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunan Dinçer, “Göreve başladığınız yerlerde hayal ettiğiniz fiziki şartları, eğitim ortamını veya çalışma şartlarını göremeyebilirisiniz.” diye konuştu. Eğitim sistemindeki bir çok sorun ile birden bire yüzleşiyor olmanın, sıkıntı ve endişeye neden olabileceğini söyleyen Dinçer, “Aslında dünyanın hiçbir yerinde insanların kendi hayal ettiği şartlarda ve değerlerde bir çalışma ortamı bulması da çok kolay olmaz, olmayacaktır da.” dedi. Öğretmen adaylarının, gittikleri yerlerde kalabalık sınıflarla karşı karşıya kalabileceğini aktaran Dinçer, Türkiye’de uluslararası standartlara göre derslik başına ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının fazla olduğunu hatırlattı. Dinçer, şöyle devam etti: “Özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgesi ve Orta Anadolu gibi birçok ilimizde yaşam şartlarının, ekonomik gelişmişliğin, insanların gelir düzeyinin verdiği sıkıntıları görüp bunlardan dolayı da üzüntü duyabilirsiniz. Bütün bunlara rağmen biz bu kaderi yenmeye yönelik çalışmayı yapacak yegane ekibiz.”
Dinçer, görev yapılan yerlerde yaşam kalitesini geliştirmek, insanların gelir düzeyini yükseltmek için bir çaba ortaya konması düşünülüyorsa, bunun yolunun çocukların eğitiminden geçtiğinin farkında olunması gerektiğini vurguladı. Yoksulluğu önlemenin yegane çaresinin eğitimden geçtiğini söyleyen Dinçer, “Şayet bu ülkede insanlarımızın eğitim ortalamaları lise düzeyinin üzerinde olsaydı, bugünkü gayri safi milli hasılamızın yarısı kadar bir büyüklüğe sahip olabilirdik.” dedi.
Dinçer, öğretmen adaylarına, “Makus talihi yenecek olan yegane gücün kendiniz olduğunu bilerek hareket etmelisiniz. Öncelikle sizler işinizi iyi yapar, çocuklarımıza sahip çıkar, emanet olarak ortaya koyduğumuz çocukların eğitimi ve geliştirilmesi ile ilgili konularda kendinizi feda ederseniz, biz bu zor şartları daha kolay aşacak noktada olacağız.” diye seslendi. Dinçer, şöyle devam etti: “Fiziki imkanlar yetersiz olabilir, öğrenci sayısı fazla olabilir, çocukların maddi durumları iyi olmayabilir ama bu yetersizlikleri kapatacak yegane şey öğretmenin güler yüzü, idealleri ve çocuklara dair ‘bunlar bir gün bir şey öğrenecekler ve öğrendikleri zaman bu ülkede daha iyi şeyler olacak’ misyonu. Şartların asla bizi etkilemesine izin vermeyin. Biz şartları etkilemeli, bu ülkenin insanlarında üzerine çökmüş olan bu yetersizliği ortadan kaldıracak çabayı göstermeliyiz.”
Öğretmenlerin bir çok şeyi değiştirebileceğini belirten Dinçer, “Yeter ki bu enerji ve misyonu, kendisi için mesele haline getirsin. Çevrenizde sadece sorunları değil, böylesine başarılı öğretmenleri de göreceksiniz.” diye konuştu. Başarılı öğretmenleri görerek, onları dinlemenin motiveyi de artıracağını kaydeden Dinçer; bardağın dolu kısmını görerek hareket etmenin daha uygun bir strateji olduğunu ifade etti. Dinçer, öğretmenlere, kendilerini sürekli yenilemeleri ve dinamik tutmaları tavsiyesinde bulundu. Öğretmenlerin eylem ve davranışlarını sevgi ile yoğurmak zorunda olduğunu belirten Dinçer, “3-4 yaşlarından 18 yaşına kadar çocuklar bize emanet ediliyor. Bu emanete sevgi ve şefkat ile yaklaşmalıyız.” şeklinde konuştu.
Bakan Dinçer, çocukları yetiştirirken akademik kabiliyetlerin yanı sıra; düşünme, soru sorma, analiz etme gibi kabiliyetlerin de kazandırılmasının önemine dikkat çekti. Çocukların mesleki kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Dinçer, ailelerin de eğitime dahil edilmesi gerektiğini ifade etti. Dinçer, “Özellikle anneleri eğitmeye başarırsak, o zaman tek yönlü başarıyı değil, çok yönlü başarıyı sağlayabiliriz.” şeklinde konuştu.
Okul ortamlarının herkese açık olması gerektiğini kaydeden Dinçer, “Okullar, derslikleri olan fiziki alanlar olarak görülmemeli. Okul, okul müdürüne ait değil. Okul idarecilerine ait olduğu kadar, öğretmenlere, öğrencilere, velilerine ve bulunduğu mahalleye de ait.” dedi.
Dinçer, konuşmasının ardından bazı şehirlere de telekonferans yöntemi ile bağlandı. Dinçer, Batman ile yaptığı bağlantı sırasına, öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora yapmaları için teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, “Yüksek lisans ve doktora programlarını teşvik edeceğiz, fakat görev yaptıkları illerden uzaklaştırmak için bir taktik olarak kullanmamalarını diliyoruz.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz