Hoşlandığınız biri ya da sevgiliniz varsa, muhakkak onu düşünürsünüz. Whatsapp, Twitter, Snapchat vb. "acaba çevrimiçi oldu mu?" düşünceleri sarar. Whatsapp'dan bakacaksınız online olmuş mu diye; bu kez siz bakmış gözükeceksiniz ve sabah karşı tarafın tribini yiyeceksiniz... Bu sıkıntılı durumun yanı sıra eğer sadece hoşlanıyorsanız "acaba paylaşım yapacak mı; kiminle check-in yaptı; stalklasam mı..." soruları ile gecenin üçünde kendi kendinize kara bir deliğin içine girersiniz.
"Acaba biz nasıl dünyaya geldik; öldükten sonra gerçekten öteki taraf var mI: dünya nasıl meydana geldi; Allah var mı; Allah yoksa eğer suya ıslaklığı kim verdi..." gibi sorularla adeta kendi kendimize Einstein kesildiğimiz düşünce girdabıdır. Kendi kendimize bu tür sorgular yaparken konu konuyu açar ve kendimizi bir anda içinden çıkamazdığımız bir durumda buluruz.
Daha doğrusu gelecek hakkında uzun vadeli planlar yapmak. Tüm gün boşsunuzdur ama ileride ne olacağınız, buna dair nasıl kararlar alacağınız, planlarınız vs. hepsi gece yatmadan önce düşünülür. Bazen içinizi "ya olamazsam" korkusu sarar ancak içten içe kendinizi rahatlatacak bir cevabı muhakkak bulursunuz.
Bu durumu herhalde her insan kafasına takar. Öğlen yada başka bir gün tartıştığı kişiyle konuşmaları aklına gelir. Bu dakikalarda muhasebe yaparız, sorgularız ve en sonunda teraziye koyup sokmamız gereken lafı ya da vereceğimiz cevabı bulup "keşke böyle deseydim" deriz. Kısa süreli üzüntünün ardından gönül rahatlığıyla uyuyabiliriz.
"Tek derdiniz bu olsun ayol" diyebilirsiniz elbette ama bazı insanların tek derdi bu oluyor ve gerçekten sıkıntılı bir hal alabiliyor. "Acaba şunu giysem daha mı iyi olur, yoksa şununla çıksam çok mu sırıtır" düşünceleri bir anda beynimizi sarar. Bununla birlikte annelerimiz genelde uyurken "yarın ne yemek yapsam" diye düşünür. Sizse "yarın öğle arasında ne yesem" diyerek yemekleri aklınızdan geçirmeye başlarsınız. Üzerine bir de o saatte acıkırsınız.
Her türlü hayali kapsar... Kendinizi en basitinden yapmanız gereken iş görüşmesinde hayal edersiniz ve gecenin sonunda limuzininizin kapsını şöförünüz açar. Mutlaka sayısal lotodan para çıkma hayalleri ya da altılıdan kazandığınız parayla neleri yapacağınızı düşünürsünüz. Gecenin sonunda ise "böyle hayatın ızdırabını seveyim" diyerek uyumaya başlarsınız. Hüzün :(
Böyle ruh hastası insanlar yok değil. Gerçekten sürüsüne bereketler maşallah diyelim. "Ölsem acaba kimler üzülür; cenazeme kimler gelir; Pelin eziği ne giyinir; eşim başkasıyla evlenir mi" ya da "sosyal medya hesaplarım ne olur; insanlar etkinlik düzenler mi; Mustafacan kesin Sevdigül'le yine sevgili olur" gibi düşüncelerde sabaha kadar kendi kendimize tahmin yürütüp dedikodularda bulunuruz. Ertesi sabah ise ailemize, arkadaşlarımıza sakin bir şekilde "ben ölürsem ağlar mısın" diye sorarız.
Ruh hastaları!
Sadece içerik giren yazarların anlayabileceği düşüncelerdir. Eğer tıkanmışsanız ve konularınız bitmişse derin düşüncelere dalarsınız. En sonunda aklınıza yazacak konular gelir rahatlarsınız ancak çok değil 5 dakika sonra ertesi güne ne yazacağım diye yeniden korkmaya, tedirgin olmaya başlarsınız.
Sıkıntı yapmayın geçiyor!