Cilt lekelerinin ortaya çıkmasının kaynağında birçok unsur bulunduğunu ifade eden Dermatoloji Uzmanı Dr. Babür Süer, “Bunların başında güneş ışınları geliyor. Leke tedavisi için kullanılan ilaçlar da cildi güneşe karşı daha hassas hale getiriyor. Antibiyotikler, kemoterapi, kalp ritim bozukluğu veya sıtma ilaçları yan etki olarak leke yapabiliyor. Lekeler ortaya çıktığında ise kahverengi bir görüntü oluşuyor. Bu tür lekeler, ilerleyen yaşlarda daha sık görülüyor” diye konuştu.
Hiperpigmentasyon olarak da adlandırılan lekelerin tedavisine yönelik talebin mevsimlere göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen Dr. Süer, “Hiperpigmentasyon için aslında birçok çözüm var. Tüm leke tiplerinde önerilen ilk tedavi yöntemi, etkilenen bölgelere her gün, SPF 30 veya daha yüksek olan bir güneş koruyucu uygulanmasıdır. Güneşten dolayı lekesi olan kişiler, tüm mevsimlerde güneş koruyucu kremler, şapka ve giysiler kullanmalı. Mümkün olduğunca gölgede kalmalı.
Durum, tedavi gerektirecek aşamadaysa, çeşitli tedaviler de uygulanabilir. Leke sorunu olan hastalara ağızdan alınan veya krem şeklinde uygulanan renk açıcı tedaviler sunulabilir. Leke tedavisi için başka bir tedavi seçeneği de kimyasal peeling’dir. Çok sayıda seansla gerçekleştirilen bu yöntem, hastaya ve leke tipine göre değişkenlik gösteriyor. Lekeyi etkili bir şekilde gidermek ve kalıcı sonuçlara ulaşmak için lazer tedavisine de sıklıkla başvuruluyor” ifadelerini kullandı.
Leke tedavilerinin bazen hastayı ve doktoru çok zorlayabildiğini belirten Dr. Süer, “Uygulanan leke tedavileriyle çoğu hastada başarılı sonuçlara ulaşılsa da lekelerin tekrarlanmaması için bazı uygulamalara düzenli periyotlarla devam edilmesi şart. Tüm bu tedaviler, uzman dermatologlar tarafından leke tipine, yoğunluğa veya hastanın özelliklerine göre belirlenmeli. Leke giderici tüm işlemlerin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için hastaların mutlaka uzman hekimlere danışmasını öneriyoruz” dedi.
(DHA)