Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, İzmir'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremi DHA'ya değerlendirdi. Doç. Dr. Özmen, Ege bölgesinin ve Ege denizinin Türkiye’nin deprem açısından en aktif yerlerinden birisi olduğunu söyledi. O bölgede irili ufaklı zaman zaman depremlerin meydana geldiğine vurgu yapan Doç. Dr. Özmen, "İzmir'in il sınırları dahilinde, o bölgede 20-25'e yakın fay var. Ege Denizi içinde de keza buna benzer deprem üretme potansiyeli olan diri faylar var. Biz oradaki deprem tehlikesini incelerken hem diri faylara hem geçmiş dönemde meydana gelen depremlere bakarak yorumlarda bulunuyoruz. Tarihsel dönemlerde bakıldığında depremi kaydeden aletler icat edilmeden önce 1900’lü yıllardan önce o bölgede 200’e yakın deprem meydana gelmiş. Aletsel dönemde yani 1900’lü yıllardan günümüze kadar da 17’ye yakın deprem meydana gelmiş. Dolayısıyla hem bu geçmişte meydana gelen deprem verilerine hem de diri faylara baktığımız anda o bölgenin deprem açısından tehlikeli olduğu gerçeğini biz biliyorduk. Yani bu bölgede bu büyüklükteki bir deprem beklenen bir depremdi" dedi.
Doç. Dr. Özmen, o bölgede beklenen depremin meydana gelmiş olduğuna dikkat çekerek, "İzmir il sınırlarında 17 tane deprem üretme potansiyeli olan diri fay var. Ege denizi içerisinde de keza buna benzer faylar var. Dolayısıyla biz o bölgede deprem bekliyorduk. Diri faylara ve geçmiş dönemde meydana gelmiş faylara bakarak bunu zaman zaman da dile getiriyorduk. Bu 7.0 büyüklüğüne varacak şekildeki depremi 'ana şok' diye rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun daha üstünde bir deprem meydana gelme olasılığı yok denecek kadar az. Bu 'ana şok' meydana geldi. Bundan sonra ilerleyen günlerde, aylarda bu büyük depremin artçı şokları meydana gelecektir. Şu andaki verilere göre 500’e yakın bir artçı şok meydana geldi. Bunun 35’e yakınının 4’ün üzerinde olduğunu biliyoruz. 2 tanesinin de 5.1 ve 5.0 büyüklüğünde olduğunu biliyoruz. Bunlar 6.0 şiddetine de yaklaşabilir; bunlara da dikkat etmek lazım. Bu 7.0 büyüklüğüne yaklaşık olarak gerçekleşen depremde böyle artçıların olması gayet normal" ifadelerini kullandı.
İzmir’deki depremde dün ayrıca bir tsunaminin yaşandığını vurgulayan Doç. Dr. Özmen, "Denizin altında yaklaşık 30 kilometre eninde ve 16 kilometre derinliğinde çok devasa bir kütle bu depremle hareket etti. Bu kırılma meydana gelirken bazı pürüzlü kırılmayan yerler kalabiliyor yerin derinliklerinde. Tsunaminin meydana gelebilmesi için depremin deniz içerisinde meydana gelmesi lazım, fayın yani deprem mekanizmasının düşey hareketle olması lazım ve büyüklüğünün de 7.0’a varacak büyüklükte olması lazım. Seferihisar açıklarındaki depremde üçünü de görüyoruz. Dolayısıyla orada tsunaminin meydana gelmesi gayet normal. Zaten Seferihisar’dan aldığımız bilgiler de bizi doğruluyor. Yaklaşık 1-1.5 metre yüksekliğine varan deniz dalgalarının oluştuğunu; önce deprem olur olmaz denizin belirli bir miktar içeriye doğru çekildiğini daha sonra 1-1.5 metre yüksekliğe varacak şekilde Seferihisar’ın içerisine doğru ilerlediğini biliyoruz. Bunun adını kesin ve net olarak tsunami olarak söyleyebiliriz" dedi.
Doç. Dr. Özmen, o bölgede yine depremlerin olabileceğine dikkat çekerek, "O bölgenin deprem tehlikesi duruyor. Şimdi hemen o fayın üzerinde veya yakın civarında deprem olma olasılığını biraz zayıf görsek de o bölgede çok fazla sayıda; sadece o bölge değil Türkiye’nin pek çok yerinde deprem üretme potansiyeli olan birçok fay var. Bunların ne zaman kırılacağını söyleyemesek de ilerleyen günlerde yine büyük bir deprem olabilir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: DHA