Özellikle ABD mortgage piyasasında başgösteren kredi sorunlarının etkisiyle tüm dünyaya yayılan kriz havası, Türkiye'yi de olumsuz yönde etkiledi. Gözler Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) alacağı kararlara çevrilirken, ANKA'ya konuşan uzmanlar Türkiye'deki ekonomik göstergelerin henüz "kriz habercisi" olmadığını, ancak bir süre daha temkinli davranmak gerektiğini vurguladı.
"DALGALANMA DAHA ÇOK BORSALARI ETKİLİYOR"
Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Koordinatörü Ali İhsan Gelberi:
"Borsalardaki hafif yükseliş, küresel dalgalanmanın bittiği anlamına gelmiyor. Mecut durum bir miktar daha sürebilir. Dalgalanma daha çok borsaları etkiliyor, kur ve faizlerde ciddi hareketlenme yok. Dolayısıyla, mevcut durumu abartıp, büyük bir krizin geldiğini söylemek doğru olmaz. Küresel piyasalar açısından belirleyici olan FED'in tavrıdır. Türkiye ise geçen yıl yaşanan Mayıs dalgalanması kadar ağır bir süreç yaşamıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, o zaman Merkez Bankası'nın kredibilitesinin de aynı dönemde yara almasıydı. Bu da, küresel oyuncular açısından Merkez Bankalarının birçok siyasi olaydan daha önemli olduğunu gösteriyor. Küresel dalgalanma hareketleri, Türkiye'nin enflasyonuna, büyümesine, cari açığına ciddi anlamda negatif etki etmeye başladığı zaman, korkmak gerekiyor. Şu anda, sokaktaki vatandaşın küresel piyasalarda yaşanan hareketlilikten doğrudan etkilenmesi söz konusu değil."
"BAKANLAR KURULU BELİRSİZLİĞİ YATIRIMCIYI TEDİRGİN EDİYOR"
AK Yatırım Başekonomisti Hakan Aklar:
"Amerika'da konut kredilerinde yaşanan sıkıntının finans dünyasını aşıp reel sektöre de etki etmeye başlaması ile sorun daha da büyür. Çünkü o zaman birçok sektörde işsizlik başlar, enflasyon artar, büyüme geriler. Mevcut belirsizlik ortamında, gelişmekte olan ülkelerdeki yabancı yatırımlar da hızla nakte dönüştürülüyor. Tabi ki Türkiye de bu durumdan olumsuz etkilenen ülkelerin başında geliyor. Türkiye'deki yüksek cari açık sorununu da hesaba katarsak, yani reel sektörün döviz üretememesini göz önüne alırsak, önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yönelecek yabancı sermayenin hız keseceğini söyleyebiliriz. Ülkemizdeki siyasi belirsizliğin devamı da, küresel dalgalanmanın etkisini artırıyor. Hala Bakanlar Kurulu'nun kurulamamış olması, Ekonomiden Sorumlu Bakanın, Maliye Bakanının hala belli olması yatırımcıyı tedirgin ediyor. Bir an önce, Bakanlar Kurulu göreve başlamalı ve önümüzdeki döneme ilişkin mali program açıklanmalı."
"ÖZELLEŞTİRMELERDE DARALMA OLABİLİR"
Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç:
"Küresel dalgalanma, bir likidite krizinden bir kredi krizi haline geldi. Bu dönemde dünya genelinde özelleştirmelerin daralmasını, borçla şirket birleşmelerinden vazgeçilmesini ve konut sektörüne daha az para yatırılmasını bekleyebiliriz. Finansal piyasaların beklediği üç karar var: FED'in faiz indirmesi ve Avrupa Merkez Bankası ile Japonya Merkez Bankası'nın faiz artırmama kararı alması. Bunlar gerçekleşirse, piyasalar bugünden daha kötümser bir hal almaz. Türkiye'nin küresel dalgalanmaya verdiği tepkiyi normal karşılamak gerekiyor. Türkiye likit bir piyasa olduğu için, zor durumda kalan yabancı yatırımcının ilk önce Türkiye'den parasını çekmesi doğal bir süreç. Ancak, Cumhurbaşkanlığı krizi mi yaratılıyor ya da hükümet ne zaman çalışmaya başlayacak gibi sorular Türkiye'nin riskini artırıyor ve fiyatlamayı zorlaştırıyor."
ANKA