İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cezayir, Senegal ve Gambiya ziyaretleri bağlamında Türkiye-Afrika ilişkilerini değerlendiren uzmanlar, Ankara'nın kıtaya olan yaklaşımında emperyal değil insani boyutun ön planda olduğunu belirtiyor.
Erdoğan'ın üç ülkeyi kapsayan Afrika turunu ve Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerin niteliğini ve güncel durumunu, uzmanlar, AA muhabirine değerlendirdi.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Arpa; Libya sorunu, Cezayir'deki yönetim değişikliği ve Fransa'nın Afrika'daki etkinliğinin tartışılmaya başlandığı bir gündemin ortasında gerçekleşen bu seyahatin, bölgesel bazı sorunlar bağlamında önem kazandığına dikkat çekti.
"Her ne kadar adı geçen ülkelerden gelen davetler üzerine yapılmış olsa da bu sıcak gündemden dolayı bu ziyaretler büyük bir merak uyandırdı." diyen Arpa, Cezayir’in kuzey Afrika'daki ağırlığının bilindiğini, Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun'un Libya sorununun çözümü konusunda diplomatik girişimlere destek vermesinin de Türkiye'nin bu konudaki teziyle önemli oranda örtüştüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tebbun'un bu amaçla Libya'ya komşu ülkeleri Cezayir'de bir araya getirerek soruna çözüm bulmak için çaba sarf ettiğini dile getiren Prof. Dr. Arpa, şunları kaydetti:
"Abdülmecid Tebbun’un cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Cezayir'e en üst düzeyde gerçekleştirilen bu ziyaret, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi hususunda da önemli bir fırsat. Tebbun'un Türkiye'ye önem veren bir lider olduğu biliniyor. Nitekim geçen hafta gerçekleştirilen Berlin Konferansı'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmede onu Cezayir'e davet etmesi bu yakınlığın bir işareti. Erdoğan da bu daveti memnuniyetle karşılayarak benzeri bir irade ortaya koydu."
- "Fransa'ya yakın Cezayir oligarşisi iki ülke ilişkilerini engelledi"
Arpa, Cezayir’in eski cumhurbaşkanı Buteflika'nın yönetiminde farklı görevler üstlenen ve yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Tebbun'un, ülkedeki milli akımın önemli şahsiyetlerinden biri olarak kabul edildiğini belirtti.
Fransa'ya yakın Cezayir oligarşisinin Türkiye - Cezayir ilişkilerinin önündeki en büyük engel olduğunu belirten Prof. Dr. Arpa, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buteflika Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirme taraftarı olsa da içerisinde bulunduğu sağlık koşullarından dolayı ülkeyi yönetmede eksik kalmıştır. Onun yerine ülkeyi perde gerisinden yöneten Fransa yandaşı sivil ve askeri oligarşi Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinin önünde önemli bir engel teşkil ediyordu. Tebbun’un cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte ülkedeki milli damarın sivil ve askeri bürokrasi başta olmak üzere her alanda daha güçlü hale gelmesi bekleniyor. Nitekim Tebbun’un seçilmesinin hemen ardından Türk cumhurbaşkanını ülkesine davet etmesini bu eğilimin bir yansıması olarak değerlendirmek lazım. Bu ziyaretin, Cezayir-Türkiye ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığını şimdiden söylemek mümkündür."
- "Senegal ve Gambiya 15 Temmuz'da Türkiye'nin yanında durdu"
Prof. Dr. Arpa, Senegal ve Gambiya'nın da Türkiye’nin Afrika politikası bağlamında önem arz eden iki Müslüman ülkesi olduğunu ve pek çok sahra altı Afrika ülkesi gibi Türkiye ile ilişkilere önem veren bir politikaya sahip olduklarını vurguladı.
Her iki ülkenin de 15 Temmuz darbe girişimine karşı Türkiye’nin yanında yer aldıklarını hatırlatan Arpa, "Özellikle Gambiya’nın 15 Temmuz darbe girişimindeki tutumu, Türkiye’nin yanında yer alan ve destek açıklamasında bulunan ilk ülkelerden biri olması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takdirine mazhar olmuştur. Erdoğan bu dost ve kardeş ülkeye ayrı bir önem vermektedir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın görev süresi içerisinde birçok kez ziyarette bulunduğu Senegal'le ikili ilişkilerin son derece güçlü bir hale geldiğine vurgu yapan Arpa şöyle devam etti:
"Türkiye, güçlü tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğu Afrika kıtasıyla ilişkilerini geliştirerek Batı’ya bağımlılığını azaltmaya çalışmaktadır. Ülkelerin egemenliklerine saygılı, karşılıklı çıkarlara dayalı bir tutumla kıta ülkeleriyle ilişkiler geliştiren Türkiye’nin bu tutumu, kıta ülkelerinde büyük bir sempatiyle karşılanmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM dahil tüm uluslararası platformlarda mazlum milletlerden yana dile getirdiği söylemler, kıta halkları nezdinde büyük bir ilgi uyandırmıştır."
- "Türkiye, Afrika'da ekonomik kazanç peşinde değil"
Enver Arpa, Türkiye’nin Afrika politikasının emperyal bir yaklaşıma sahip olmadığının altını çizerek, "Türkiye, bu ülkelerin egemenlik haklarına saygılı bir yaklaşım içerisinde. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kıtayla ilişkilerini sadece ekonomik yarar ya da kazanç şeklinde değerlendirmemek gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili ilişkilerde insani boyutu öne çıkardığını biliyoruz. Son yıllarda kıta ülkelerine yapılan kalkınma yardımları bunun en açık göstergesidir. Türkiye bir şeyler almaktan ziyade bu bölgeye yardım elini uzatmaya çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Afrika politikasının tarihi gerekçelere dayandığına işaret eden Prof. Dr. Arpa sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birinci Dünya Savaşı'nda Madagaskar, Mauritius, Sudan, Senegal vb. ülkelerden bize önemli destekler sağlandığını göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’nin kıtaya duyduğu bu ilgiyi daha iyi anlamamız mümkün olacaktır. Türkiye’nin kıtaya yönelik bu politikasının meyvelerini vermeye başladığını da ifade etmek gerekiyor.
Kıta ülkeleri küresel meselelerde büyük çoğunlukla ülkemizin yanında yer almışlardır. 2010 yılında BMGK’ye aday olduğumuzda 49 Afrika ülkesi bize oy verdi, Amerika’nın uluslararası hukuka aykırı Kudüs tutumuna karşı BM genel kurulunda Türkiye’nin çabasıyla yapılan oylamada da Kıta ülkelerinin tamamına yakını Amerikan tehdidine karşı Türkiye’nin tezinden yana oy kullandılar."
- "Cumhurbaşkanının Afrika yaklaşımı ilişkileri sağlamlaştırmakta"
Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AFAM) Koordinatör Yardımcısı Kaan Devecioğlu ise Türkiye-Afrika ilişkilerinin 1998 yılında ortaya konan açılım stratejisiyle konsolide edildiğini söyledi.
2003 yılında ekonomik ve ticari ilişkilerin çerçevesini düzenleyen strateji belgesinin ortaya konulduğunu hatırlatan Devecioğlu, "2005 yılında “Afrika Yılı” ilan edilerek ilişkiler siyasi, ekonomik ve kültürel açılardan ivmelenmiş; 2008 ve 2014 yıllarında gerçekleştirilen Türkiye – Afrika zirveleriyle Afrika’nın stratejik ortağı mahiyetindeki ilişkiler sürdürülmektedir." dedi.
Cezayir, Gambiya ve Senegal Devlet Başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı davet etmeleri üzerine gerçekleştirilen ziyaretlerin, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Devecioğlu şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımızın Cezayir ziyaretlerinde katıldığı iş forumunda yaptığı konuşmada yaptığı 'Biz birlikte üretmek, birlikte ilerlemek, birlikte zenginleşmek arzusundayız' vurgusu, Türkiye’nin Afrika yaklaşımını özgünleştirmekte ve ilişkileri sağlam temellere oturtarak güçlendirmektedir."
- "Senagal, Türkiye’nin Afrika'daki en büyük partneri"
Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) Araştırmacısı Nassir Mahamat Adoum Doutoum da son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika kıtasına ziyaretlerinin artmasının Türkiye’nin Afrika’nın önemini çok iyi anladığının en somut göstergesi olduğunu ifade etti.
Afrika dostu olarak nitelendirdiği Erdoğan'ın sık sık yaptığı seyahatlerle Afrika ülkeleriyle her alanda iş birliğine girmeye hazır olduğunu gösterdiğini kaydeden ve bu yakınlaşmadan her iki tarafın da kazançlı çıkacağını aktaran Doutoum sözlerini şöyle tamamladı:
"Afrika, eskiden yaptığının aksine sadece bir partner yerine farklı partnerlerle iş birliğine gitmek istiyor. Bu ziyarette Libya’daki gelişmeler de önemli yer tuttu. Ülkedeki krizin çözümünde kilit aktör olan Türkiye, Libya’ya komşu ülkelerle ortak hareket stratejisi geliştiriyor. Bu hem Afrika’daki Türkiye algısını yönetmek açısından hem de işbirliğini güçlendirmesi açısından önemlidir. Nijer ve Gana'da havalimanı projelerinin Türk firmalarına verilmiş olması ilişkilerin gelişmeye başladığının önemli bir göstergesidir. Bu ziyarette Batı Afrika’ya da ağırlık verilmiştir. Senagal zaten bölgede en önemli ülkeler arasında ve Türkiye’nin en büyük partneri desem yanlış olmaz. Son yıllarda Senegal'deki altyapıdan enerjiye büyük projelere Türk şirketlerin imza atmış olması Türkiye'ye olan algıyı olumlu etkilemiştir."