Kuzey Anadolu Fayı’nın batı ucu ile doğu ucunun deprem açısından en riskli yerler olduğunu açıklayan İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, dün de 5.1’lik depremden sonra yaptığı açıklamada, “Marmara Denizi’nde kırılması beklenen fay Tekirdağ açıkları (Tekirdağ Çukurluğu) ile Silivri açıkları (Orta Marmara Çukurluğu) arasında değil, Silivri açıkları (Orta Marmara Çukurluğu) ile Adalar arasındaki 70 kilometre uzunluğundaki fay. Büyük depremi biz burada bekliyoruz. Ana fay çatırdıyor. Bu ana fay üzerindeki çatırdamalar bölgenin gerilmekte olduğunu bize gösteriyor” dedi.
1912’de kırılmıştı
Görür, Tekirdağ Çukurluğu ile Orta Marmara Çukurluğu arasındaki fayın kırılmış olduğunu düşündüklerini belirterek, “Yapılan araştırmalar bize Tekirdağ Çukurluğu ile Orta Marmara Çukurluğu arasındaki fayın 1912 Şarköy depremi sırasında kırıldığını gösteriyor. Çünkü fay kırığı, yaptığımız gözlemlerde çok taze olarak gördük. Üzeri çökelle örtülmemişti. Eğer 1766 depreminde kırılmış olsaydı, bu kırığın üzeri çökelle örtülü olurdu. Yani 1912 depremi hem karada hem de denizde, fayı Orta Marmara Çukurluğu’na kadar kırmış. 1912 ile 2012 arasında 100 yıl geçti. Burada büyük depremler 250 yıl gibi bir sürede gerçekleşiyor. Bu nedenle 100 yılda büyük bir enerji birikimi olmuyor. Biz bu kesimi yani 50 kilometrelik fayı devre dışı bırakıyoruz bu yüzden. Yani burada büyük deprem beklemiyoruz” diye konuştu.
En tehlikeli kesit
Görür, Orta Marmara Çukurluğu ile Adalar arasındaki 70 kilometre uzunluğundaki fayın “en tehlikeli fay kesiti” olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Yaptığımız araştırmalarda bu kesimin enerji biriktirdiğini ve kilitlenen yerin burası olduğunu, gaz çıkışının, su çıkışının olmadığını görüyoruz. Yani suskun bir kesim burası. Eğer burası kırılırsa bizim tahminimize göre 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelebilir. Ancak bizim bazı arkadaşlarımız, örneğin Prof. Dr. Celal Şengör farklı düşünüyor. O arkadaşlar, bizim kırıldığını tahmin ettiğimiz Tekirdağ Çukurluğu ile Orta Marmara Çukurluğu arasındaki kesimin kırılmadığını, orada görünen kırığın 1766 depreminde meydana geldiğini ileri sürüyorlar. Bu durumda Marmara Denizi’ndeki fayın boydan boya kırılacağını, hatta Adalar’ın güneyindeki normal fayları da kıracağını ve depremin büyüklüğünün 7.6 olacağını varsayıyorlar. Aynı görüşleri paylaşıyoruz ama küçük farklılıklarımız olabiliyor. Bu da normaldir.
Beklenen fayda oldu
Önceki gece meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki deprem Orta Marmara Çukurluğu’nun batı ucunda, yani büyük deprem beklenen fayda oldu. Bizim birinci derecede kırılma olasılığı yüksek fay bölütünün hemen batı ucu burası. Bu bölgeler yerbilimciler tarafından tehlikeli ilan edildi. Bu 5.1 büyüklüğündeki sarsıntı, büyük deprem beklenen fayın hemen batı ucunda oluyorsa siz endişeli olmalısınız. Kandilli’nin dediği gibi, ‘Bu olağan depremdir’ lafı, ‘Laf ola beri gele’ söylenmiş bir laftır. Bu bölgede iki senede bir deprem oluyor. Gerilmenin had safhaya geldiği zaman depremlerin olması oranın çatırdadığını gösteriyor. Tehlikeli ilan ettiğimiz birinci derecede kırılacağını bilimsel öngördüğümüz fay bölütünün batı ucunda meydana gelen bu depremleri olağan diye geçiştirmek doğru değildir. Bu tür depremler, günün birinde bardağı taşıran son damla rolünü oynayabilir. Bir yerbilimci olarak o noktalarda olan her deprem bizi endişelendiriyor.”
‘10 sene önce çıkacaktı’
Naci Görür, kentsel dönüşüm yasasını eleştirerek, “Hükümet, bu deprem odaklı kentsel dönüşüm yasasını, rant amacı gütmeden, müteahhitlik projesi şekline dönüştürmeden deprem güvenli yapı stokunu oluşturacak şekilde harekete geçirmelidir. Bu yasayı, sözümüzü dinlemiş olup 10 sene önce çıkartmış olsalardı, şimdi hiçbir endişemiz olmadan başka türlü konuşuyor olacaktık” dedi.