Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Vahşi Hayvanlar Şehirleri Ele Geçiriyor!

Dağ aslanlarından tutun, karıncalara kadar en büyüğünden en küçüğüne, hayvanlar artık şehirde yaşamanın bir yolunu buldu.

Vahşi Hayvanlar Şehirleri Ele Geçiriyor!

Şikago’nun şehir merkezinde bir kır kurdu, tüm hayatını bir mezarlıkta, pazar günü ziyarete gelen insanların bıraktığı tavukları yiyerek geçiriyor. Manhattan caddelerinde karıncalar, sosisli sandviç ve patates yiyor, yani kötü bir fast-food rejimini uyguluyor. Los Angeles’da ise dağ aslanları Hollywood tepelerinde turistlere görünmeden usul usul geziyor.

İnsanlar şehirleri resmen işgal etmiş durumda. 2015 yılına kadar yaklaşık altı milyar insanın şehirlerde yaşayacağı düşünülüyor ve kesinlikle yalnız değiller! Yiyeceklerin bol olduğu ve avcılıktan çoğunlukla korundukları için, diğer canlılar da şehirlere ev gözüyle bakıyor. Araştırmalar gösteriyor ki bu yeni şehirliler bizimle beraber yaşayabilmek için hayatlarında ciddi değişiklik yapıyor.

Bazı türler normalde olduğundan daha dar alanlarda yaşamaya alışmış durumda. Bazıları ise, insanların pek ortalıkta olmadığı gece saatlerini tercih ediyor. En önemlisi ise şehrin oldukça kalabalık caddelerinde, araç çarpmadan rahat rahat geziniyorlar.

Toronto, Kanada’da bulunan York Üniversitesi'nde psikolog ve biyolog olan Suzanne MacDonald:

“Gezegenin bu kadar büyük bir değişim yaşamasının sebebinin biz insanlar olduğunu unutuyoruz. Bu alanlara el değmemiş gözüyle bakıyoruz, oysa ki değişim buralarda yaşanıyor. Bu vahşi alanlarda. Fakat artık değişim şehirlerde bile görünüyor. Artık hayvanlar şehirlileşmeye başladığına göre onları şehrin bir parçası olarak görmeliyiz.”

“Doğal yaşam alanlarını mahvettiğimiz hayvanlarla uyum içinde yaşamak için yerine getirmemiz gereken çok fazla görevimiz var, ve hiçbir şey yapmıyoruz.” diye de ekliyor.

Kır kurtları

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12532526/640xauto.jpg)

Artık resmen şehirli olan kurtların daha geniş yemek seçenekleri var. Orta Amerika için kurtlar son on yıldır, Bronx dahil olmak üzere pek çok yerde görülüyor. Hem etçil hem de otçul olan kurtlar, her ne kadar yiyeceğini çoğunlukla avlanarak bulmayı tercih etse de, artık arka bahçemizdeki meyveleri bile yiyorlar.

Genelde gece görünen kurtlar, şehirdeki trafik düzenini dahi çözmüşler. Ne zaman karşıdan karşıya geçeceklerini biliyorlar! Bu vahşi hayvanlar, ayrıca saklanma konusunda da oldukça uzman. Şikago şehir merkezinde, GPS tasmalı bir kurt, Soldier Field otoparkında beş yavru büyütmüş.

2000 yılından beri öğrencileri ile Şikago kurtları üzerinde araştırma yapan, Ohio Üniversitesi'nde vahşi yaşam ekolojisti olan Stan Gehrt:

“Kurtlara karşı yaptığımız katliamı başka hiçbir hayvana yapmadık. Yılda yaklaşım 400,000 kurt öldürülüyor. Sonuç olarak kurtlar nerede olurlarsa olsunlar, insanlardan kaçmak için büyük çaba gösteriyor.”

Vahşi yaşam biyoloğu ve Gotham Coyote Araştırma Projesi'nin eş kurucusu olan Chris Nagy:

“Tüm kıtada gördüğümüz bir desen bu, onların yaşam alanına yaptıklarımızı anlamaya çalışıyorlar. Bu tür üzerinde çalışmak çok keyifli”

diyor.

Şehir kaçkınları

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12532529/640xauto.jpg)

Yeniliklerden ilham alan şehir ekolojistleri, şehir hayvanlarının kırsal alanlardaki hayvanlardan daha becerikli olup olmadığını araştırıyor. Barbados şakrak kuşları ise kesinlikle becerikli. Ada kuşları, şehirlerde restoranlardan şeker çalmaları ile ünlü.

Montreal McGill Üniversitesi'nde biyolog olan Jean-Nicolas Audet, hem şehirden hem de kırsal alanlardan yakalanan ispinoz kuşlarının problem çözme becerileri üzerine testler yapıyor. Kuşlar, yarı saydam plastik kutu içerisinde bulunan yiyeceği görebiliyor ve kutunun kapağını açarak içerideki yiyeceği alabiliyor. 2015 yılında yapılan deneylere göre şehirde bulunan kuşlar bu konuda kırsal kuşlara göre daha başarılı performans gösteriyor.

Şehirli rakunların girişimci ruhu

MacDonald’da Toronto’daki rakunlar ve kırsal alanda bulunan rakunlar üzerinde bir çalışma yapıyor. Her çalışmanın sonunda ödül olarak yiyecek var ve en zor kısım ise kapağı düğümlenmiş bir çöpün içerisindeki yiyecek!

MacDonald, yüzlerce saatlik videolar ile rakunların yemeği alma çabasını kaydediyor. Çalışmada 22 adet şehirli 22 adet de kırsal rakun kullanılıyor. Bu araştırmaya göre şehirli rakunların daha başarılı olduğunu görülüyor. Kırsal rakunların hiçbiri yiyeceği alamıyorken, şehirli rakunların yüzde 80’i başarılı oluyor. MacDonald: “Bu durum beni oldukça şaşırttı, hiç beklemiyordum” diyor.

Şehir yiyecekleri

North Carolina Üniversitesi'nde biyolog olan Clint Penick, ayaklarımızın altında dolaşan miniklerin de oldukça akıllı olduğunu belirtiyor. Penick, New York şehrinde çeşitli bölgelerde (Kaldırımlar dahil olmak üzere) karıncaları inceliyor.

Kaldırım karıncaları olarak adlandırdığı karıncalar, çoğunlukla insan yemeği yiyor. Hatta büyük koloniler halinde insanların yere düşürdüğü ya da attığı pizza kenarlarını, kurabiyeleri ve diğer yiyecekleri alıp götürüyorlar.

Ünlü Broadway’de, örneğin kaldırım karıncaları oldukça ilginç. “Global Change Biology” Dergisi'nde yayınlanmış, 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre; kaldırım karıncaları bir yıldan daha az bir sürede yaklaşık 544 kilo yiyecek almış. Bu da neredeyse 60,000 adet sosisli sandviçe denk.

Penick ve iş arkadaşları, bu yiyeceklerin karıncaların yaşamı ve üreme düzeni üzerinde nasıl bir etki bıraktığını incelemese de, karıncaların fast-food sevdikleri açıkça görüyorlar.

Fast-food yiyecekleri tüketmek sadece karıncalara özgü bir davranış değil. Kaliforniya golf sahalarında, drenaj çukurunda, boş arazilerde ve okul kampüsünde yaşayan San Joaquin cüce tilkisi de bu tarz yiyecekler tüketiyor.

Kırsal cüce tilkilere göre şehirli tilkilerin kolesterol oranı daha yüksek olsa bile, sağlıkları şaşırtıcı bir şekilde iyi durumda. 2010 yılında “Journal of Mammalogy” Dergisi'nde yapılan bir araştırmaya göre; şehirli tilkiler, kırsal tilkilere göre daha çok yavruluyor. Araştırma sonucu ise şöyle:

“Fast-food yiyeceklerinin hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olmasını beklersiniz, fakat bu durumun olumsuz etkileri pek gözlemlenmedi.”

Smithsonian Biyoloji Enstitüsü ortak yazarı Katherine Ralls’a göre, bu kötü beslenme alışkanlığı aynı insanlarda olduğu gibi olumsuz etkilerini hemen göstermiyor. “Kırmızı et ve yağ ile dolu bir beslenme düzeni olsa bile 5 yaşındaki bir çocuğun kalp krizi geçirmesi pek olası değil” diyor Ralls.

Peki bilmediğimiz ne var?

Bilim adamları hayvanların şehirlere nasıl uyum sağladığını araştırmanın yanı sıra, bir yandan da hayvanların bu yeni ortama göre değişip değişmediklerini sorguluyor.

Şehirli rakunların ortama uyum sağlamak için geliştiklerinden şüphelenen MacDonald, bebek rakunların problem çözme yetenekleri üzerinde araştırma yapıyor. Eğer şehirli bebekler, kırsallardan daha iyi çıkarsa gelişmiş oldukları kanıtlanacak.

Şehirlerin sadece birkaç yüzyıldır ortada olduğu gerekçesiyle McGill, gelişimin bir faktör olduğunu düşünmüyor. “Adaptasyon ani bir gelişimin sebebi olabilir, ama bence pek olası değil” diyor.

Bir diğer olasılık ise şehirlerde gördüğümüz türlerin hali hazırda şehirlere uyumlu olması, dolayısıyla pek bir değişime gerek görmüyorlar. Örneğin; “Kaldırım karıncalarının biyolojilerinde bir şey var ve bu onları insan yiyecekleri alma konusunda daha iyi yapıyor” diyor Penick.

Farklı Kişilikler

Gehrt ve öğrencileri, Şikago kurtlarının DNA’sını incelemiş ve evcil köpekler üzerinde uygulanan araştırma tekniklerini kurtlar üzerinde denemişler. Gehrt’in ön araştırması gösteriyor ki kurtların utangaçlığı ya da yeni şeylere karşı korkuları (neofobi) aslında onlar için faydalı.

Gehrt, Soldier Field otoparkında doğuran anne kurdu hala inceliyor. Gehrt “Bazı kurtlar sert olduğu için ödüllendirilirken bazıları ise cezalandırılıyor. Bu oldukça karmaşık bir durum. Sertlik bir noktaya kadar kabul ediliyor” diyor. Bu bulgular MacDonald’ın rakunlarla ilgili araştırma bulgularının tam tersi. Ona göre “ısrarcı ve meraklı” olmak işe yarıyor. O yüzden şehirde başarılı olmak tamamen hayvanın türüne bağlı. Utangaç bir kuş ile meraklı bir rakun mesela, ikisi de şehirde başarılı olabilir.

Karmaşık sebepler ve kişilikler, bölgesel olarak da değişiklik gösterebiliyor. ABD Tarım Bakanlığı'nda araştırmacı olan vahşi yaşam biyoloğu Stewart Beck: “Eğer daha önce hiç kurt görmediyseniz kırsal alana gitmenize gerek yok, Denver yeterli olacaktır” diyor. Breck, Colorado’da avcılığın azalması sayesinde, hayvanların artık insanlardan daha az korktuğunu düşünüyor.

Şehirlerin kötü etkileri

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12532535/640xauto.jpg)

Hayvanların şehirlere uyum göstermesinin sebebi ne olursa olsun, bu durum onlar için aslında hiç de iyi değil. İnsan gelişiminin biyo-çeşitliliği azalttığı ve bir alandaki türlerin sayısını düşürdüğü kesin.

Seth Riley araştırmalarında; Santa Monica Dağları'nda yaşayan vaşakların, kurtların ve dağ aslanlarının olumsuz etkilendiğini görmüş. “Bu üç türün ne kadar uyum sağladığını görmek çok şaşırtıcı” diyor Riley. Örneğin; dağ aslanları, vahşi doğada 960 kilometre kare bir alanda hüküm sürerken, buradakiler kendilerini 64 kilometre kare ile sınırlamış durumdalar.

Fakat karşıdan karşıya geçmeyi öğrenen erkek dağ aslanları bazen sıkışıp kalıyorlar. O yüzden kendilerine eş bulamıyor ve ürüyemiyorlar. Bu kadar dar alanda yaşamaya alışkın olmadıkları için alan kavgasına giriyor ve birbirlerini öldürüyorlar diye devam ediyor Riley. Dağ aslanları bazen araba çarpması sonucunda ya da fare zehirleri yüzünden ölüyor.

Santa Monica etrafında yaşayan vaşaklar için de fare zehirleri büyük problem yaratıyor. Son 30 yılda yaşama oranları yüzde 75’in altına düşmüş. Vaşaklar son zamanlarda tüy dökülmesine ve lezyonlara neden olan parazit hastalıkları ile mücadele ediyorlar. Uyuz hastalığı ölümcül olmasa da Riley ve arkadaşlarının yaptığı araştırmalar gösteriyor ki vaşaklar avlanırken fare zehrine maruz kalıyor ve bu da bağışıklık sistemlerini çökertiyor. Bu da hayvanları uyuz hastalığına karşı savunmasız bir durumda bırakıyor.

Şehir sığınakları

Bazı hayvanlar ise şehir hayatına asla uyum sağlayamıyor. “Ya devam ederler, ya da ölürler” diyor Audet.

Artık vahşi hayvanların şehirdeki varlıklarını inkar edemeyiz, onlara bizden biri gibi davranmak zorundayız. Şikago Lincoln Hayvanat Bahçesi yöneticisi Seth Magle: “Bu durumu baştan kabullenmeliyiz” diyor ve ekliyor:

“İnsanların, hayvanların doğal yaşam alanlarını işgal ettiği hikayeleri anlatıyoruz. Bu tamamen doğru, fakat gerçek şu ki şehirleşmekten asla vazgeçmeyeceğiz. O yüzden durumu kabullenmeli ve vahşi hayvanlar için neler yapabiliriz, onu düşünmeliyiz.”

Bu amaçla ortaya uzun sürecek bir proje atıldı. Projeye memeliler, sürüngenler, böcekler ve daha bir çok hayvan dahil.

Kaynak

En Çok Aranan Haberler