YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Van depremi devam ediyor

Van Depremi sonrası gündemdeki yerini koruyan kimi sorunlar üzerine bir çalışma.

Van Depremi çoğu kişi için yaşandı, bitti. Haberler yapıldı, yorumlar yazıldı, sarsıntılar azaldı ve gündemden düştü.

Bazıları için ise hala deprem de, etkileri de bugün olmuş gibi. Onlar depremin etkisinden kurtulmadılar. Bu yazı onların az bir kısmı ile ilgili.

-I-

Van Depremlerinin üzerinden altı ay geçti. Geniş bir alanda sınırlı bir kadro ile olağanüstü hızla çalışılıp on binlerce evin hasar tespitleri yapıldı, deprem görmüş binaların kesin etiketleri üzerlerine yapıştırıldı.

Sonuçların açıklanmasından sonra Van AFAD Müdürlüğüne akın eden binlerce insanın bir kısmı mahkemelere gitti, bir kısmı apartman toplantılarında her kafadan bir ses çıkınca iddialarından vazgeçti, bir kısmı da yazılı ya da sözlü yaptığı başvurulara bir yanıt alamayınca sesini AFAD Dairesinin şu ya da bu numaralı odasında veya kendi çadırının, konteynırının sınırları içinde çoluk çocuğuna bağırıp çağırarak kaybettikten sonra duruldu. İzleyen günlerde de iş yerinde, kahvede, sokakta eşe dosta yakındı, unutmaya çalıştı ve sonunda susup yerine oturdu.

Yani soğuyan soğudu, soğumayan da başvurularına olumsuz yanıtlar aldı ya da hiçbir karşılık alamadı soğutuldu.

Şimdi artık süreç başka şeyler için işleyecek. Afetzedeler beğensinler ya da beğenmesinler sonuçları kabul edecekler ve ilan edilen süre içinde kendilerine hak olarak verilen şeylerin peşine düşecekler. Kimisi TOKİ konutlarına yazılacak, kimisi güçlendirme, kimisi hafif hasar ödentisi alacak. Belli bir süre içinde başvurmamış olan orta hasarlı bina sahipleri de Sayın Vali Yardımcımız Altay Uslu’nun ifadesi ile “Sakarya Depremi’ndeki gibi olmaması, sürüncemede kalmaması için” bir süre sonra, devlet gücü ile binalarının yıkılması durumuyla yüz yüze gelecekler. Hiç kimse bu orta hasarlı binaların gerçekten ne kadar “orta” olduğunu ikinci defa araştırmayacak. Hafif sayılabilecek niteliktekiler de, ağır olabilecekler de ortadan kaldırılacak.

Görülen o ki, devletimizin üst düzey yetkilileri ellerinden gelenin en iyisini yapıyor, yapmaya çalışıyorlar. Onlar sorunun bir an evvel çözülmesini, izlerinin ortadan kaldırılmasını, vatandaşın hak ettiği desteklere vaktinde kavuşmasını, bu afet görmüş kentin eski haline gelmesini sağlamak için canla başla çalışıyorlar.

Bu çalışmaları yaparken doğal olarak ellerindeki verilere göre hareket ediyorlar. Ellerindeki verilerin sağlıklı olup olmadığını denetleme gibi bir durumları anladığım kadarıyla yok gibi gözüküyor. Yetki sahibi kişiler tarafından yapılara bakılmış, raporlar hazırlanmış, imzalar atılmıştır. Bu arada, yani sayıları on binlerle ifade edilen binaların değerlendirilmesi sürecinde bütün içindeki oranları az da olsa bir şeyler karışmışsa, bir şeyler kapatılmışsa, bir şeylere itiraz edilmemişse olduğu gibi kalacak ve üzerindeki etikete göre işlem görecek.

Bundan önceki afetlerde de süreçler benzer şekillerde işlemişti. Onlarda nasıl oldu bilmiyorum ama Van Depreminden sonraki hasar tespit ve ilan aşamaları yoğun itirazlara sahne oldu. Çok sayıda itiraz sahibi karşısında genellikle katı ve uzlaşmaz bir kamu otoritesi buldu. Değerlendirmeler ve kayıtlar, az ve bir kısmı niteliksiz elemanla ne kadar yapılabilirse o kadar yapıldı. Sonuçta kalabalık itiraz sahipleri için mahkeme kapısı işaret edilerek paydos düdüğü çalındı.

Anladığım kadarıyla, haklı gözüken ve yoğun itiraza konu binalar için bile olsa, hasar tespitinin yenilenmesinin mevcut mevzuatta yeri yok. Yetkililer özel gayret gösterip, zorlayarak bir şeyler yapılabilecek durumda olsalar bile, afet görmüş bina sayısının miktarı, itirazların yoğunluğu kendilerini bu işe el atmaktan alıkoyacak kadar çok olduğundan bunu düşünmeyeceklerdir bile.

Yani o üst düzey yetkililer kendi konumlarını ve yasal süreçleri göz önünde tutacak; çok sayıdaki haklı ya da haksız itirazı bu günden sonra hiçbir şekilde dikkate almayacaklardır. Bulundukları hiyerarşik konum, kendilerinin sahaya inip, AFAD’ın çalışma alanına müdahale etmelerini, itiraz zeminlerini yoklamalarını olanaksız kıldığı için de, çok sayıdaki itiraz sahibinin haklı ya da haksız talepleri bundan sonraki süreçte çok da önem taşımayacaktır.

Belki mahkeme yolunu seçenlerin, bu anlamda işin hem süreç ve sonuçlarını hem de avukatlık masraflarını göze alanların, yapıları ile ilgili hasar düzeyini değiştirme şansları olabilir. O durumda da hasar düzeyini değerlendirmede görevlendirilecek bilirkişinin AFAD’dan talep edilmesi halinde, gelen bilirkişinin kurumunu sıkıntıya sokmayacak karar vermeyi seçmesi gibi bir durumla karşılaşılabilir.

Uzun sözün kısası, kalabalıklarla birlikte yürümenin kendine özgü zorlukları vardır. Bazen haklı talepleriniz kalabalıklarda kaybolur ve haksızlığa uğramış olursunuz. Bu daha çok sürecin doğal sonucu olarak algılanır ve yaşadığınız haksızlığın sonuçları etkili ve yetkili çevrelerce kabul edilebilir bulunur.

Ve benzer her olayda olduğu gibi durumdan etkilenmeyenlerle az etkilenenler kısa sürede, çok etkilenenler uzun sürede yaşanmış olanları unuturlar. Geriye inkâr edilmiş, verilmemiş, alınmamış haklar kalır.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

02:30

-II-

Depremin üzerinden altı ay geçti. Hamdolsun sarsıntılar azaldı. Bölgedeki yerleşim yerleri neredeyse eski canlılığına kavuştu.

Başka şehirlere göçmüş olan Vanlılardan konut sorunlarını halledenler memleketlerine dönüyorlar. Evleri hasarsız olanlar geçip oturuyor, az hasarlı olduğu ifade edilmiş olanlar da onarıp oturuyorlar.

Evleri hasar durumlarına göre etiketleyip o yoğun sürecin yükünü üzerinden atmış olan Van AFAD Müdürlüğü de artık yasalarla belirlenmiş TOKİ, güçlendirme yardımı ve hafif hasar yardımı almayı hak eden yurttaşların kaydını yapmaya başladı.

Şu anda esas ağırlık sayıları on binlerle ifade edilen ve evleri orta hasarlı, ağır hasarlı olarak etiketlenmiş olan Vanlıların sırtında.

Hasar tespit sonucunda şu ya da bu şekilde yapılmış olan yanlışların bir anlamda kurban ettiği aile reislerinin, eşlerin, çocukların önemli bölümü bu grubun içinde.

Bundan önceki “Van Depremi Sancılı Hasar Tespit Süreci” başlıklı yazımda da ifade ettiğim gibi ikinci ve kesin hasar tespit listeleri açıklandıktan sonra o insanların önemli bir bölümü Van AFAD Müdürlüğüne başvurmuş, tamamına yakını tam bir hayal kırıklığı ile geri dönmek zorunda kalmıştı.

Benim de dairemin olduğu 56 konutun bulunduğu dört blok halindeki siteye ilk hasar tespitinde hafif hasar denmişken, ikinci hasar tespiti aşamasında defalarca ve çeşitli yerlerde ifade ettiğim gibi karot incelemesi, aletsel değerlendirme yapılmadan bir tanesi hafif hasarlı, üç tanesi orta hasarlı etiketleri yapıştırılmış, adları konmuştu.

Sonradan da, ne olduysa birinci blok da orta hasarlılara eklendi.

İkinci ve kesin olduğu ifade edilen hasar tespit listelerinde ciddi ve çeşitli hatalar vardı. Yoğun tepkiler üzerine AFAD Müdürlüğü de bunları kabul etmek zorunda kaldı.

Halkın haklı talepleri karşısında Van Valiliğinin internet sitesinde bulunan ve bulunmasının devamında hiçbir sakınca olmayan, “birinci hasar tespit listelerine ait kayıtlar” siteden silindi.

Benim durumumda olan, yani evleri sağlıklı bir şekilde incelenmeden, değerlendirilmeden hasar düzeyleri değiştirilen yurttaşların delil olarak gösterebilecekleri bir kayıt böylece ortadan kaldırılmış oldu.

Sonuçların açıklanmasından sonra yapılan apartman toplantıları da gerçek durumları netleşmemiş ama kesin etiketleri yapıştırılmış olan daire sahipleri için ayrı bir sorun olarak kendini gösterdi. Toplantılara katılan üyelerin bir kısmı, binaları sağlam dahi olsa, depremin yarattığı ve bugüne kadar üzerlerinde taşıdıkları korkunun etkisiyle “gerçekte hafif hasarlı bile olsa, böyle bir iddiada bulunmayalım, bu anlamda çözüm aramaya kalkmayalım, biz korkuyoruz, fırsatı değerlendirip binalarımızı güçlendirelim” diyerek itiraz etmek isteyenlerin yolunu kestiler.

Kimi apartman toplantılarında “falanca şahıslar itiraz etti, evlerin hasar düzeyi arttı, o zaman bütün yükü de onlar taşısınlar” şeklinde daha akıl dışı tepkilerin olduğunu da işitiyoruz.

Birinci hasar tespit sürecinden sonra içim rahat olsun diye itiraz dilekçesi vermiş biri olarak ben şu anda o dilekçemden ötürü pişmanım. Eminim ki, benim gibi pişman durumda çok sayıda başka dilekçe sahibi de vardır. İyi niyetle, evim iyice incelensin diye verdiğim dilekçemin, binanın hasar düzeyi yükselsin diye uğraşan, böyle bir sonuçtan kendince beklentisi olan kişiler tarafından kullanılmış olması ihtimali bu gün de, beni ciddi anlamda rahatsız ediyor.

Önceki yazımda ifade ettiğim gibi hem bilgi notu hem de internet üzerinden yayınlanmış liste üzerinden bilgi edinme sayfasından Van AFAD Müdürlüğü başta olmak üzere sırasıyla diğer yetkili yerlere başvurdum. Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay’a elektronik posta gönderdim. BİMER’e yazdım. Gazetedeki yazımda ifade ettim. Bugüne kadar hiç birine yanıt almış değilim.

E-devlet sitesinden izleyebildiğim kadarıyla yalnızca BİMER’e gönderdiğim dilekçe dikkate alınmış, o da Van Valiliğine ve oradan AFAD’a gönderilip orada beklemeye alınmıştır.

Bütün bunları yaşayan biri olarak yüzlerce belki binlerce insanın başvurularının yanıtsız bırakıldığı ihtimalini düşününce dehşete kapılıyorum.

Böyle zor bir zamanda, böyle zor bir durumdaki yurttaşın sesini kısmak niye? Niye ilk sorumluluk mercii olan AFAD’dan Başbakan Yardımcısı’na kadar herkes kulaklarını tıkıyor. Bu kadar zor mu iki satır yanıt vermek? Anayasal bilgi edinme hakkımızdan ne haber?

Bu soruları kendime sormadan edemiyorum.

Apartman toplantısında alınmış olan kararla yanıtsız bırakılmış taleplerim arasında sıkışmış durumdayım.

Kısa süre içinde dönmek durumunda olduğum Van’da ailemi ve eşyalarımı taşıyıp içinde huzurla oturacağım yeri henüz belirlememiş olmanın sıkıntısını yaşıyorum.

Ayrıca geçen yazımda da kerpiç ve eski evinin duvarlarında ciddi çatlaklar olan ve kullanılamaz hale gelmiş bulunan tanıdığım bir dul kadının “hafif hasarlı” olarak kayda alınan evinin, yerel bir televizyon kanalı tarafından görüntülenmiş olduğunu yazmıştım. Söz konusu görüntüler internet sitesinde yayınlanmış ancak bu güne kadar hiçbir sorumlu birimden hiçbir şekilde açıklama gelmemiştir. Kadıncağızın TOKİ’ye yazılma, konteynır alma umutları suya düşürülmüştür.

O kadın da tam anlamıyla şaşkın ve çaresiz haldedir.

Ona bakınca görüyorum ki, benim durumumda ve benden çok daha kötü durumda başkaları da var.

Kentsel Dönüşüm Yasası’nın gündemde olduğu bu günlerde dönüşüme tabi yapıların tespitinde Van Depremi Hasar Tespit Çalışmaları sürecindeki sorunların olmaması için daha hassas ve bilimsel çalışılması gerektiğini de yaşayıp gözlemlediklerime dayanarak ifade etmek istiyorum.

20 Mayıs 2012 Pazar

10:58

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler