YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Van Depremi Hasar Tespiti Sonrası Sorular

Van Depremi sonrası hasar tespit süreci ile ilgili sorular ve sorunlar üzerine bir yazı.

Yazımın başında ve öncelikle yanlış anlamaların, ön yargıların önüne geçebilmek için okuyucularıma biraz kendimden bahsetmenin doğru olacağını düşünüyorum. Kişilik olarak kendime göre, yapıcı, olaylara pozitif bakmaktan yana olan, bu anlamda sorunların ve soruların öncelikle pozitif yanlarını dikkate alan, etkili ve sağlıklı çözümden yana duran biri olduğumu ifade etmek istiyorum. Lütfen ve sakın, hiç kimse beni bu konu ile yazdığım ve yazacağım yazılarda öne çıkan havaya bakarak kötümser, devlet düşmanı biri olarak anlamasın.

Ben öncelikle demokrasilerde devleti milletin çıkarlarını koruyan, sosyal tabakalar arasında dengeleri gözeten ve sağlayan, yurttaşın bilgi edinme hakkına saygı ve bu anlamda bilgilendirmeye özen gösteren var oluş nedeninin yurttaşların azami refahını ve tatminini sağlamak olduğunu bilen sağlıklı ve önemli bir yapı olarak görürüm.

İkinci olarak da, şu anda da kumanda ve kontrol odası olarak kabul edebileceğimiz, yerde duran üst düzey yetkililerin tamamının benim yakınmama neden olan konularda ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarından da hiçbir şüphem olmadığını ifade etmek isterim. Bana göre eğer bir sorun ya da sorunlar varsa çok daha aşağılarda bir yerlerden, iş yoğunluğu ya da başka nedenlerden kontrolsüz kalan, işlerini hakkıyla yapmayan ya da yapamayan birimlerden kaynaklanmaktadır.

Büyük yerleşim yerlerinden küçük yerleşim yerlerine, büyük merkezlerden küçük yönetim birimlerine gidildikçe kimi işlerde disiplinin gevşediği bilinen bir şeydir. Aşağılarda yapılan kimi yanlışlar yakınmaya dönüşüp dile getirilmediği sürece kimsenin haberi olmaz, kimse de onları düzeltmeye çalışmaz. Kimi iş ve işlemlerde aşağıdakilerin bazı doğrularından ya da yanlışlarından yukarıdakilerin hiç haberleri olmaz. Öyle olunca da aşağıdakiler ve yukarıdakiler aynı şey hakkında farklı bilgilere sahip oldukları için farklı şeyler düşünür, farklı şeyler konuşurlar.

Durum hakkında birinci derecede etkilenmiş olan insanların o iki çevrenin ikisinden de başka şeyler düşünüyor ve konuşuyor olmaları ise gerçekten vahim bir durumun varlığına işaret eder.

Evlerimizi Kim Yıkıyor?

Hasar tespit sürecinde yaşanmış olan olumsuzluklardan önceki yazılarımızda söz ettik. Büyükşehir niteliğinde bir il, onun en gelişmiş ilçelerinden biri mühendislerce denetlendi, raporlar düzenlendi, etiketler yapıştırıldı. Hasar tespit süreçleri yoğun, yer yer dağınık ve az sayıda da olsa zaman zaman kontrolsüzdü. Hasarlara bakan teknik yetkililer en az hasarlar kadar bina sahiplerinin kimliğine de bakmak durumundaydılar ve bu dikkat dağıtıcı bir şeydi. Ellerindeki raporları teslim ettikleri, kayıtların gerçekleştiği birimde de ayrı bir iklim vardı. Çok sayıda ve insanlar için hayati önem taşıyan bilgi İş Kur tarafından görevlendirilmiş olan çoğu vasıfsız insan tarafından değerlendiriliyordu.

Kesin hasar listeleri ortaya çıktığında şikayetçi olan binlerce kişi akın akın AFAD'a geldi. Sesler yükseldi, işler bir süreliğine tıkandı.

Sonunda Van AFAD Müdürü "kayıt hataları" olduğu açıklaması yaptı. Yurttaşlardan dilekçeleri ve hataların gözden geçirilmesi için bilgi notlarının alımı başladı. O süreçte de insanlara çok net yanıtlar verilmedi. Kimisi elindeki dilekçe alınmadan yollandı, kimisininki bilgi notu olarak kabul edildi çok ısrar edenler de ikna edilemeyince dilekçeleri alındı ve pek çoğuna "falan yasanın filan maddesi gereği başvuru süresi bittiğinden işlem yapılamamıştır, mahkeme yolu açıktır" mealinde bir yanıt yazısı yazıldı.

Ağır hasarlı olduğu ifade edilen kamu binaları yıkıldı. Özel kişi ve kurumlara ait olanların da sahipleri tarafından yıkım işlemleri başladı.

Elbette "yanlış kayıtların gözden geçirilmesi sürecinde güncellemeler de yapıldı," kimi kayıtlar "düzeltildi."

Şimdi yıkımlar sürüyor. Önce ağır hasarlılar yıkılıyor. Devletimizin başındaki iyi niyetli, sorumluluk duygusu taşıyan insanların bir kısmı orta hasarlıların da yıkılmasından yana. Onlar daha güvenilir deprem bölgeleri oluşturma peşinde. Onlar olası bir depremde hiç kimsenin burnunun bile kanamamasını istemiyorlar.

Sorun öncelikle orta veya ağır olarak etiketlenmiş olan binaların etiketlerinin sağlıklı olup olmadığı sorunu. Orta hasarlıların gerçekten ne kadar orta hasarlı oldukları konusu bu sorunun en can alıcı noktası. Asla geçiştirilecek kadar küçük ve önemsiz değil. Mutlaka sağlıklı ve ayrıntılı yeni bir inceleme gerekiyor. Fakat görünen o ki, sorumluluk sahipleri böyle yeni bir incelemeyi düşünmüyor bile. O dönemeç geçilmiş, güçlendirme kredisi, TOKİ kayıtları, hafif hasar ödentisi aşamasına gelinmiş.

Bu durumda bir kısım gerçekten hafif hasarlı olan ve orta hasarlı ya da ağır hasarlı etiketiyle kayıtlara geçmiş bulunan kimi binalar daha ciddi değerlendirme yapılmadan hiç hak etmediği halde yıkılacak. Sahipleri mağdur edilecek. Öyle olunca da, yıkımı hak etmemiş bu binaları gerçekte kim yıkmış olacak?

Ayrıca, her yazımda dile getirdiğim evi orta ya da ağır hasarlı olduğu halde hafif yazılmış olan dul kadına TOKİ'ye yazılma hakkını kim, nasıl verecek?

AFAD, BİMER'e Niçin Yanıt Vermedi?

Evimin durumu ile ilgili yerel yetkililere yaptığım başvurulardan sonuç alamayınca Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) başvurdum. 02.05.2012 tarihli başvurum üzerine BİMER durumu 04.05.2012 tarihinde Van Valiliği'ne, Valilik de aynı gün AFAD'a iletti. O günden beri, aradan bir ay geçmiş olmasına rağmen AFAD Van Valiliğine, BİMER'e ya da şahsıma neden hiçbir yanıt vermedi? Benim gibi AFAD kurumuna başvurmuş, soruları yanıtsız bırakılmış kaç vatandaş var ve niçin bilgilendirilmedik? Bu da yanıtını merak ettiğim bir başka soru.

Bilgi Edinme Niye Çalışmadı? Bilgi Edinme Hakkı Kaldırıldı mı? İnternette Yayınlanmış Olan Hasar Tespit Listesi Üzerinden Bilgi Talep Edenlerin Kaç Tanesine Bilgi Verildi?

Benim bilgi notu olarak verdiğim dilekçem işe yaramadı, internet üzerinden ve hasar tespit sayfasından, bilgi edinme menüsünden başvurarak talep ettiğim bilgi de bir türlü gelmedi.

Bir yerde yanlışlık mı, eksiklik mi var? Ben "bilgi edinme" kavramını yanlış mı anlıyorum? Hasar Tespit Listesi üzerinden böyle bir talebi alanlar önce yanlış yapıp sonra farkına varıp yanıt vermekten vaz mı geçtiler? Bir yere yanıt verdiler de benim mi haberim olmadı? İnternetten gelen bilgi taleplerini karşılayabilecek sayıda elemanları mı yok? O kadar çok mu talep var?

Böyle bir şeyi başlatıp ortada bırakmak devlet ciddiyeti bakımından uygun mu? Uygun değilse benzeri olaylarda sorumlular hakkında ne gibi işlemler yapıldı, yapılıyor?

Kimilerinin İddia Ettiği Gibi Dışarıdan Müdahale İhtimali Var mı? Siyasette ya da Yetkili Kurumda Sözü Geçen Birilerinin Etkili Olma İhtimali Yüzde Kaç?

Herkesin, özellikle olayın şu ya da bu şekilde içinde olanların bildiği gibi bir apartmanda, bir sitede birlikte yaşamak durumunda olan ev sahiplerinin farklı talepleri söz konusu. Bir kısmı şiddetle binanın yıkılmasından yana iken, başka bir kısmı hafife çıkarılıp kullanıma açılmasını istiyor. Başkaları devletin güçlendirme desteği ile sağlamlaştıralım diye uğraşıyor. Gerçek ya da sanal nedenleri var. Herkes kendince, kendi doğru bildiğini yapmak için kendince uygun bulduğu her yolu kullanıyor. Bu uygun bulunan yollar her zaman doğru ve sağlıklı; ya da legal, yasalara uygun olmuyor.

Yıllarca devlette önemli görevler yapmış olan tanıdığım, benim evimle ilgili olayda etkili ve yetkili birinin yukarıdan devreye girip sonuçları değiştirmiş olma ihtimalini de dikkate almamı söyledi. Böyle bir şey doğru olabilir mi? Böyle bir ihtimal varsa bu sadece benim olay için değil diğer pek çok olay için de vardır ve çok vahim bir durumdur. Bize bilgi verilmiyorsa böyle bir halin söz konusu olmadığını nasıl anlayacağız?

Yetkililerin Bu Yazılardan, O Başvurulardan Haberleri Olmuyor mu?

Bütün o başvurular, internetin önemli sitelerinden biri olan Mynet'te gündem bulan bütün bu yazılar, sorular ve sorunlar konu ile uzaktan ya da yakından ilgisi olan yetkililer tarafından hiç fark edilmiyor mu, yoksa önemsenmiyor mu?

Hasar Tespit Sonuçlarına Çok Sayıda İtiraz Geldiğinde Daha Üst Düzey Yetkililer Ne Düşündüler?

İşin doğrusu ben bütün yetkililerin hasar tespit sonuçlarına yoğun tepki geldiğinden haberdar olduğu kanısındayım. Öyle bir durumda daha üst düzey yetkililer astları durumundaki kuruluşlara bunun nedenlerini sormadılar mı? Sordu iseler nasıl bir yanıt aldılar? Gerçekten aldıkları yanıttan tatmin oldular mı? Bütün bunları da merak ediyorum.

Güçlendirme mi? Güçleştirme mi?

Bireylerin, toplumların, coğrafyaların zor zamanları vardır. Zor zamanda normal zamana göre çok ve çeşitli maddi, manevi desteklere ihtiyaç duyarlar. Onların bir kısmının duruma göre abartılarak, fazlasıyla karşılanmış olması, karşılanmamış olmayanlarını tatmin etmez. Karşılanmamış olanlara da mutlaka el atmak gerekir.

Van’da bugün orta hasarlı ilan edilen binalarda güçlendirmenin mümkün olup olmadığına özel firmalar karar veriyor. Vatandaşlar çoğu zaman çok tartışmalı apartman toplantılarından sonra güçlendirme fikrinde birleştiklerinde özel firmaya gidiyorlar, Ücretli incelemeler yaptırtıyorlar. İnceleyen firma da binanı güçlendirilebilir ya da güçlendirilemez olduğuna karar verdikten sonra işi yükleniyor ya da reddediyor.

Deprem sonrası süreçte devlet eliyle yapılan ve bir kısmı tartışmalı olan değerlendirmelerden sonra orta hasarlı olarak belirlenen binaların sahipleri bu süreçteki olumsuzlukların, belirsizliklerin etkisini üzerlerinden atmadan yüzmek için bilmedikleri bir denize atlamak zorunda kalıyorlar. Kendilerine çeşitli tekliflerle ve teminatlarla gelen, normal olarak para kazanma amacı güden firmaların farklı yaklaşımları, önerileri arasında kararsızlıklar yaşıyorlar.

Yurttaşlar kendileri ile binalarını orta hasar olarak etiketleyinceye kadar birlikte yürüyen devlet, o noktadan sonra, o en zor zamanda onları terk etmiş olduğu için bunalıyorlar.

Yetersizliklerle dolu süreç sonrası orta hasar damgası vurulan binalarda devlet eliyle daha ciddi ve ayrıntılı incelemeler yapılmıyor. Bu orta hasarın yıkıma mı, küçük onarımlarla kurtulmaya mı yakın olduğu; mutlaka belli ve zorunlu bir proje ile güçlendirilme mi gerektirdiği belirlenmiyor. O binaya yapılacak güçlendirmenin işe yarayıp yaramayacağı, ekonomik olup olmayacağı konusunda insanlar aydınlatılmıyor. Zor zamandaki ve zor durumdaki yurttaşların ortak oldukları binalar hakkında farklı yaklaşımlarla ortak kararlar çıkarmaya çalıştıkları tartışmalı toplantılar yaşanan zamanlarında kafalarındaki soru işaretlerini giderebilecek en güçlü yapı kuşkusuz devlettir. Bu zor dönemeçte devlet için hafif olan ancak ev sahibi yurttaşın sırtındaki ağır yükü kaldıracak nitelikteki destek nedense ev sahiplerinden esirgeniyor.

Vatandaş şimdi, “mademki binaların hasar düzeyleri devlet tarafından belirlendi, orta hasar denip orta yerde bırakılanların hangilerinin güçlendirilebilir nitelikte olduğuna niye özel firmalar karar veriyor” sorusunun yanıtını arıyor. Ayrıca “neden apartman toplantılarında kırıcı diyaloglara zemin oluşturacak boşluklar bırakılıyor, site sakinlerinin birbirlerini gerçek ya da gerçek dışı nedenlerle hırpalamasına, ciddi gerginlikler yaşanmasına niye izin veriliyor” soruları da cevaplanmayı bekliyor.

Bir şehrin hasar durumunu belirleyebilenler onların çok azı durumundaki “orta hasarlı” yapıları çok daha etkili bir şekilde denetleme konusunda niye isteksiz davranıyor ve niye yetersiz kalıyor?

Niçin orta hasarlı olarak etiketlenen binalar daha geniş bir zaman diliminde, daha ayrıntılı ve sağlıklı bir incelemeyle hafif ve ağır hasarlı sayılabilecek olanlardan ayrılmıyor. Güçlendirilmesi zorunlu olanlara, güçlendirilemeyecek olanlar ve güçlendirilmesine gerek olmayanlar böyle bir incelemeden sonra neden belirlenmiyor? Bu anlamda huzursuz olan, huzursuz eden bina sahiplerinin rahatlaması niye sağlanmıyor?

Kesin olarak güçlendirilmesi gereken binalarda bu işlem niye TOKİ marifetiyle yapılmıyor? Zaten işlerini özel sektöre ihale eden ve güçlendirme giderlerinin neredeyse tamamını yurttaşa verilen kredi anlamında devletten alacak olan taraf her anlamda güvenilir konumdaki TOKİ niye olmuyor?

Deprem felaketi yaşamış şaşkın site sahipleri neden pek çok bürokratik işlemle, zor kararla, gergin toplantılarla yüz yüze bırakılıyor? Bina ortaklarının gerçek ya da gerçek dışı nedenlerle birbirlerini suçlamalarına, birbirlerinden şüphelenmelerine, zaten bozulmuş olan huzurlarının daha çok bozulmasına neden izin veriliyor?

Konuşan toplumun her anlamda desteklendiği güçlü bir ülkenin yurttaşı olarak yukarıdaki soruların olgunlukla karşılanacağını, tatmin edici yanıtların vakit geçirilmeden verileceğini düşünüyor ve bekliyorum.

‎02 ‎Haziran ‎2012 ‎Cumartesi

20:59

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler