HABER

Van Gölü'nün derinliklerinde eski yerleşim yeri kalıntılarına rastlandı

Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün dibindeki kalıntılar, yapılan dalışlarla gün yüzüne çıkarılıyor. Dalgıç Cumali Birol, son olarak Ahlat'ın sahil kalesi ve Saka köyü açıklarında yaptıkları dalışlarda eski yerleşim yeri kalıntılarına rastladıklarını söyledi.

Van Gölü'nün derinliklerinde eski yerleşim yeri kalıntılarına rastlandı

Dünyanın en büyük sodalı gölü, 3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanıyla da Türkiye'nin en büyük gölü olma özelliği taşıyan Van Gölü'nde her geçen gün dalgıçlar yeni bilgilere ulaşıyor. 27 yıldır Van Gölü'ne dalış yapan Adilcevaz Kültür, Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Dalgıç Cumali Birol, gölün derinliklerinde yeni bilgilere ulaştıklarını söyledi. Daha önceki dalışlarda Adilcevaz'da, göl içinde kale ve mikrobiyalitler gibi yapıtların bulunduğunu, daha sonra yapılan dalışlar ve araştırmalar sonucu Rus batığını ilk olarak tespit ettiklerini belirten Birol, son olarak Ahlat'ın sahil kalesi ve Saka köyü açıklarında yaptıkları dalışlarda eski yerleşim yeri kalıntılarına rastladıklarını söyledi. ​

EVİN BİR KÖŞESİNİN GÖRÜNTÜLERİ VAR

Van Gölü Havzası'nda yeni keşifler peşinde olduklarını belirten Birol şöyle konuştu:

"Sabah Adilcevaz'da, öğleden sonra ise Ahlat'ta su altında incelemelerde bulunduk. Burada bir batık şehir olduğunu biliyorduk fakat inceleme imkânımız olmamıştı. Bugün Ahlat açıklarında yaptığımız su altı dalışlarımızda yaklaşık 6-7 metre derinliğinde, 70 metre kıyıya uzaklığı bulunan bazı bulgulara rastladık. Van Gölü'nde su miktarının yükselmesiyle buradaki yerleşim yerleri su altında kalmış. Çok güzel görüntüler var. Evin bir köşesinin görüntüleri var. Kare dibekler var ve ilk defa gördük. Bunlar da halen Van Gölü'nün gizemini korumakta olduğunu gösteriyor. Çok büyük çabalarla bu işi yürütmekteyiz. Burayı da kayıt altına aldık. Van Gölü derinliklerindeki objeleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Adilcevaz'da yaptığımız dalışta, kale kalıntıları gözlemledik. Van Gölü Havzası'nın tüm kıyı kenarlarında yaşam izleri var. Fakat bunları bilip, ortaya çıkarmak zordur. Uçsuz bucaksız Van Gölü'nde hem suyun altındaki gizem hem de yaşam izleri bizleri cezbediyor. Tabi bunları nokta atışı ile bulmak da ayrı bir önemli faktör. Bu keşiflerin daha öncesi de vardı. Bu bölgede yaşadığımız için Van Gölü'nün kirlenmemesi ve temiz kalması için çaba sarf ederken, tarihi ve kültürel yapıların suyun altında olan kısmını da gün yüzüne çıkarma çalışmalarımız devam ediyor"

vee

'RUS BATIĞINI DA BİZ BULMUŞTUK'

Van Gölü'nde buldukları Rus batığını 1986 yılında babasının göstermesi sonucu kendilerinin bulduğunu ve keşfettiğini de belirten dalgıç Cumali Birol, yaptıkları çalışmaları kayıt altına aldıklarını söyledi. Birol, "Lakin bulduğumuz Rus batığı bunlardan en önemlisi. Ama bulduğumuz Rus batığını maalesef başkaları 'bulduk' diye piyasaya çıkmışlar. Bu çok kötü bir yaklaşım, bizi derinden üzen bir yaklaşım. Oysaki Rus batığını 1986 yılında rahmetli babam bize göstermişti. Dolayısıyla Rus batığının yerine bizler nokta atışı yaparak, gittik. Batığın yerini bizden başkası da bilmiyordu. Ama biz birilerine burayı gösterdik. Birileri bizim sırtımızdan pirim yapıyor. Yapsınlar sorun değil. Ama burayı kim buldu, kim çıkarttı, kim keşfetti lütfen buna da saygı göstersinler. Bu yapıları gün yüzüne çıkartarak, tescillemek gerekiyor. Yaptığımız çalışmaları İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bildirerek belgeledik. Zaten yapmış olduğumuz çalışmalarımızı tamamlayınca Kültür ve Turizm Bakanlığı'na da dosya halinde sunacağız. Buradaki çalışmaların heba olmaması lazım. Özellikle Rus batığının bir şekilde korunması lazım ve buraların dalış turizmine açılması güzel olur" dedi.

GEÇMİŞ İNSANLARIN YAŞAM İZLERİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi'nden Dr. öğretim üyesi Mustafa Akkuş ise Van Gölü'nün 800 bin yıllık muhteşem bir geçmişe ve ekosisteme sahip ve tartışmasız dünyanın en harika ekosistemlerinden bir tanesi olduğunu söyledi. Van Gölü'nün 800 bin yıl boyunca etrafının yerleşim birimlerine ve büyük uygarlıklara ev sahipliği de yaptığını anlatan Dr. Akkuş, "Bu uygarlıkların her biri buralarda değişik izler bırakmış. Van Gölü su seviyesi olarak değişken bir yapıya sahiptir. Kimi zaman bulunduğu yüzey kotunun yüzlerce metre yukarısına çıkarken, bazen su geri çekilmiştir. Bu yükselip alçalmalar sırasında geçmişe ait yaşam izlerini içinde barındırmış. Van Gölü ile ilgili bildiğimiz şey çok az çünkü her dalış yaptığımızda geçmiş insanların yaşam izlerine şahitlik ediyoruz" dedi.

SU ALTINDA ADETA FARKLI BİR ŞEHİR VE YERLEŞİM YERİ VAR

Bunların kendilerini oldukça heyecanlandırdığını belirten Dr. Akkuş, "Bugün burada yaptığımız dalışta ise yine farklı yerleşim birimlerini gördük. Su altında adeta farklı bir şehir ve yerleşim yeri var. Evler, yürüyüş yolları, büyük duvarlar gösteriyor ki burada geçmiş uygarlıkların adeta günümüze birer yansımasını gösteriyor. Bu, Van Gölü adına aslında çok büyük bir şans. Çünkü Van Gölü’nün ekonomiye en büyük katkısı balıkçılıktır. Yıllık 12 milyon dolarlık devasa bir ciroya sahip. Fakat bu eşsiz güzelliğinin yanında su altındaki sırlarını da açığa çıkartarak eko turizme kazandırdığımız zaman Van Gölü etrafında binlerce insanın bu işten geçimini sağladığını göreceğiz. İlk başta Cumali Bey'in bizleri haberdar ettiği Van Gölü altındaki kale ve Rus batığı gibi bulgular ve bunlara eklediğimiz su altındaki yerleşim birimleri, burayı eko turizm açısından çok büyük bir potansiyel konumuna getiriyor. Bunları eğer eko turizme kazandırabilirsek Van Gölü etrafında onlarca dalış okulu olduğunu ve her yıl dışarıdan binlerce insanın buradan geçim elde ettiğini göreceğiz. Bunları koruyarak ve dalış turizmine kazandırmamız lazım" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler