Bitlis’in Ahlat Müftüsü Zahit Demirel, Veda Hutbesi ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün aynı güne denk geldiğini ifade ederek, Peygamber Efendimizin (s.a.s) Veda Hutbesi’nde kadın haklarına vurgu yaptığını söyledi.Müftü Demirel, veda hutbesinin ilahi davetin ana noktalarını vurgulayan, temel hedefleri özetleyen, insanın temel hak ve hürriyetlerini ön plana çıkaran bir hutbe olduğunu belirtti. Müftü Demirel, “İslam tarihinde büyük bir öneme sahip olan veda hutbesi; Hz. Peygamberin (sas) Mekke’den Medine’ye hicretinin 11. yılında, vefatından yaklaşık olarak dört ay önce Arafat’ta 120 bini aşkın sahabeye irad ettiği hutbedir. Miladi 632 yılında irad edilen bu hutbe Hz. Peygamberin (sas) vefatının habercisi olduğu gibi, Hz. Peygamberin vasiyeti, Hz. Peygamberin (sas) 23 yıldan beri yaptığı ilahi davetin ana noktaları vurgulayan, temel hedefleri özetleyen ve insanın temel hak ve hürriyetlerini ön plana çıkaran bir hutbedir. Hz. Peygamber (sas) bu hutbeyi irad ederken sadece o gün orada bulunan sahabeye değil; kıyamete kadar dünyaya gelecek bütün insanlığa hitap etmiştir. Zira o eskimez, değişmez hükümler ihtiva eden veda hutbesinin ana temasında insan var. İnsan için gerekli olan sosyal ve ekonomik düzenlemeler, güven ve itimat, kölelik, evrensel kardeşlik hukuku, kadın hakları ve tevhid konuları vardır. Bütün bu sayılanlar insanlık için dün gerekli olduğu gibi bugün de gereklidir. Yarında gerekli olacaktır. Bu eskimez ve değişmez hükümler insanlar için mutlu ve huzurlu bir toplum oluşturmak için okunmuştur. Zira Hz. Peygamberin (sas) gönderiliş amacı da budur. İnsana insanca yaşamayı öğretmek ve sahip olduğu haklarını eksiksiz öğretmektir. Hz. Peygamberin (sas) veda hutbesinde, bütün insanlığı ilgilendiren ve her canlının doğuştan sahip olduğu haklara dikkat çekmiştir. Özellikle günümüzde toplumların muzdarip olduğu kan davaları, faiz, tefecilik, kadına şiddet gibi konulara dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber (sas) veda hutbesinde, ‘Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir. Rabbinize kavuşacağınız güne kadar her türlü tecavüzden korunmuştur’ buyurarak can güvenliğine, mal güvenliğine, ırz ve namus güvenliğine dikkat çekmiştir. Bu aynı zamanda bütün insanlar için temel bir çağrıdır. Hz. Peygamber’in veda hutbesinde haykırdığı diğer önemli bir konuda kan davalarıdır. İslam’dan önceki döneme atfederek cahiliye âdeti olarak nitelendirdiği ve İslam’ın dışında kabul ettiği kan davaları için ‘dikkat ediniz, câhiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır. Ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığımız ilk kan davası da Haris’in oğlu İyas bin Rabia’nın kan davasıdır’ diye buyurmuştur. Allah Resulü (sas), ekonomik hayat için büyük bir yıkım olan faizin kaldırılmasına da özellikle dikkat çekerek şöyle buyurmuştur, ‘cahiliyyeden kalma faizin her çeşidi kaldırılmıştır ve ilk kaldırdığım faizde Abdulmuttalib’in oğlu Abbas’ın faizizdir’ buyurmuştur” dedi.“İSLAM DİNİ BÜTÜN CANLILARA ŞİDDETİ YASAKLAMIŞTIR”İslam dininin bütün canlılara şiddeti yasakladığını belirten Demirel, “Din açısında büyük günah, insanlık açısından en büyük ayıp olan ve insanlıkta yeri olmayan kadına şiddet konusu da Hz. Peygamberin (sas) veda hutbesinde haykırdığı önemli bir başlık olmuştur. O başlık şöyle başlamıştır, ‘kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız’ buyuruyor. Görüldüğü gibi Hz. Peygamberin (sas) kadın hakları konusundaki tavsiyesi nettir. Özellikle Allah’ın emaneti olarak zikredilmiş olması dikkat çekilmesi gereken en önemli husustur. Bundan olacak ki Allah Resulü bu konuda bütün insanlığa örnek olacak bir ahlak sergilemiştir. Bırakın kadına şiddeti, o kadına bir fiske dahi vurmamıştır. O halde kadına şiddet ile Müslümanlık arasında bağlantı kurmak mümkün değildir. İslam dini bütün canlılara şiddeti yasaklamakla beraber kadınlara ayrıca bir parantez açmıştır. Zira Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de Nisa Suresi 19. Ayette; ‘Kadınlarla iyi geçinin’ emrini vermiştir. Ayrıca kadınlara annelik vasfı gibi kutsal bir vasıf yüklemek suretiyle cennete girmeyi onların rızasına bırakmıştır. O halde Müslüman, kadına şiddeti değil rızasını kazanandır. Bir Müslüman herkesten daha fazla bilmelidir ki, İslam dini kadına insani ve medeni haklarının hepsini vermiştir. Bu konuda kadın ve erkek arasında bir fark söz konusu değildir. Erkekle kadın arasındaki farklılık ancak yaratılışları yönündedir. Yaratılış icabı erkek daha sert, meşakkatlere katlanabilecek kabiliyette yaratılırken, kadın erkeğin aksine daha müşfik, zayıf ve latif olarak yaratılmıştır. Onun dışında başka fark aranmamalıdır. Kadın olsun erkek olsun fark etmez kim daha çok iyilik yaparsa Allah katında en sevimli odur” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz