Türkiye'nin yetiştirdiği önemli sanat ve düşünce insanlarından biri olan Necip Fazıl Kısakürek 25 Mayıs 1983 tarihinde İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Ardında birçok eser, düşünce bırakan Necip Fazıl Kısakürek kimdir, eserleri nedir sorularının yanıtlarını veren bu yazıda Necip Fazıl Kısakürek hakkında tüm bilgileri bulacaksınız.
Kaldırımlar, Çile, Büyük Doğu ile hafızalara yer edinen Necip Fazıl Kısakürek, şairlik hayatına 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra farklı bir kimlik kazandırır. 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu Dergisi yoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik eden Necip Fazıl Kısakürek, 1904 yılında İstanbul’da Maraşlı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası o sırada hukuk öğrencisi olan ve daha sonraki yıllarda Bursa'da âzâ mülazımlığı, Gebze savcılığı ve Kadıköy hakimliği görevlerinde bulunan hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey; annesi, Girit ensarlarından bir ailenin kızı olan Mediha Hanım’dır.
Gedikpaşa’daki Fransız Frerler Mektebi, Amerikan Koleji, Emin Efendi Mahalle Mektebi ve Rehber-i İttihat Mektebi'nde eğitim gören Necip Fazıl Kısakürek, son okuduğu okulda ileride de kendisinin yakın dostu olacak Peyami Safa’yla tanıştı. Rehber’-i İtihat Mektebi’nde de fazla kalmayıp Büyük Reşit Paşa Numûne Mektebi’ne ve daha sonra seferberlik sebebiyle gidilen Gebze'nin Aydınlı Köyü’nün ilk mektebine yazıldı. Kız kardeşi Sema’nın beş yaşında ölümünden sonra annesi vereme yakalanınca ailesi Heybeliada'ya taşındı ve böylece Necip Fazıl ilk öğrenimini, Heybeliada Numûne Mektebi'nde tamamladı.
1934 tarihi, Necip Fazıl biyografisinde bir dönüm noktası oldu. O yıl, bir Nakşî şeyhi olan Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştı. Abdulhakim Arvasi ile Eyüp Sultan’daki Pierre Loti Mezarlığı yanındaki Kaşgari Murtaza Efendi Cami’ndeki sohbetleri sayesinde ciddi bir fikir ve zihniyet dönüşümü yaşadı. Abdulhakim Arvasi ile tanışmasını kendisine milat kabul eden Necip Fazıl’ın şiirlerinde bu tanışmadan sonra tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başladı. Arvâsî ile tanışmasından sonra yaşadığı derin fikir buhranın ardından hayatının yeni dönemindeki ilk önemli eseri olan “Tohum" adlı tiyatro oyununu yazdı. İslamcılık ve Türklük vurgusunun ön planda olduğu eser, Muhsin Ertuğrul tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan sahnelendi. Oyun, sanat çevrelerinden büyük ilgi gördüğü halde halkın ilgisini çekmedi. 1936’da bir kültür–sanat dergisi olan “Ağaç Mecmuası”’nı çıkarmaya başladı. İlk sayısı 14 Mart 1936’da Ankara’da çıkarılan dergi, ilk altı sayıdan sonra İstanbul’da çıkarılmaya başladı. Dergi, spirütalist özelliklere sahipti ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı gibi önemli edebiyatçılardan katı sağlanmaktaydı.
Büyük ölçüde İş Bankası tarafından finanse edilen derginin yayın hayatı 16 sayı sürdü. 1937 yılında tamamladığı “Bir Adam Yaratmak” adlı piyesi ilk defa 1937-38 tiyatro sezonunda, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye kondu ve büyük ilgi yarattı. Eser, insanın ve aklın güçsüzlüğünü ortaya koymakta ve pozitivizmi, kuru akılcılığı reddetmektedir. 1938 yılı başlarında yeni bir milli marş yazılması için “Ulus gazetesinin açtığı yarışma ile ilgili olarak kendisine yapılan teklifi benimsedi ancak yarışmanın vazgeçilmesi şartını öne sürmüştü. Bu şartı hemen kabul edildi ve böylece “Büyük Doğu Marşı” şiirini yazdı. 1938 yılında ise kariyerine eğitmenliği de ekledi ve Robert Kolej'de edebiyat öğretmenliği yaptı.
1934'te yaşadığı buhranlı dönemini anlatan “Çile” adlı şiirini 1939'da yayımladı. Evlilik ve babalık dönemlerinden de geçen Necip Fazıl Kısakürek, 1942 kışında yeniden askerlik yapmak üzere 45 gün için Erzurum’a gönderildi. Askerde iken siyasi bir yazı kaleme alması nedeniyle mahkum oldu. Hayatının çoğu döneminde siyasi meseleler ile ilgili olan Necip Fazıl Kısakürek, Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitaplarıyla "Üstad Necip Fazıl Kısakürek" olarak anılmaya başlandı.