Kurban Bayramı'nda en çok merak edilen konulardan biri, "vekaletle kurban kesimi"dir. Yapılış itibarıyla ibadetler 3 ana gruba ayrılır: bedeni ibadetler, mali ibadetler ve hem bedeni hem mali ibadetler. Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet verilemez. Hac ve Umre ise hem bedeni hem mali ibadetlerdendir ve yine vekalet verilemez. Ancak kurban kesmek, mali bir ibadet türüdür ve bu sebeple vekalet verilebilmektedir.
İslam dini, kurban kesimi konusunda kolaylık sağlamıştır. Birey, kurbanını kendi kesebileceği gibi, vekalet verdiği kişiye kendi adına da kestirebilir.
Bir kişi, kurbanını bizzat kesebileceği gibi vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Çünkü kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir (Kâsânî, Bedâi‘, 5/67; Mevsılî, el-İhtiyâr, 5/21; Remlî, Nihâyetü’l-muhtâc, 8/132). Nitekim Hz. Ali’nin (r.a.) şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
“Resûlullah (s.a.s.), (kendisi adına) develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’ buyurdu. ” (Müslim, Hac, 348-349 [1317]; bkz. Buhârî, Hac, 120-122 [1716-1718]).
Vekâlet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları vasıtasıyla verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekâleti gereği gibi yerine getirmelidir.
Kurbanın yurt içinde başka bir ilde ya da yurt dışında kesilmesinde sakınca bulunmamaktadır. Kurban fiyatlarının kesilen ülkeye göre az veya çok olması bu durumu değiştirmez.
Ancak yaşadığı yerde muhtaç ve fakirler varsa kişinin, kurbanını orada kesip dağıtması daha uygun olur. Çünkü kişinin yaşadığı yerdeki fakirlerin ve komşuların onun üzerinde hakları vardır.
Dolayısıyla, kurbanın yurt içinde farklı bir şehirde veya yurt dışında kesilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Kurban fiyatları, kesilen ülkeye göre değişse de bu durumun bir önemi yoktur. Ancak, kişinin yaşadığı yerde ihtiyaç sahibi ve fakirler varsa, kurbanını orada kesip dağıtması daha uygun olacaktır. Çünkü kişinin yaşadığı yerdeki fakirlerin ve komşuların onun üzerinde hakları bulunmaktadır.
Kurban kesmek isteyen bir kişi, ilgili kuruluşa kurbanlık hayvanın alımı ve kesimi için umumi vekâlet verir. Bu durumda, ilgili kuruluş, müvekkili adına taahhüt ettiği bu hayvanı alıp belirlenen günlerde keser.
Diğer bir uygulamada ise, ilgili kuruluş, kurban kesmek isteyen kişilere belirli bir bedel karşılığında kurbanlık hayvan ya da hisseleri satar ve kesim gününde müşteriden vekâlet alarak onun adına keser. Bu durumda önce satım akdi yapılır, daha sonra kesim için vekâlet alınır. Elde edilen etler, bazen kurbanı kestirene, bazen de onun rızasıyla yoksullara ve hayır kurumlarına dağıtılır.
Kurban vekaleti vermek bir kişiyi yetkilendirmek ve bu kişinin yetkilendirildiğinden haberdar olmasıdır. Dolayısıyla vekalet veren kişi, vekalet verirken “Seni kurbanımı kesmeye, kestirmeye ve kurbanla ilgili işleri yapmaya ve yaptırmaya vekil tayin ettim.” diyebilir. Vekalet alan kişinin ise “kabul ettim” demesi yeterli olacaktır.