ANKARA (İHA) - Maliye Bakanlığı'nın Vergi Barışı kapsamında sadece Ankara'daki uygulamaları 5 binin üzerinde vergi mükellefini mağdur etti.
Ankara Deftardarlığı'nın yanlış uygulamasıyla, devlete güvenip vergisini ödeyenler mağdur edilirken, vergisini ödemeyenler kazançlı çıktı. Maliye Bakanlığı Ankara Vergi Denetmenliği birimi tarafından 2002 yılı Aralık ayında maliye müfettişleri nezaretinde başlatılan vergi incelemesinde sadece Ankara'da 5 binin üzerinde mükellefin 2001 yılında hazine bonosu ve devlet tahvilinden elde ettiği geliri beyan etmediği ortaya çıkarıldı. Maliye müfettişleri banka genel müdürlüklerine yazdıkları bir yazı ile banka müşterilerinin 2001 yılında hazine bonosu ve devlet tahvilinden elde ettiği geliri bildirmelerini istedi. Hazine bonosu satılmadığı yönündeki cevaplar kapsamında sadece Ankara'da yaklaşık 5 bin kişinin elde ettiği geliri beyan etmediği ortaya çıktı. Ankara gibi bürokrat ve devlet memurlarının yoğunlukta bulunduğu bir ilde bu kadar çok faiz gelirinin elde edilmesi ise dikkat çekti.
DEFTERDARLIK HATADAN DÖNDÜ AMA GEÇ KALDI İşin ilginç yanı ise borçlarını kabul edip 2003 yılında çıkarılan 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu'ndan yararlanmak isteyen mükelleflere, vergi denetmenlerince bu hakkın kendileri için geçerli olmadığının söylenmesi sonrası ortaya çıktı. Vergi denetmenlerinin yanında soruşturmayı sürdüren müfettişler de, mükelleflerin söz konusu haktan yararlandırılmamaları gerektiğini vergi dairelerine yazılı olarak bildirdi. Mükelleflerin bir çoğunun vergi borçlarını ödemesinin ardından, yapılan hatanın geç de olsa farkına varan Ankara Defterdarlığı, Ankara'da bulunan tüm vergi dairelerine gönderdiği 01.12.2003 ve 05.12.2003 tarihli genelgelerle, mükelleflere daha önce bildirilenin aksine, vergi borçları için 4811 sayılı kanunun 5. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğu konusunda bilgi verdi. Söz konusu genelgelerde Vergi Dairelerinden, kendilerine gelen mükelleflere vergi barışından yararlanabileceklerinin "yazılı ve sözlü" olarak hatırlatılması da istenildi.
NAMUSLU MÜKELLEF 4 KATI FAZLA ÖDEDİ
Bu genelgelerin neticesinde daha önce vergi denetmenlerine ve vergi dairelerinde kendilerine söylenenlere güvenip vergilerini ödeyen mükellefler mağdur edilirken, işi yokuşa süren vergi mükellefleri her zaman olduğu gibi kazançlı çıktı. Örnek vermek gerekirse, 2001 yılında elde ettiği gelir için yaklaşık 4 milyar lira vergi borcu bulunan bir mükellef, gecikme faizi ve cezası için 16 milyar liraya yakın bir miktar ödedi. Aynı tutarda borcu bulunmasına rağmen vergisini ödemekten kaçınan ve Defterdarlığın son genelgelerinde yararlanan bir başka mükellef ise bu tutarın neredeyse dörtte biri kadar bir tutarı üstelik 6 ayda taksitlerle ödeyerek vergi borcundan kurtulacak.
Aynı uygulama, 2003 yılı taşıt vergilerinde de 'nasıl olsa Anayasa Mahkemesi bu yasayı da kabul etmez' diyerek ödeme yapmayan vatandaşlar kazançlı çıkmış, dürüst vatandaşlar ise "bu nasıl vergi adaleti" diyerek isyan etmişlerdi. Bu sefer de vergi borçlarını deyim yerindeyse kuzu kuzu ödeyen vergi mükellefleri, son uygulamaya isyan ederken; konuya ilişkin olarak görüştüğümüz hukukçular Maliye Bakanlığı'nın bu yanlışlığı düzeltmesi ve vergisini itiraz etmeksizin ödeyen mükelleflerin de uygulama kapsamına sokulması gerektiğini ifade ediyor.