Prof. Dr. Yusuf Öztürk, Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünyaya yayılan koronavirüse karşı çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Virüse yönelik en büyük tedbirin kişisel temizlik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öztürk, vücut temizliğinin yanında el ve yüz temizliğinin önemli olduğunu, çevre temizliği için ise çamaşır suyunun çok etkili bir yol olduğunu söyledi.
Koronavirüsünün yayılmaması için zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmadan evlerde vakit geçirilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Öztürk, "El ve vücut temizliği için temizlik ve dezenfeksiyonun öncelikle ayırt edilmesi gerekir. Temizlik, dezenfeksiyonun ilk şartı olarak düşünülmeli. Dezenfeksiyondan önce temizlik amacıyla sabun ve sabunlu su kullanılması çok önemlidir. Vücut temizliğinin yanında el, yüz temizliği önemli bir şarttır. Bunun için ellerin, sabunlu su ile en az 30 saniye güzelce ovuşturularak, mümkünse tırnak araları fırçalanarak, özellikle uzun tırnaklı kişilerin tırnak aralarına girecek kirlerin mikroplar açısından bir yuva oluşturabileceği için oraların fırçalanmasında büyük fayda var. Eller ve yüz temizlendikten sonra dezenfeksiyon amacıyla yüzde 70’lik alkol veya oksijenli su ya da bunların karışımını içeren fomülasyonlar kullanılabilir. Bunlar temizlik için değil, dezenfeksiyon sağlamak için. Temizlik sağlanmadan bunların kullanılması sakıncalı bile olabilir” dedi.
Çevre ve kıyafet temizliği için çamaşır suyu kullanılmasını öneren Prof. Dr. Öztürk, çamaşır suyunun ucuz ve etkinliği kanıtlanmış doğru bir seçim olduğunu ifade etti.
Ev ve iş yeri gibi çevre temizliğinde çamaşır suyuna mutlaka su eklenerek kullanılması gerektiğini belirten Öztürk, "Çamaşır suyunu 1’e 10 oranında suya karıştırmak çok önemli. Daha fazlası akciğerlere ve diğer hassas mukozalara, göz gibi zarar verebilir. Daha azı ise antiseptik özellik taşımayacaktır. Yerlerin temizliği, kapı tokmakları gibi temas edilen yerler çamaşır suyu içeren sularla silinebilir. Buralarda dezenfeksiyonda sağlanmış olacaktır. Ayrıca kimyasal olarak ağız içi ve boğaz temizliği önemli olabilir. Dişlerin düzenli fırçalanması bir koruyucu tedbir olabilir. Buna ilaveten ağzın, birebir oranında seyreltilmiş oksijenli su ile veya sirkeyle gargara yapılması en azından ağız çevresinde kalıp, daha aşağılara inmemiş olan mikropları temizlemek adına yardımcı çözüm olabilir. Bunun yüzde yüz hastalığı önleyeceğini söylemiyorum. Bu sadece yardımcı bir tedbir olarak düşünülebilir” diye konuştu.
Dirençli bir vücuda sahip olmanın önemine işaret eden Prof. Dr. Öztürk, vücudun savunma sistemini güçlendiren kefir, yoğurt ve buna benzer gıdaların kullanılabileceğini de sözlerine ekledi.