Fenerbahçe'nin tecrübeli kalecisi Volkan Demirel, sağlığı el verdiği sürece sarı lacivertli formayı giymek istediğini söyledi. Demirel, Beşiktaş maçıyla ilgili flaş sözler de sarf etti.
İşte Volkan Demirel'in dergiye verdiği röportaj:
Kupa maçındaki olaylar akıl alır şeyler değil. Ben 15-16 yıldır bu takımın kaleciliğini yapıyorum; Fenerbahçe taraftarı, ona herhangi bir Fenerbahçeli futbolcu, Hocamız, teknik heyetten birileri veya bir görevli kenardan “Yapma” diyorsa, bu uyarıyı dikkate alır ve Fenerbahçe’ye bu tür zararlar verecek bir şey yapmaz. O gün ben sahada takım arkadaşlarımla birlikte tribünlere uyarılar yaptım, “Atmayın” dedim. Olaylar devam etti. Bunlar Fenerbahçeli değil; korner köşelerinde ve yukarıda bazı kısımlarda konuşlanan provokatörler. Kötü niyeti olmayan birçok taraftar da o anın galeyanıyla bu provokasyondan haliyle etkilenmiş ve o şahısların gazabına uğramış olabilir. Fenerbahçe’ye kasti olarak zarar vermeye çalışan bu şahısların açılan soruşturma kapsamında iyice araştırılmasını istiyorum. Ayrıca; herkesin kendi kulübünün PassoLig kartını taşıması, bence önemli bir önlem niteliğinde.
Benim milli takımı bırakmamla Tolga’nın taraftarlarla atışma olayını aynı görenler var ama değil. Neden? Ben, milli takım formasıyla sahaya çıkıyorum ve bana hakaret eden, milli takımı desteklemeye gelen insanlar. Ben bunu kaldıramam, kaldırırsam Tolga gibi tribüne giderim. Olay da başka yerlere gider. Sonuç olarak hem ben zarar görürüm hem de milli takım. Bu yüzden, milli eldivenleri bıraktım. O günden sonra milli takımın İstanbul sınırları içinde maç oynadığını görmedik. İşte bu bir milattır. Evet, ben milli takım kariyerimi bitirdim ve bunu isteyerek de bitirmedim, yapmam gerekeni yaptım. Ben yaşadığım olaylarda kimseyi örnek göstermiyorum.
'Maçın sonucu sahada belli olmalıydı'
Maçın sonucunun sahada belirlenmesini isterdik. Beşiktaş’ın bu tavrı, futbolu gölgede bırakıyor. Geçmişte bu tür olaylar bizim başımıza da geldiğinde, biz Fenerbahçe formasıyla sahadaki yerimizi almayı becerdik. Beşiktaş’tan da bunu beklerdik. Biz 3 Mayıs günü rakibimizi bekleyeceğiz. Sahada maçımızı yaparak final biletini almak isteriz. Rakibin hükmen mağlubiyeti sonrası finale çıkmak futbol adına bizi de pek sevindiren bir durum değil. Sahada, maçın kaldığı yerden mücadelemizi verdikten sonra, biz kazansak onlar bizi tebrik edecek; onlar kazandığı takdirde ise biz onları tebrik edecektik. Neler olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
İnşallah sağlığım el verdiği sürece bu formayı terletmeye, Şükrü Saracoğlu çimlerine ayak basmaya devam edeceğim. Bana imkân verildiği müddetçe Müjdat Ağabeyi de geçmek isterim. İnşallah 700’lere kadar gider ve çubuklu altında nice şampiyonluklar yaşarım.
Bu kutsal forma altında 5 tane şampiyonluk yaşadım, keza Süper Kupa ve Türkiye Kupası sevinçlerini de tattım. Önemli olan bu kupaların, şampiyonlukların sayısını arttırıp faydalı olmak diye düşünüyorum. Öte yandan, benim için en özel maç; Sevilla maçıdır.
'Taraftarla daha güçlüyüz'
Bize inanan ve güvenen insanların var olduğunu biliyoruz, çünkü biz; Fenerbahçe’yiz. Böylesine büyük bir camia hiçbir zaman yalnız kalmamalı, kalamaz da! Evet, futbolcuyu sevmeyebilirsiniz ya da oyun tarzını beğenmeyebilirsiniz ama o futbolcunun üzerinde Fenerbahçe arması var ise, o armayı desteklemeye devam etmeliyiz. Biz de, taraftarımız varken daha güçlüyüz. Özellikle ligde Antalyaspor ile oynadığımız maçta taraftarımız bizi harika bir şekilde destekledi, üstelik hafta içi oynamamıza rağmen. Ben şuna inanıyorum; yaşananlar güzel değildi, tasvip de etmiyoruz ama o Beşiktaş maçı yaşandı ve sonrasındaki süreç bizleri yeniden bir araya getirdi.
Bizim daha iyi yapabileceğimiz şeyler var; bunu biliyoruz. Biz sonuna kadar şampiyonlukların, kupaların adayıyız. Rakiplerimiz zor maçlar oynayacak, bizimse biraz daha kolay diyebileceğimiz türden mücadelelerimiz olacak. Son dakikaya kadar bu işi götüreceğiz ve inşallah son dakikada da golü biz atarız.
'Denizde kendimi özgür hissediyorum'
Denize olan merakım dedem sayesinde başladı. Dedem, Haliç’te kayığıyla insanları taşırdı, ben de onun yanında miçoluk yapardım. Dedem ile başlayan bir serüven ve Allah sonrasında bize bu imkânları nasip etti. Şimdi de kullandığım, demir atıp marinaya yanaştığım bir gemim var ve onun kaptanlığını yapıyorum. Şu an için futbola konsantre olmuş durumdayım ama inanıyorum ki futboldan sonra hayatım denizlerde olacak. Adriyatik’i geçmişliğim vardır, Ege’deki her adaya da gittiğimi söyleyebilirim. Kızlarıma da bu işi çok sevdiriyorum ve ailemle birlikte Avrupa turuna çıkmayı çok istiyorum. Denizde kendimi özgür ve yenilenmiş hissediyorum.
Antrenmanlar dışında soluğu kızlarımın, eşimin yanında alıyorum; çünkü ailemi seviyorum. Kızlarımla sürekli oynayıp, onlara hayata dair bir şeyler öğretmeye çalışıyorum. Yeda henüz bebek ama Yade 4 yaşında ve çok iyi bir diyalogumuz var, oturup her şeyi de konuşabiliyoruz. Bu da bizim ona göstermiş olduğumuz yakınlıktan ve ilgiden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Tabii burada eşim ayrı bir teşekkürü hak ediyor. Kızlarımızla o kadar güzel ilgileniyor ki… Sadece eşim de değil; annelerimiz, kız kardeşim… Yani tüm aile bireylerimizle bir aradayız.
EuroLeague Şampiyonu bir takımdan bahsediyoruz. Dünyanın en güzel basketbol takımına sahibiz. Bu sene de şampiyon olacağımızı düşünüyorum. İnşallah bizim de fikstürümüze uyduğu takdirde, final maçına geleceğiz ve takımımızın yanında olacağız.