Enflamasyonla günlük hayatta hemen hemen hepimiz karşılaşmışızdır. Görevi sırasında aşırı olmamakla beraber ağrı ve yangı verir. Bu hissiyatı biraz rahatsız etse de enflomasyon vücuda dost bir yapıya sahiptir. Gelin onu biraz daha yakından tanıyalım.
Enflomasyon, vücudun herhangi bir zarara karşı verdiği normal koruyucu bir yanıttır. Buna virüs ve bakterilerin oluşturduğu tahribatlar da dahildir. En basit tanımıyla enflomasyon canlı dokunun içsel ya da dışsal doku hasarına karşı; hücre, vücut sıvıları ya da damarlar bazında verdiği seri tepkidir. Örneğin sporda yapılan ters bir hareket sonucu incittiğiniz bölge ağrır, şişer ve iltihaplanır.
Vücudumuzda oluşabilecek bir sakatlık ve yaralanmada inflamasyon meydana gelir. Mesela yürürken burkulan ayağınızda, bıçak veya herhangi kesici aletle bir yerinizi kestiğinizde, eliniz yandığında, ağrı, kızarıklık, iltihaplanma ve şişme gibi durumlarda inflamasyon oluşur. Ayrıca bağışıklık sisteminde oluşacak problemlerde koruma kalkanı meydana getiren ve oldukça sistemli çalışan bir onarıcıdır.
Enflamasyonun amacı, hasar gören dokuları bulup iyileşmesi için onarıma başlayarak hasarlı dokuyu ortadan kaldırmaktır. Enflamasyon vücudun herhangi bir bölgesinde gelişen enfeksiyon ya da travmadan kimyasal uyarıcı sayesinde haberdar olur. Hızlıca o bölgeye gider ve istilacı enfeksiyonun veya travmanın etrafını sarar. Başka alanlara zarar vermemesi için ve olduğu yerde etkisini azaltmak amaçlı savaşmaya başlar. Bu kimyasal uyarıcılar oraya savaşçılarını yani beyaz kan hücrelerini gönderir. Beyaz kan hücreleri saldırı altındaki hasarlı yeri koruma talimatı alırlar. İnflamasyon enfeksiyon veya travma bölgesine yoğunlaşarak kendi özel silahını kullanır.
İnflamasyonu akut ve kronik olmak üzere iki kısma ayırabiliriz. Onları ani başlayıp kısa sürede iyileşirse akut; yavaş ilerleyip uzun süre devam ederse kronik inflamasyon olarak tanımlamak mümkündür.
Akut inflamasyon, kaşıntı ve ağrı gibi rahatsızlık veren durumlara yol açsa da bağışıklık sisteminde birkaç gün süren, sağlığınız için faydalı bir tepkidir. Küçük bir bölgeyi etkiler. Çoğu zaman tedavi görmeye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir. Mesela elinizde meydana küçük bir kesikte oluşan inflamasyon hücreleri bir iki gün içerisinde yarada kabuk oluşturarak o bölgeyi onarır.
Akut inflamasyonun belirtileri şunlardır:
-Ağrı
-Ateş
-Kızarıklık
-Şişme
-Vücudun etkilenen bölgesinde hareket kısıtlığı
Akut inflamasyon kolay hissedilebilir. Ağrı, kızarıklık, şişlik, ısı artışı, bazen hareket kısıtlılığı ve çok eskiden beri bilinen iltihaplanma ana belirtilerdir. Fakat kronik inflamasyon durumunda sıraladığımız bu belirtiler oluşmaz. Farkına varılmadan uzun süre sessiz bir şekilde vücudumuza zarar verir. Kronik inflamasyonda salınan zarar verici kimyasallar olarak bilinen enflamatuar sitokinler pek çok kronik / dejeneratif hastalık oluşumunda etkendir.
Bu hastalıklar arasında, yüksek tansiyon, damar sertliği, kalp hastalığı, diyabet, astım, iltihaplı bağırsak hastalığı, eklem iltihabı, kanser, metabolik sendrom, parkinson ve alzheimer sayılabilir. Ayrıca bu hastalıklar obezite ile de bağlantılıdır. Çünkü obezite ile oluşan aşırı kilo ve yağlanma kronik inflamasyonu tetikleyerek bu sıraladığımız hastalıkların pek çoğuna zemin hazırlamaktadır. Bu süreç erken yaşlanma olarak betimlenen cilt kırışıklıklarının normalin üstünde artmasında neden olmaktadır. Kronik inflamasyon belirti vermemesinden dolayı kişi tarafından algılanamaz. Vücutta varlığını sürdüren bu sessiz durum yapılacak kan testleri ile tespit edilip açığa çıkarılabilir.
Kronik enflamasyonun beslenme ve yaşam tarzından, genetik yapıya kadar birçok faktörün bir araya gelerek oluştuğu düşünülmektedir. Neden olan biyokimyasal süreç henüz tam olarak tespit edilemese de menopoz sonrasında kadınların ve yaşlı kimselerin bu duruma daha eğilimli oldukları bilinmektedir. Burada hormonal dengesizliğin önemli bir rol oynaması enflamasyon otoimmün hastalıkların kadınlarda daha fazla görülmesi ile açıklayabilir.
Yanlış ve yetersiz beslenme tarzı vücudumuzda enflamasyonun dengesinin bozulmasının başlıca nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Örneğin fast food tarzı beslenme geleneksel beslenmeye karşı otuz kat daha fazla enflamasyon tetikleyici (pro-enflamatuar) maddeler içeriyor. Uzun vadeli yanlış beslenme neticesinde bir kez inflamasyona hazır hale gelen vücutta bazı tetikleyiciler ile bu oluşum adeta hız kazanıyor. Bu tetikleyiciler genelde enfeksiyon, sigara ve alkol tüketimi, alerjik reaksiyonlar, aşırı bedensel yorgunluk, uykusuzluk ve yoğun stres kaynaklı oluyor.
“Enflamasyon nedir tıp alanında tedavisi nasıl yapılır?” soruları sıklıkla sorulmaktadır. Bu konuda bilinen en garanti tedavi yöntemi, uzman hekimler tarafından reçete edilen anti-inflamatuar ilaçlarıdır. Reçete edilmiş tedaviye destek amaçlı uygulaması kolay yöntemlerle de inflamasyonun sebep olduğu şikayetleri azaltmak mümkündür. Buna bir örnek verecek olursak travma kaynaklı akut inflamasyon sonucunda ödem ve ağrı şikayeti oluşan bölgeye soğuk kompres uygulamak tedaviye yardımcı olabilmektedir. Kişiler kendi şikayetlerine göre en uygun tedavi yöntemi için mutlaka bir uzman doktora danışmalıdır.
Son olarak inflamasyon tedavisi sürecinde sağlıklı beslenmenin de büyük rol oynadığı göz önünde bulundurularak bol bol sebze, meyve, balık tüketmenin bağışıklık sistemini güçlendireceği unutulmamalıdır.