Türkiye’de binlerce müriti bulunan ve Anadolu’nun ilk tarikatı olarak bilinen Rufai tarikatı üyeleri Gaziantep’te düzenledikleri Kadir Gecesi kutlamalarında söyledikleri ilahlilerle coşup göğüs, karın ve yanaklarına şiş soktular.
GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN! (18+)
Sahur vaktine kadar vücutlarını şişleyerek sürdürdükleri zikir töreni için, tarikatın önde gelen isimleri yaptıklarını bu eylemi “çerez” gibi gördüklerini söyledi.
ÇOCUKLAR DA VAR
Aralarında küçük çocuklarında bulunduğu yaklaşık 100 kişilik Rufai tarikatı üyesi Seyid Şeyh Cıddo El Rufai Dergahı’nda bir araya geldi. Birlikte yaptıkları iftarın ardından ise ‘şişlerle’ yapılan tehlikeli zikir töreni başladı.
Değişik boy ve kalınlıktaki şişleri kendinden geçen tarikat mensuplarının karın, göğüs ve yanaklarına sapladı. Bir süre bu şekilde salonda coşanların arasında tekbir getiren tarikat üyelerinin daha sonra vücutlarındaki şiş çıkarılıp, açtığı yara yeri ise tarikat şeyhi tarafından tükürüklü parmak bastırılarak kapatıldı. Zikir töreni boyunca kendinden geçen birçok tarikat mensubu da şeyhin önüne gelerek gömleğini çıkarıp, vücuduna şiş saplattı.
TARİKAT ŞEYHİ İZZETTİN EL RUFAİ: ALLAH RIZASI İÇİN YAPIYORUZ
Gecenin sonunda salonu dolduranlara konuşan aynı zamanda Şanlıurfa’dan taşınarak Gaziantep’e yerleşen Naimi aşireti mensuplarının da liderlerinden olan tarikat şeyhi İzzettin El Rufai, Kadir Gecesi’nde Allah rıza için toplandıklarını söyledi. Kimseden bir beklentileri olmadığını belirten şeyh, “Benliğe, maddiyata, dünyalara yokuz, her şeyi Allah rızası için yapıyoruz. Bu gece sadece Allah’a el açıp ümmetin kurtuluşu için dua ediyoruz” dedi.
“ŞİŞLEMEK KERAMETLERİN ÇEREZİDİR”
Tarikat şeyhi İzzettin El Rufai’nin vekilliğini yapan Hacı Abdulkadir Kurt ise, Allah rızası için zikir yaptıklarını söyledi. Gecenin bereketinden kerametin ortaya çıktığını belirten Kurt, “Keramet; hak ve helaldir. Peygamberlikten sonra evliya ve enbiya dönemi başladı. Kerametler keyfi yapılmaz. İhtiyaç olunca yapılır. Şu an yapılan şişlemek sadece çerezdir. Kerametler arasında ateşe girmek, minareden atlamak, kılıç vardır. Ateş, kendisine tapan ateşperestleri yakar ama bizi yakmıyor. Bunda sakınca görenler çıkıp kerameti yapsın, eline iğne batırsın bakalım” diye konuştu.
Kurt, tarikat şeyhinin seceserisinin bulunduğunu ve peygamber soyundan geldiğini de ifade etti. Dergahlarında aynı zamanda çocuklara dini eğitim verdiklerini de anlatan Kurt, kentin varoş olarak görülen semtlerinde yaşayan 500 civarında çocuğa Kuran dersi verdiklerini ve böylece kötü alışkanlıklardan uzaklaştırdıklarını kaydetti. Osmanlı döneminde tarikatlara ekonomik destek verildiğini de hatırlatan Kurt, kendilerinin ise hiçbir yerden destek almayarak imkanlarıyla hizmet verdiklerini kaydetti.
ANADOLU’DAKİ İLK TARİKAT
Rufai Tarikatı, rivayetlere göre 12’nci Yüzyıl ortalarında Seyit Ahmed-ür Rufai liderliğinde Basra ile Bağdat arasında Rufai kabilesi tarafından kuruldu. Türkiye’de 45 bin, dünyada ise 150 bin müridi olduğu tahmin edilen tarikatın Basra’dan sonra ikinci merkezi olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi gösteriliyor. Her yıl Muharrem ayının ilk 10 gününü yas ilan eden Rufailer, debbus olarak adlandırılan zikir törenlerinde vücutlara şiş batırıp, kılıç ve bıçakla vücutlarını kesiyor.
(DHA)