Yerli ve yabancı alternatif uygulamalara yönelenlerin sayısı gün geçtikçe artarken, bir kısım kullanıcılar, alışkanlıklarını değiştirmeyeceklerini belirtiyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Hasan Koltuksuz, "Benim gizli saklım yok. Beni dinleseler ne olacak’ yaklaşımları doğru değil. Cebinizde taşıdığınız telefonun gücünü iyi kavramamız gerekiyor" dedi.
En çok kullanılan haberleşme uygulaması WhatsApp geçtiğimiz günlerde ‘Gizlilik İlkesi’ni güncellediğini açıkladı. Uygulamaya girdikten sonra çıkan yeni sözleşmeyi onaylayan kullanıcılar, programı kullanmaya devam edecek. Uygulamayı kabul etmeyenler ise 8 Şubat’tan itibaren WhatsApp’i kullanamayacak. ‘Gizlilik İlkesi’nde yapılan değişiklik, kullanıcıları da ikiye böldü. Bazı kullanıcılar kendilerine sunulan sözleşmeyi kabul etmeyeceklerini ve başka uygulamaya geçeceklerini söylerken bazıları da WhatsApp kullanmaya devam edeceklerini kaydetti.
Yeni gizlilik sözleşmesi hakkında bilgiler veren Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Hasan Koltuksuz, "Bu anlaşmayla WhatsApp, müşteri ve adres bilgilerini bir başka kuruluşa satabileceğini açıkladı. Bunun kabul edilmesi durumunda uygulama üzerindeki haberleşme trafik bilgileriniz bir başka şirkete ticari olarak verilebilecek. Yani size ait bilgiler başka firmalar tarafından da kullanılabilecek. Daha önce firma, bu bilgileri kimseye vermediğini söylüyordu. İki kişi arasındaki haberleşme, ülkemizde de anayasal teminat altındadır. Siz bunu 3’üncü kişiye teslim ediyorsanız, yasalarla onu korumasını beklersiniz. Bu haberleşmeyi sağlayan kurum fiziksel olarak Türkiye’nin dışında. Haberleşme içerikleriniz, firmaların serverlerinde duruyor. Geçtiğimiz yıllarda bir platform hacklenmiş ve ünlülere ait fotoğraflar servis edilmişti. Acaba hangi önemli bilgiler sızdırıldı? Sorulması gereken de bu. Bunu bilen de yok" dedi.
‘Benim bilgilerimi alıp ne yapsınlar’ şeklindeki görüşün doğru olmadığını belirten Koltuksuz, durumun ciddiyetinin altını çizip, "Devletin veya özel sektörün karar vericilerinden biriyseniz size ait olmayan ortamlarda bilgi paylaşmanız, onu dışarıya verdiğiniz anlamına gelmektedir. 6 Temmuz 2019 yılında yayınlanan genelgede gizlilik dereceli önem taşıyan evrakın sosyal medya uygulamaları üzerinden paylaşılmasının yasak olduğu açıkça belirtildi. Buna rağmen çoğu insan ilgilenmedi. 'Benim gizli saklım yok', 'Beni dinleseler ne olacak’ yaklaşımları hiç doğru değil. İsminiz ve soy isminizin yanına konum bilgisi eklemek, takip edebilmek demektir. Sizin yanı sıra WhatsApp listenizdekilerin de takip edilebilmesine olanak sağlanıyor. Bu kadar kişi birbiriyle görüşürken şirketler, konuşma içeriklerine de sahipler. Bunların üzerine kredi kartıyla yaptığınız alışverişleri düşünün. Bu bilgiler bir araya getirilip toplanırsa hangi gün nerede olacağınız, ne satın alacağınız doğruya çok yakın bir şekilde tahmin edilebilir. Yani bilgileriniz satılabilir noktaya gelir. Örneğin ilaç verilerinizi ve hastane verilerini buna ekleyelim ve sızdırıldığını düşünelim. Bu bilgiler için milyar dolar ödemeye hazır bir sürü firma olacaktır" ifadelerini kullandı.
Gizlilik sözleşmesinin Avrupa Birliği ülkelerine zorunlu tutulmayıp sadece Türkiye’de zorunlu tutulmasına da tepki gösteren Koltuksuz, "WhatsApp’ın yaptığı akıl alır bir iş değil. Öncelikle bu ülkede Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) var. Siz bunu ‘Kabul etmiyorsanız güle güle’ diye dayatırsanız tabii ki kabul etmeyeceğiz. Bu, cüretkar ve kullanıcıyı takmayan davranış. Avrupa’da bunu yapmaya kalktıklarında ciddi yaptırımlarla karşılaşacaklarını biliyorlar. Ancak bu yaptırımlar bizde de var. Bu ülkenin kanunları olduğunu ve başıboş olmadığını öğrenecekler. Hukukçularımızın gerekli cevabı vereceklerine eminim. Mutlaka yerli ve milli teknolojiye ihtiyacımız var. Bu uygulamalar uydu üzerinden yapılıyor. Türksat 6A’dan itibaren tamamen yerli ve milli olduğu açıklandı. Bunu yapabildiğimiz taktirde yerli ve milli programları kullanmayı önerebilirim. 21’inci yüzyılda güç bilgiyse altyapı da bizden olması gerekiyor. Bilgileri kendi data programlarımızda depolamalıyız. Bu sistemleri de kendimiz üretmeliyiz. Program arayışlarına girecek olan vatandaşlarımız, bu programların arkasında kimin olup olmadığına baksınlar. Eğer yabancı bir ülke varsa tereddüt etsinler. Onun için yerli ve milli olmasına dikkat edilmeli. Bunlarla beraber özeni elden bırakmamak gerekiyor" diye konuştu.
Kullanıcıların bilgilerinin paylaşılması konusunda duyarlı olmaları gerektiğini savunan Koltuksuz, "Pandemiyle birlikte artık birçok şeyi internette yapacağımız kesin. Olur olmaz yerlere üye olup bilgilerimizi saçmamamız gerekiyor. Cebinizde taşıdığınız telefonun gücünü iyi kavramamız gerekiyor. Son zamanlarda koronavirüs aşılarıyla bizi izleyeceklerine dair iddialar vardı. Hem böyle bir teknoloji yok hem de bunu yapmak için aşıya gerek yok. Cep telefonunuz varsa ve sosyal medya uygulamalarını kullanıyorsanız 365 gün 24 saat nerede olduğumuz zaten biliniyor. Kimlerle iletişim halinde olduğumuz da biliniyor. Cep telefonlarımıza dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.
WhatsApp'ın yeni sözleşmesi vatandaşları da ikiye böldü. Uygulamayı sileceğini söyleyen Deniz Akdoğdu (25), "WhatsApp'ın yeni sözleşmesinde beni de rahatsız eden birçok nokta bulunuyor. Bu nedenle de farklı uygulamalara yönelmeyi düşünüyorum. Sözleşme bana henüz gelmedi ancak birçok arkadaşıma geldi. Birçoğu da bilerek veya bilmeyerek kabul etmiş bulundular. Ben 8 Şubat’a kadar uygulamayı kullanıp, sonrasında da başka uygulamaları tercih edeceğim. Telegram ve Signal uygulamalarından birini kullanacağım. Ayrıca bu sözleşmeyi Avrupa ülkelerine değil de bize uygulamalarını ırkçılık olarak nitelendiriyorum" dedi.
Gelinen noktada durumun abartıldığını savunan Yasemin Sırık, "Olayın bu kadar büyütülmesini doğru bulmuyorum. Zaten bilgilerimizi kullanıyorlardı. Benimle ilgili verileri paylaşacaklarsa paylaşsınlar. Sıkıntı değil. Sosyal medyadan zaten yeterince takip ediliyoruz. Oradan da takip edilmeyi çok önemsemiyorum. Arkadaşlarımın birçoğu farklı uygulamalara geçti. Bence diğer uygulamalarda da farklı bir durum olmayacak. Önemli olan kişisel haklara saygı duymak" ifadelerini kullandı.
Farklı uygulamalara yöneldiğinin altını çizen Meltem Akgül de "Özel hayatın gizliliğine yönelik bazı ihtimaller beni oldukça rahatsız etti ve o yüzden de WhatsApp'ı silip başka uygulamalar kullanacağım. Herkesi her şeyle paylaşmanın çok tehlikeli olacağını düşünüyorum. Birkaç alternatif var ama ben Telegram kullanmayı planlıyorum" diye konuştu.
Sosyal medya uygulamalarının masum olmadığını iddia eden Ozan Kara, "Halihazırda WhatsApp kullanıyorum. Ancak bugün gelinen durumun abartıldığını düşünüyorum. Diğer uygulamaları indiren birçok arkadaşım oldu ama ben kullanmaya devam ediyorum. Çünkü gizli saklı bir işim yok. Herkesin korktuğu bir şey varmış gibi geliyor bana. Çünkü önceki yıllarda da bu tarz uygulamaların çok masum olmadığını düşünüyorum" dedi.
Sözleşmeyi okumadan kabul etmiş bulunduğunu belirten Erdoğan Konuşkan ise, "Alternatifimiz çok fazla. Herhangi bir sıkıntı gördüğüm taktirde alternatiflere yöneleceğim. Sözleşmeyi kabul ettim ancak çok da okumadım. Çünkü sabah uyandığımda uyku sersemliğiyle kabul etmiş bulundum. Bu sözleşmenin bize uygulanıp Avrupa Birliği ülkelerine uygulanması çok anlamsız. Biz 2’nci sınıf vatandaş mıyız?" dedi.
(DHA)