Wall Street Journal, AK Parti'nin Kasım 2013'de katıldığı Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı'nın ilke olarak her türlü aşırılık, otoriterlik ve ırkçılığı reddettiği belirterek "Bu standartlara göre, Adalet ve Kalkınma Partisi, oraya ait değil" iddiasında bulundu ve AK Parti'nin "Erdoğan'ın Türk sivil toplum üzerindeki kontrolünü gevşetmesine dek" ittifak tarafından dışlanmasını istedi.
Ancak gazeteye bir e-posta gönderen ittifakın sözcüsü ise, "Birçok kişinin Türkiye'deki mevcut siyasi gelişmelere ilişkin kaygıları var. Ancak bu kaygılar, AK Parti yönetimi altındaki 10 yıllık başarılı ekonomik ve demokratik reformlar süresi bağlamında görülmeli Aynı zamanda seçim sonuçları bağlamında da görülmelidir" dedi ve "Ak Parti, yaygın olarak özgür ve adil olduğu kabul edilen bir seçimi ikna edici bir biçimde ve daha büyük bir çoğunlukla kazandığını" belirtti.
Wall Street Journal gazetesi, Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı'nınAK Parti'nin "Erdoğan'ın Türk sivil toplum üzerindeki kontrolü gevşetmesine dek"dışlamasını istedi. Ancak ittifakın sözcüsü, "Birçok kişinin Türkiye'deki mevcut siyasi gelişmelere ilişkin kaygıları var" demekle birlikte "başarılı ekonomik ve demokratik reformlara"ve partinin "yaygın olarak özgür ve adil olduğu kabul edilen bir seçimi ikna edici bir biçimde ve daha büyük bir çoğunlukla kazandığına" dikkat çekti.
Wall Street Journal gazetesi, başyazılarını kaleme alan ekipten SohrabAhmari imzasıyla "Türkiye'nin liberal olmayan muhafazakarları" başlıklı bir yazı yayınladı. AK Parti'nin Kasım 2013'de katıldığı Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı'nın ilke olarak her türlü aşırılık, otoriterlik ve ırkçılığı reddettiği belirtilen yazıda "Bu standartlara göre, Türkiye'nin AKP olarak bilinenAdalet ve Kalkınma Partisi, oraya ait değil" iddiasına yer veriliyor.
Partinin "otoriter ve demagojik yönlerinin bu yıl sert seçim kampanyası sırasında ve yolsuzluk iddiaları arasında tam olarak gözlerin önüne serildiğini" savunan Ahmari, Erdoğan'ın İsrail ile ilgili söyleminin de, partiyi kabul etmeden önce ittifakı düşündürmüş olması gerektiğini savunuyor.
Ancak AK Parti'nin "bireysel özgürlük ve kuvvet ayrılığı gibi temel muhafazakar ilkeleri küçümseme tutumuna ilişkin herhangi bir tereddüt kalmış ise eğer bu son üç ayda kalkmıştı" sözlerini kullanıldığı yazıda Türkiye'de son haftalarda sosyal medya konusunda alınan önlemlere vurgu yapılıyor.
Bu arada, yazıda ittifakın bir sözcüsü, Ahmari'ye e-posta yoluyla yaptığı açıklamaya da yer veriliyor. Sözcü şöyle diyor:
"Birçok kişinin Türkiye'deki mevcut siyasi gelişmelere ilişkin kaygıları var. Ancak bu kaygılar, AK Parti yönetimi altındaki 10 yıllık başarılı ekonomik ve demokratik reformlar süresi bağlamında görülmeli Aynı zamanda seçim sonuçları bağlamında da görülmelidir. AK Parti, Pazar günü yapılan yerel seçimleri, yaygın olarak özgür ve adil olduğu kabul edilen bir seçimde ikna edici bir biçimde ve daha büyük bir çoğunlukla kazandı."
Sözcünün vurguladığı unsurlar ile ilgili olarak sağlam ekonomik yönetimi ve istikrar sicilinin seçim kazanılmasına yardımcı olduğunu kabul eden Ahmari, "Ancak seçim tek başına bir demokrasi oluşturmaz" dedikten sonra "Erdoğan'ın, partisinin seçim zaferinden sonra yaptığı açıklamalar, ülkesini Venezuela veya Rusya'dan farklı olmayan rekabetçi olmayan bir demokrasiye dönüştürme kararlılığını ima ediyor" yorumunu yapıyor.
Ahmari yazısını, "Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı, Türk sivil toplumu ve siber alanı üzerindeki kontrolü gevşetmesine dek AKP'yi ya ihraç etmeli yada üyeliğini askıya almalı. Böyle bir adım kuşkusuz ki bazılarınca ittifakın tek İslami partisine karşı bir önyargı olarak algılanır. Ancak Avrupalı muhafazakarlar için AKP'nin otoriterliğe yönelişini eleştirmemek daha kötü bir mesaj gönderir yani, birey ile devlet arasındaki ilişkiye dair muhafazakar ilkeler, bazılarına uygulanırken bazılarına uygulanmadığıdır" sözleriyle noktalıyor.(ANKA)