Televizyon programcısı Murat Erdin, 28 Şubat sürecinde yaptıkları haber toplantısında, “Ya askerler desteklenecek; ya da elde ettiğimiz kazanımları kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız.” denildiğini söyledi. Muhabirlik döneminde yaşadığı olaylara değinen Erdin, haberlerin kendilerine görünmeyen eller tarafından yaptırıldığı ifade etti.
Özel radyo ve televizyonlarda uzun yıllar muhabirlik yapan ve şu sıralarda Bugün TV’de sabah haberlerini hazırlayıp sunan Murat Erdin, 22 yıllık meslek yaşamında karşı karşıya kaldığı ilginç hadiseleri Cihan Medya Haber Dergisi’ne anlattı. Özellikle 28 Şubat döneminde haberlerin kendilerine görünmeyen eller tarafından yaptırıldığını dile getiren Erdin, bir haber toplantısında yaşadıklarını şöyle ifade etti: “Bir gün haber merkezinden herkesin katıldığı genel bir toplantı yaptık. O toplantıda şöyle bir ikilem ile karşı karşıya kaldığımız bize söylendi. ‘Ya askerleri destekleyeceğiz; ya da o güne kadar bir medya kuruluşu olarak elde ettiğimiz kazanımları kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız’ Biraz da mecburiyetten 28 Şubat sürecinde askerlerin dediklerini yapmak durumunda olduğumuz yöneticilerimiz tarafından bize ifade edildi. Ben bunun kitabını da yazdım. O dönem askerlerin yoğun bir baskısını hissediyorduk.”
Defalarca haber yapmak için Cübbeli Ahmet’in Beykoz’daki mekanına gittiklerini anlatan Erdin şöyle devam etti: “Orada gerek gizli çekimler gerek açık çekimler yapmak için defalarca gittik. Çarşamba’ya çok gittim. 28 Şubat döneminde Çarşamba’ya o kadar çok gittim ki, orada anons çekerdik. Anons çekerken orada yaşayan insanlar çekimi engellerlerdi. Biz onu aynen yayınlardık. Kur’an kursları ile ilgili haberler yapıyorduk. Yine aynı şekilde askerlerin harp okulu törenlerinde çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmaları baştan sona kaydederdik. Kameraman arkadaşlara tembih ederdik ‘kayıttan çıkmayın’ diye. Rütbesi ne olursa olsun. Mutlaka siyasilere mesajlar gönderiliyordu. İçinde laiklik olan içinde Cumhuriyet olan ve içinde Atatürk olan mesajlar gönderiliyordu. Biz kanala döndüğümüz zaman ana haberlerde bunları öne çıkarıyorduk. Hepimiz hükümete vurabileceğimiz haberlere yönlendiriliyorduk. Refah-Yol hükümetine ait bakanların söylediklerini abartmak, onların rejime yönelik yanlış anlamalara yol açan cümlelerini haber bültenlerinde öne çıkarmak gibi bir yönlendirmek içindeydik.”
‘MİRAÇ KANDİLİ’NİN NE OLDUĞUNU BİLMEZLERDİ HABERLERİ BANA YAZDIRIRLARDI’
Kandil haberlerini sürekli kendisinin yazdığını ifade eden Erdin, “Mesela kandil olurdu. Miraç Kandili ile ilgili haberleri ben yazardım. Miraç Kandili’nin ne olduğunu bilmezlerdi. Kandilde bana, ‘Ya Murat bir Miraç Kandili DSF’si yazar mısın?’ derlerdi. Ben de yazardım. Nedir bu Miraç? diye sorarlardı. Daha kandilin ne olduğunu bilmeyen bu medyadaki insanlar kendilerini merkez medyası diye tanımlarlardı. Bu bana garip gelirdi.” ifadelerini kullandı.
‘İBRAHIM TATLISES’İN KAMERAMANLARI İÇTİMAYA DİZDİĞİNE ŞAHİT OLDUM’
İbrahim Tatlıses’in katıldığı bir programda yaşadığı hatırayı da paylaşan Erdin şunları söyledi: “Ben İbrahim Tatlıses’in sağlığında saldırıya uğramadan önce bütün magazin kameramanlarını içtimaya dizdiğine tanık oldum. ‘İndirin kameraları’ dedi. Bütün kameramanlar kameraları yere koydu. ‘Şöyle dizilin’ dedi. Hepsini dizdi. Böyle bir şeyi nasıl kabul eder gazeteci.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz