HABER

Ya bunlar olmasaydı

Ya bunlar olmasaydı

Listverse sitesi, günlük yaşantımızda kullandığımız ve küçük şeyler olmalarına rağmen hayatımıza kolaylık ve keyif katan icatların bir listesini derledi.


Önceleri erkekler, kullanması yetenek isteyen düz tıraş bıçakları kullanırlardı. 18. yüzyılın sonlarında Jean-Jacques Perret, bir doğramacının yaptığı uçaktan esinlenerek ilk emniyetli tıraş bıçağını icat etti. Perret konuyla ilgili bir kitap bile kaleme aldı. 1820'lerden itibaren çeşitli şirketler kendi emniyetli tıraş bıçaklarını üretmeye başladılar. 1875 yılında Kampfe kardeşler emniyetli tıraş bıçağının ilk Amerikan versiyonunu yaptılar. Bu, bir tarafında telden bir koruma kılıfı olan ve bilenmesi için çıkartılması gereken bir tıraş bıçağıydı. 1901'de ise Amerikalı bir mucit olan King Camp Gilette tek kullanımlık bıçakları olan tıraş makinesini icat etti. Uyanık bir işadamı olan Gilette tıraş makinelerini zararına satıp tek kullanımlık bıçaklar üzerinden para kazanmanın çok kârlı olduğunu farketti. Daha sonraları Gilette'in bu stratejisi bir pazarlama modeli haline geldi.


İngiliz tüccar Peter Durand, 1810'da patentini aldığı konserve kutusu ile besin muhafazası konusunda büyük bir etki yarattı. 1813 yılında John Hall ve Bryan Dorkin, İngiltere'deki ilk ticari konserve fabrikasını açtılar. Piyasadaki ilk konserve kutuları o kadar kalındı ki açılmaları için çekiç kullanmak gerekiyordu. Kutular inceldikçe konserveleri açacak araçları üretmek mümkün oldu. 1858 yılında Ezra Warner, ilk konserve açacağının patentini aldı. ABD ordusu bu ürünü İç Savaş yıllarında kullandı. 1886'da J. Osterhoudt -sardalye konservelerinde olduğu gibi- üzerinde kendi açacağı bulunan konserve kutularının patentini aldı. Evlerde yaygın olarak kullanılan konserve açacağının mucidi ise William Lyman oldu. Lyman, 1870 yılında, üzerinde bulunan tekerlek sayesinde konserve kapağının etrafında dönerek kenarlarını kesen kolay kullanımlı bu konserve açacağının patentini aldı.


The New York Dairy Company, cam şişede sütü seri üretime sokan ilk şirket olarak biliniyor. Bunun öncesinde sütçüler, müşterilerinin kendi kaplarına süt koyarlardı. Pastorize edilmemiş sütün, kısa raf ömrü nedeniyle günde aşağı yukarı dört defa dağıtımı yapılıyordu. Küçük cam kapağı ve teneke bir klipsi bulunan ilk cam süt şişesinin patentini 1880 yılında Lewis P. Whiteman aldı. Bundan sonraki ilk patent ise 1884'te Abram V. Whitemen tarafından geliştirilen kubbe tipli ve teneke kapaklı süt şişesine verildi.


Vakum prensibini kullanarak el gücüyle çalışan ilk süpürge "Whirlwind", 1868 yılında Ives W. McGaffey tarafından Şikago'da icat edildi. Bu makine hafif ve kompakttı, ancak kullanışlı değildi, çünkü yeri süpürürken aynı anda bir el manivelasını da çevirmek gerekiyordu. McGaffey bu icadının patentini 5 Haziran 1896 tarihinde aldı. Süpürge, o zamanlar için yüksek bir fiyat olan 25 dolara piyasaya sürüldü. Whirlwind'in ne kadar başarıya ulaştığını tahmin etmek güç, çünkü bu makinelerin birçoğu sadece Şikago ve Boston'da satıldı ve büyük olasılıkla çoğu da 1871'de meydana gelen Büyük Şikago Yangını'nda kayboldu.


Görünüş olarak fermuara benzeyen ilk icadın patenti 1851 yılında Amerikalı Elias Howe tarafından alındı. Howe'un otomatik daimi giysi kapatma aracı olarak adlandırılan bu buluşunun, fermuarın aksine, sürgüsü bulunmuyordu. Gerçek fermuarın üretilmesi ise 20 yıllık bir seri gelişmenin sonucu gerçekleşti. 1914 yılında Gideon Sundback tarafından üretilen model, modern fermuarlardan ayırt edilemeyen ve ciddi tasarım hataları bulunmayan ilk fermuar versiyonu oldu.


İsviçreli mühendis George de Mestral, 1948'de yeni bir ilikleme sistemi geliştirdi. Bu fikir De Mestral'a, günlük yürüyüşleri sırasında kıyafetlerine ve köpeğinin tüylerine yapışan pıtrak tohumlarını yakından incelemesinin ardından geldi. Mühendis, bu tohumlardan esinlenerek iki maddeyi çift taraflı olarak basit bir şekilde birbirine bağlamanın olanaklı olduğunu keşfetti. Sonuç olarak cırt cırtı geliştirdi ve bu fikrinin patentini 1955 yılında aldı. De Mestral, icadının ismini, Fransızcada kadife (VELOURS) ve kanca (CROCHET) anlamlarına gelen kelimelerin ilk üç harflerini birleştirerek VELCRO koydu.


Elekrikli tost makinesi geliştirilmeden önce, dilimlenmiş ekmek, metal bir çerçeveye yerleştirilip ateşin üzerine tutularak veya uzun saplı bir çatala geçirilip ateşe yaklaştırılarak kızartılıyordu. Elektrik kullanan ilk ekmek kızartma makinesi ise 1893 yılında İngiltere'de icat edildi. Elektrikli tost makinelerini mümkün kılan teknoloji -yüksek ısıya dayanıklı nikrom bir tel- uzun zaman boyunca kullanıldı. 1913 yılında Copeman Electric Stove Company, ekmeği otomatik olarak çeviren ve böylece ekmeğin çift tarafının da kızarması için insan müdahalesi gerektirmeyen bir ekmek kızartma makinesi üretti.


Alkolsüz içeceklerin geçmişi doğal kaynaklarda bulunan maden sularına kadar dayanır. Eski toplumlar doğal kaynaklarda yıkanmanın ve/veya maden suyu içmenin birçok hastalığı iyileştirdiğine inanırdı. Pazara sürülen ilk alkolsüz içecekler (gazsız) 17. yüzyılda Fransa'da ortaya çıktı. Bunlar, balla tatlandırılmış su ve limon suyundan yapıldı. 1770'lerde bilimadamları, doğal maden sularının benzerlerini üretme konusunda büyük ilerleme kaydettiler. Joseph Priestley, damıtılmış suyu karbon dioksitle karıştırdı. John Mervin Nooth ise Priestley'in tasarımını geliştirerek cihazını ticari kullanım için eczanelere sattı. "Maden sodası" olarak adlandırılan yapay maden suları ve soda makineleri A.B.D'de büyük sükse yaptı. 1806'den itibaren maden modası satmaya başlayan kimya profesörü Benjamin Silliman, içeceği üretmek için Nooth'un cihazını kullandı. Maden suyu satan Amerikalı eczacılar daha sonra bu içeceklere, tatlandırmak amacıyla, çeşitli bitkiler ve kimsayallar eklediler.


Kâğıt, Çin'de M.Ö 2. yüzyıldan beri paketleme ve doldurma amacıyla kullanılan bir madde olmasına rağmen tuvalet kâğıdının ilk kullanımı M.S. 6. yüzyılda Çin'de gerçekleşmiştir. 1880'de ilk defa Britanyalı bir şirket gözenekli tuvalet kâğıdını üretti. Aynı dönemde ve öncesinde gözeneksiz tuvalet kâğıdı çeşitleri de kullanılıyordu. Ancak bunun da öncesinde insanlar ihtiyaçlarını giderdikten sonra temizlenmek için yün, kenevir, yaprak, ot, taş, kum, su, kar, deniz kabuğu, mısır yaprağı veya koçanı, meyve kabuğu gibi çeşitli materyaller kullanıyorlardı.


İlk bahçe cinleri 1800'lerin ortalarında Almanya'nın seramiğiyle ünlü bir kasabasında yapıldı. Dekorasyon malzemesi olarak pişmiş topraktan hayvanlar yapan Philip Griebel, geceleri bahçeye yardım eden cinlerle ilgili söylentilerden yola çıkarak cin heykelcikleri de üretmeye başladı. Bu bahçe cinleri, bahçeciliğin ciddi bir hobi olduğu Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde hızla popülerleşti.


Kibrit her ne kadar Çin'de 6. yüzyıldan, Avrupa'da ise 16. yüzyıldan beri kullanılıyor olsa da günümüzde kullanılan, sürtme yöntemiyle yanan kibritin icadı 1800'lere dayanır. Bildiğimiz kibriti 1826 yılında İngiliz kimyager John Walker icat etti. Konuyla ilgili ilk çalışmalar 1680'lerde Robert Boyle ve onun asistanı Godfrey Haukweicz tarafından yürütüldü. Boyle, deneylerinde fosfor ve sülfür kullandı ancak çabaları başarılı sonuçlanmadı. Walker ise stibnit, potasyum klorat, reçine ve nişasta karışımının sert bir yüzeye sürtülmesiyle tutuştuğunu keşfetti. Kibritin seri üretimine 1862'de geçildi.


Kontakt lenslerin icadı tahmin edilenden çok daha eskidir. 1888'de Alman fizyolog Adolf Eugen Fick, ilk başarılı kontakt lensleri üretti. Fick, Zürih'te çalıştığı dönemde, korneanın çevresindeki daha az hassas olan kısmına yerleştirilen odaksız skleral kontakt kabukları üreterek önce tavşanlar üzerinde, daha sonra kendisinde ve bir grup gönüllü üzerinde bu icadını test etti. Bu lensler ağır camdan yapılmıştı 18-21 mm çapındaydı. Fick kornea ile cam arasındaki boşluğu ise bir dekstroz solüsyonuyla doldurdu. Fick'in bu büyük, kaba lensleri günde yalnızca birkaç saatliğine takılabiliyordu. 1949 yılından önce de korneaya tam olarak oturan ve uzun saatler boyunca takılabilen lensler üretilmedi.


Elektrikli olmayan ilk çamaşır makinesi 1692 yılında İngiltere'de piyasaya sürüldü. Yaklaşık iki yüz yıl sonra New Jersey'li Luis Goldenberg (1800'lerin sonu, 1900'lerin başı), elektrikli çamaşır makinesini icat etti.


Eski metal içecek kutuları çelikten üretiliyordu ve açma kolu bulunmuyordu. Onun yerine bu kutular şişe açacağına benzer, sivri uçlu bir aparatla açılıyordu. Kutunun kapağında iki üçgen delik -içmek için büyük bir tane ve havanın girmesini sağlamak için küçük bir tane- açılıyordu. 1936'da mucitler kendiliğinden açılan kutu tasarımları için patent başvurularına başladılar, fakat zamanın teknolojisi itibariyle bu icatlar pratik olmaktan çok uzaktı. Sonraları metal içecek kutularında çelik yerine alüminyum kullanılmaya başlandı. 1962'de Ohio'dan Ermal Cleon Fraze, çekince kutudan tamamen ayrılan bir açma halkası icat etti. Bu çıkarılıp atılan açma halkasının yerine daha sonra, 1975 yılında Daniel F. Cudzik tarafından icat edilen ve bugün kullandığımız sabit açma halkası geçti.


İlk kauçuk kondom 1855'de üretildi. Onlarca yıl boyunca kauçuk kondomlar, işlenmemiş kauçuk şeritlerle sarılmış penis şeklindeki kalıpların, kauçuğun sertleşmesi için, kimyasal bir solüsyona batırılmasıyla imal ediliyordu. 1912 yılında Julius Fromm isimli bir Alman, kondomlar için yeni bir imal tekniği geliştirdi. Fromm, cam kalıpları işlenmemiş kauçuk solüsyonuna sokuyordu. Çimentonun sertleşmesine benzeyen bu yöntemde kauçuğa, sıvılaşması için, benzin eklemek gerekiyordu. Bu kondomlar tekrar tekrar kullanılabiliyordu. Lateks ise 1920'de icat edildi. Lateks kondomların üretimi, solüsyonla sertleştirilen kauçuk kondomlara göre daha az iş gücü gerektiriyordu. Kauçuğu içine sarkıtmak için benzin yerine suyun kullanılması da kondom fabrikalarındaki yangın tehlikesinin önüne geçmiş oldu. Lateks kondom ayrıca müşteriler için de daha kullanışlıydı: kauçuktan daha sağlam ve inceydi ve raf ömrü beş yıldı (kauçuklarınki üç aydı).


Yaprak şeklindeki folyo, yapımında alüminyum kullanılmaya başlanmadan önce kalaydan üretilerek satılıyordu. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, kalay folyo herkes tarafından kullanılan bir malzemeydi. Alüminyum folyoya oranla daha sert olan kalay folyo, aynı zamanda içinde duran yemekte metal tadı bırakıyordu. Kalay folyonun yerini alüminyum folyonun almasının temel sebebi de bu oldu.


İlk tükenmez kalem patenti 30 Ekim 1888'de John J. Loud'a verildi. Deri tabakçısı olan Loud, tabakladığı derilerin üzerine yazı yazabilmesini sağlayacak bir alet yapmaya çalışıyordu. Elbette o zamanlar kullanılan mürekkepli kalemlerle bunu yapması mümkün olmuyordu. Tükenmez kalemde, içinde durduğu yuvada hareket eden küçük çelik bir top bulunuyordu. Bundan elli sene sonra, kardeşinin de yardımıyla, Laszlo Biro isimli bir kimyager yeni tükenmez kalem tasarımları üzerinde çalışmaya başladı. Sonuçta Biro 15 Haziran 1938'de yaptığı tasarımın patentini aldı. Önceleri tükenmez kalemler, mürekkeplerinin yapısı nedeniyle akıtıyor veya tıkanıyordu. Ayrıca, mürekkebin küçük çelik topa ulaşması için yer çekimi kuvveti gerekiyordu. Bu nedenle kalemi tamamen dikey pozisyonda tutmak gerekiyordu. Biro'nun tasarladığı tükenmez kalem ise mürekkebin akış problemine çözüm getirdi.


Şampuan kelimesi, bazı Kuzey Hint dillerinde baş masajı anlamına gelir. Hem kelime hem de kavramın kendisi Britanya'ya, sömürgesi Hindistan tarafından kazandırılmıştır. Bu terim ve hizmeti Britanya'ya Bengalli bir çevirmen olan Sake Dean Mahomed, 1814'te İrlandalı eşiyle birlikte İngiltere'de "Mahomed'in Hintli Buhar Banyosu" olarak bilinen bir şampuan banyosu açtığında tanıtmış oldu. Şampuanın erken evrelerinde İngiliz saç tasarımcıları, saça ışıltı ve güzel koku vermek için, tıraşlanmış sabunu suda kaynatarak bu karışıma şifalı otlar ekliyorlardı. Kasey Hebert bilinen ilk şampuan üreticisiydi ve şampuanın doğuşu da genellikle ona mal edilir. Aslen sabun ve şampuan benzer ürünlerdi. Günümüzde kullanılan modern şampuan ise 1930'larda Drene markasıyla piyasaya sürüldü.


19. yüzyıl ve öncesinde tüm şekerleme çeşitleri tartılarak, ayrı ayrı küçük parçalar halinde satılıyordu. Çikolatanın, içecek veya tatlı yapımında değil de olduğu şekliyle yenebilecek bir şey olarak tanıtılması ilk kalıp veya tablet şekillerinin oluşmasına yol açtı. 1847 yılında İngiltere'deki bir çikolata fabrikası yaygın tüketim için uygun ilk kalıp çikolatayı hazırladı. Aynı fabrika kalıp çikolatanın üretimine 1866 yılında geçti.


Öncelikle yanlış bilinen bir efsaneyi açıklığa kavuşturmak gerekiyor: Fıstık ezmesini George Washington Carver icat etmedi! Fıstıklar ilk olarak İnkalar tarafından ezme haline getirilmiş ancak bu gelenek zaman içinde yok olmuştur. Fıstık ezmesinin ilk modern kullanımı 1890'lara denk gelir. George A. Bayle, fıstığı ezme haline getirerek dişleri kötü durumda olanlar için bir protein takviyesi olarak piyasaya sürdü. 1893'de Dr. John Harvey Kellogg, bildiğimiz fıstık ezmesinin (her ne kadar fıstıkları kavurmak yerine buharda pişirmiş olsa da) öncülüğünü yapacak ürünü yarattı. Fıstık ezmesi, 1904 yılında C.H. Sumner tarafından bir fuarda ABD'ye geniş çaplı olarak tanıtıldı. 1922 yılında Joseph L. Rosefield, daha iyi öğütülmüş, daha iyi hidrojene edilmiş ve içinde yağın dağılmasını engelleyeci madde bulunan bir fıstık ezmesi geliştirdi. Bu emülsiyon yapıcı madde sayesinde, önceden kumlu veya macun kıvamında olan fıstık ezmeleri daha kremsi bir doku kazanmış oldu.

En Çok Aranan Haberler