Kadınlarda 40-42 yaş, erkeklerde ise 44-45 yaş sonrasında yakını görme sorunu yani ‘presbiyopi’ başlıyor. İnsanlar toplum içinde gazete okurken, sipariş vermek için menü incelerken ya da cep telefonlarını kullanırken yakın gözlüğü takmak istemiyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Bozkurt Şener, yakın gözlüğüne alternatif tedavi geliştirildiğini söyledi. Gözün içindeki merceğin esnekliğinin, yaşın ilerlemesi ile birlikte azalmasıyla oluşan yakını görme sorunu hakkında bilgi veren Dr. Şener, bunun doğal bir gelişme olduğunu dile getirdi.
Çok uzun yıllardır bu konuda çalışmalar yapıldığını ifade eden Şener, presbiyopi tedavisine dikkat çekti. Yakın gözlüğü ya da kontak lenslerin kullanıldığını hatırlatan Şener, son yıllarda hızla gelişen bir başka seçeneğin ise lazerle presbiyopi tedavisi olduğunu kaydetti.
Dr. Şener, ‘gözün içindeki mercek ile oynamak ya da korneanın üzerinde çalışmak’ şeklinde özetlediği tedavi hakkında şu bilgileri verdi:
“Hastanın gözü, diğer lazer tedavilerinde olduğu gibi hazırlanıyor. Gözün, uzak ve yakın görüşte ne kadar düzeltmeye ihtiyacı olduğuna dair bilgiler sisteme yükleniyor ve kornea buna göre yeniden şekillendiriliyor. Tedavinin uygulanması yaklaşık 4-5 dakika sürüyor. İşlemden sonra birkaç gün boyunca hafif bulanıklık görülebiliyor, ardından mükemmel bir yakını görme durumu oluşuyor. Hasta, prospektüsten daha küçük olan yazıları okur hale geliyor. Bu işlem, her iki göze birden uygulanıyor. Yani ‘supracor’, uzak görüşü bozmadan hem uzak hem yakın görmeyi tek seansta güvenle düzeltmeye yardımcı oluyor. Diğer yöntemlerde gözbebeği alanı içerisinde istenmeyen sapmalar oluşup uzak görüş bozulurken, bu yöntemde böyle bir risk bulunmuyor ve başarı oranları yüzde 90’a ulaşıyor. Bu işlemden sonra 3-6 ay boyunca 0.50 derecelik miyopi görülebiliyor, ancak zamanla eski haline dönüyor.”
Korneanın yüzeyinin, ham mercek gibi düşünülüp şekillendirildiğini ve korneanın gözlük ya da kontak lens gibi kullanıldığını belirten Coşkun, şöyle devam etti: “Yani kişinin kendi gözünün malzemesi şekillendirilip, bir mercek haline getiriliyor. Gözün içindeki her şey aynı kalıyor, sadece merceğin yüzeyi değişiyor. Bugüne kadar ‘intracor’ denilen, femtosecond tür lazer kullanılan ve korneanın yüzde 70’lik iç dokusuna yapılan uygulama gerçekleştiriliyordu. Bu uygulamada, korneanın santrali halkalar şeklinde kesilerek zayıflatılıyor, gözün içindeki basınçla merkez yukarı itilip, hafif sivrileştiriliyor ve böylece yakını görme sağlanıyordu. Bunu yaparken, gözün içindeki basınçta gerçekleşecek değişiklik, yaklaşık olarak 1.25 ile 1.75 derece arasında tahmin ediliyordu ancak tam bir rakam belirlenemiyordu. Şimdi tekrar excimer lazer yöntemine döndüldü ve ‘supracor’ yöntemi ile artık istenilen numara belirlenerek yeniden şekillendirme yapılabiliyor. Ayrıca, supracor yöntemiyle ilk defa uzak ile yakın aynı anda tedavi edilebiliyor.”
BU TEDAVİ KİMLERE UYGULANABİLİR?
Dr. Coşkun, tedavinin kullanılabileceği gruplar konusunda şunları ifade etti: “Gözün ihtiyacı 1.75-2 derece gibi gerçekten ileri rakamlara ulaşmış olan 46 yaş üstü hastalarda tercih ediliyor. Kuru göz, katarakt, ince kornea, glokom, keratokonus gibi göz hastalıkları olanlara, diyabete ya da başka bir hastalığa bağlı kanama problemi yaşayanlara uygulanamıyor. Ayrıca hamilelik, romatizmal veya şiddetli metabolik hastalık gibi lazer işlemine engel oluşturan durumlarda da supracor tedavisi yapılamıyor.