HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Yalnız George: Bir alt türün yok olması gerçekten önemli mi?

Pinta adası dev kaplumbağalarının son temsilcisi Yalnız George hayatını kaybetti. Ancak George'un genleri ''akrabası'' olan kaplumbağalarda yaşamaya devam ediyor. Peki o zaman bir alt türün sonunun gelmesi gerçekten önemli mi?

Matt Bardo

BBC Nature

Pinta adası dev kaplumbağalarının son temsilcisi Yalnız George 100 yaşında çocuk sahibi olmadan hayatını kaybetti ve böylece bu türün de sonu gelmiş oldu.

Ancak George'un genleri ''akrabası'' olan kaplumbağalarda yaşamaya devam ediyor. Peki o zaman bir alt türün ortadan kalkmış olması ne kadar önemli?

Kaplumbağa uzmanı Henry Nicholls ''Normalde bunu farketmeyiz bile. Bir canlının soyu tükenir ve biz daha sonra bunu fark ederiz, ancak tabi o zaman da herşey için çok geç kalınmış olur'' dedi.

Ancak Guinness Rekorlar kitabına dünyanın en nadir hayvanı sıfatıyla giren son Pinta adası dev kaplumbağası için durum farklıydı.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği yayınladığı bir açık mektupta ''George, Galapagos için bir semboldü ancak bir bakıma bundan da fazlasıydı. George, bizim bu gezegenin zenginliklerini korumak adına verdiğimiz savaşın da temsilcisiydi'' dedi.

Ancak son yıllarda Galapagos adalarından biri olan Isabela'nın Kurt Volkanı bölgesinde yapılan yeni genetik keşifler bilimadamlarının biraz içini rahatlatıyor.

Yale Üniversitesi'nden araştırmacılar bu bölgede Pinta adası dev kaplumbağaları ile Isabella kaplumbağalarının melezi olan bir kaplumbağa buldu. Bu, Yalnız George'un genlerinin yüzde ellisini taşıyan bir canlının hâlâ adalarda hayatını sürdürdüğü anlamına geliyor.

Araştırmaya katılan kaplumbağa uzmanı Dr Peter Paul Van Dijk ''Yalnız George ve onun soyu ortadan kalkmış olsa da adalarda hâlâ George'un genlerinin bir kısmını taşıyan kaplumbağalar bulunuyor'' dedi.

Kaplumbağaların adalar arasında teknelerle taşınması nedeniyle genlerinin karıştığı düşünülüyor.

George'un akrabalarının onun bir türü olarak aile ağacına devam edip etmediğine karar vermek için ise bir hayvan türünün nasıl tanımlanacağını belirlemek gerekiyor.

Türlerin tanımlanma biçimleri, bilim adamlarının fikir birliğine varmamış olduğu bilimsel kategori prensiplerine dayanıyor.

Evrimsel bir bakış açısından, alt türler yeni türlere dönüşme sürecinin temsilcileri. Evrim teorisi bu alt türlerin ortak genleri paylaştığı akrabalarından farklı bir biçimde evrilerek yeni ve bağımsız türler oluşturma yolunda olduklarını gösteriyor.

Dr Peter Paul Van Dijk'e göre Galapagos kaplumbağaları bu teorinin geçerliliğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Van Dijk ''Galapagos Adaları volkanik adalar. Bu adalar okyanus tabanından yükseldiğinde kaplumbağalar bir şekilde burada koloni kurmaya karar vermiş ve farklı adalarda yaşayan kaplumbağalar farklı şekilde evrilmiş'' dedi.

Yalnız George yaklaşık kırk yıldır Galapagos Milli Parkı'nda gözetim altında yaşıyordu.

Bilim adamına göre farklı adalarda yaşayan bu kaplumbağaların farklı türler ya da alt türler olarak tanımlanmasının çok da önemi yok.

Ancak bu ''alt türler''den birinin soyu tükendiğinde tarihin bir parçası da bir şekilde yok olmuş oluyor.

Dünya'da koruma altına alınan canlıların birçoğu bir türün değil bir alt türün temsilcisi.

Örnek olarak kaplanların tamamı tek bir tür olarak ''Panthera tigris'' soyunda. Ancak bu türün alt türlerinden bir çoğu soylarının tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya.

Amur kaplanı, Güney Çin kaplanı, Endo-Çin kaplanı, Sumatra ve Bengal kaplanı soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan alt türler.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği yöneticilerinden Dr Christine Breitenmoser ''Alt türler morfolojik olarak birbirlerinden farklı, kürk desenleri farklı, boyutları farklı, fiziksel görünümleri farklı çünkü farklı bölgelerde üreyip buralara adapte olmuşlar'' dedi.

Breitenmoser sözlerine ''Bu canlıların her biri farklı şartlarda yaşıyor, çevrelerindeki yırtıcılar farklı, besinleri farklı bütün bu değişiklikler de evrim sürecini etkiliyor'' diyerek devam etti.

Ancak bir tür ya da alt türün soyu tükendiğinde dünyada onların genetik mirasına sahip olan başka hayvanların varlığını sürdürüyor oluşu bir gün bu hayvanların ekosisteme geri dönebilecekleri anlamına geliyor.

Henry Nicholls Pinta adası dev kaplumbağalarının yakındaki Espanola adası kaplumbağalarına genetik olarak oldukça yakın olduğunu söylüyor.

Nicholls ''Bu kaplumbağaları Pinta adasına yeniden koymak tabiki de evrimi başlatacak. Bu çok uzun zaman alacak ve büyük olasılıkla evrim süreci daha farklı işleyecek. Yani 200 bin yıl sonra yeni Pinta kaplumbağaları Yalnız George'un aynısı olmayacak. Genler farklı yönlere gidecek'' dedi.

Galapagos Adaları'nın ekosistemi Darwin'in evrim teorisini geliştirmesinde etkili olmuştu.

Peki evrimsel tarih bakımından çok da eskiye dayanmayan Yalnız George gibi alt türlerin soylarının tükenmesi sadece sembolik önem mi taşıyor yoksa bu hayvanların yok oluşu evrimsel açıdan gerçekten önemli mi?

Koruma politikaları belirlenirken evrimsel tarihi göz önünde bulundurmak için adımlar atılıyor.

Londra Zooloji Cemiyeti'nin Edge adlı programı evrimsel tarihi inceleyerek daha anlamlı "soyu tükenmek üzere olan canlılar listesi" yapmaya çalışıyor.

Edge programı çalışanlarından Carly Waterman ''Her bir canlının ne kadar özel bir evrimsel tarihe sahip olduğunu anlamak için aile ağaçlarına bakıyoruz'' dedi.

Waterman ''Her alt türe veya genetik bağlarına bakıp soyu tehlikede olan her canlının ne kadar farklı ve bağımsız bir genetik mirasa sahip olduğunu belirlleyerek onlara bir ED yani 'Evrimsel olarak özel' puanı veriyoruz'' diyerek sözlerine devam etti.

Daha sonra bu ED skorları Uluslararası Doğayı Koruma Birliği'nin yayınladığı soyu tükenme tehlikesi altında olan canlılar listesi ile karşılaştırılıyor ve böylece genetik mirasları en değerli olan ve en çok tehlike altında olan canlılar belirleniyor.

Yakın zamanda evrim geçiren canlıların ED puanları daha düşük oluyor.

Waterman ''İnternet sitemizde ED puanı en yüksek olan 100 türü açıkladık. Memeliler açısından bakınca listedeki türlerin %66'sı hiç bir şekilde korunmuyor'' dedi.

Amur kaplanları bu türlerden biri. Listede filler ve pandalar da bulunuyor.

Amfıbik yani hem suda hem de karada yaşayabilen hayvanlara bakıldığında ise listede mor kurbağalar ve Çin salamanderleri var.

Carly Waterman önlerine çıkan engellerden birinin de listedeki hayvanların bazılarının insanlar tarafından hiç tanınmıyor oluşu olduğunu söyledi.

Waterman ''İnsanlar daha önce var olduğunu bilmedikleri türlerin ortadan kaybolması riskini fazla ciddiye almıyor. Ancak bizim için bazı türlerin diğerlerinden daha önemli olması gibi bir şey söz konusu olamaz'' dedi.

Yine de Dr Peter Paul Van Dijk, iyimser olmak için nedenler olduğunu söylüyor.

Ona göre Yalnız George ile diğer Galapagos kaplumbağalarının paylaştığı genetik miras, türlerin korunması için fırsatlar doğurabilir.

Van Dijk ''Yeni bulgular soyu tükendiğini sandığımız bazı alt türlerin yeniden üretilebileceğini gösteriyor ve açıkçası tüm ümitler tükenmeden bu türleri kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmeye niyetimiz yok'' dedi.

En Çok Aranan Haberler