TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’in yayımlamış olduğu verilere göre Türkiye’de günde ortalama 8 kişi hayatına son veriyor. İstatistik incelendiği zaman etkenler arasında yalnızlık, kendisini değersiz hissetme gibi duygular yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’nın raporuna göre de yılda yaklaşık 9 milyon kişi, ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvururken, 2018 Gallup Küresel Duygu Raporu da en mutlu ülkeler sıralamasında Türkiye’nin sondan 4. sırada olduğunu göstermesiyle içinde bulunduğumuz ruh durumunu da açıklamış oluyor. Uzman Psikoterapist Refika Yazgaç, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla toplumun ruhsal karnesi hakkında dikkat çekici bilgiler paylaştı. Yazgaç, duygusal çöküntü, yalnızlık gibi etkenler nedeniyle son 5 yılda antirepresan kullanımının yüzde 27 arttığını belirtirken, “Sosyal medya, internet, yapay zeka derken, duygusal zeka, empati, fedakarlık, yardımlaşma gibi kavramlardan da giderek uzaklaşmaya başladık. Her yaş grubundaki bireyler kendilerinin ne kadar yalnız olduğunu belirtirken, depresyon, kaygı bozukluğu olan hastaların 3’te 1’i bir uzmandan yardım alma yolunu seçiyor. En kötüsü de antitepresan kullanımı yaklaşık 50 milyon kutuyu bulmuş durumda.” diyor. Kısacası kulaktan dolma bilgiler ve internet yoluyla ilk olarak antidepresan ilaçlara sarılıyoruz. Oysa bireysel farkındalık çalışmalarıyla, içinde bulunduğumuz yalnızlık duygusundan çıkabiliriz.
BU SENENİN TEMASI İNTİHAR
Dünya Sağlık Örgütü, artan intihar vakaları nedeniyle 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yılki temasını “intihar” olarak belirledi. Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin ruhsal problemler nedeniyle intihar ettiğini söyleyen Yazgaç, “Ekonomik yetersizlik, gelecek kaygısı, işsizlik sorunu, geçmişte yaşanılan travmatik olaylar, bedensel rahatsızlık gibi pek çok sebep kişileri yalnızlık duygusuna itiyor. İntihar girişimlerinin birçok sebebi olabilir. Günümüzde en çok 15-35 yaş arası bireylerde intihar girişiminin daha çok rastlandığını söylemek mümkün. Tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk 10 sırada yer alan intihar vakalarına karşı bireysel farkındalığın uyandırılması gerekiyor.” açıklamalarında bulunuyor.
DUYGUSAL ZEKAYI GELİŞTİRİN
Günümüzde teknolojinin hızlı gelişmesiyle birlikte akıllı telefon ve tabletler hayatımızın önemli bir bölümünü kapsıyor. Bu nedenle de bireyler arasındaki iletişim giderek koparken, artan “ben” duygusuna karşılık, yalnızlaşma da artıyor. Yalnızlık duygusuna karşı en iyi ilacın antidepresanların değil, pozitif düşünce yeteneği olduğunu ifade eden Uzman Psikoterapist Refika Yazgaç, “Aslında her şey ailede başlıyor. Öncelikle ebeveynlerin çocuklarını dijital çağa tamamıyla teslim etmeden, onlarla sürekli iletişim halinde olmaları gerekiyor. Konuşmak, gönüllü kuruluşlar içerisinde yer almak, ‘ben’ duygusundan ‘biz’ duygusuna geçiş yapabilmek, empati yeteneğini geliştirmek ve en önemlisi de dijital çağda, yapay zekanın yavaş yavaş hakimiyet kurmaya başladığı bir zamanda, insan olduğumuz duygusunu kaybetmememiz gerekiyor. Son dönemde önemini kaybeden duygusal zeka kavramının yeniden ön plana çıkarılıp duygusal zekanın arttırılmasına yönelik çalışmaların hız kazanması şart.” diyor.