Rantı oldukça yüksek olan zayıflama sektörlerinin her geçen gün yeni bir zayıflama ve diyet ürettiklerini, bunların da yalnızca maddi çıkarlı olduğunu savunan Denizli Devlet Hastanesi Beslenme Uzmanı Yıldız, "Bu pazardan pay kapma savaşı içindeki kurumlar, bilimsel bir dayanağı olmayan birçok yöntemi kullanmaktan çekinmemektedir. Bu da bireyleri ve dolayısıyla toplumu etkileyerek kişileri yanlış beslenme ve yanlış hayat tarzına sürüklemektedir. Dikkat edildiğinde, bu tür işletmelerin genelde parayı devamlı gelen müşterilerinden kazandıkları görülür. Bunun sebebi kısa sürede çok düşük kalorili diyetlerle kilo vermeleri ve sonuca ulaştıktan sonra bu kiloyu koruyamamalarıdır" dedi.
Bu tür diyetlerin insan sağlığına etkilerini fırlatılan bir bumerangın yakalayamayıp başa çarpması gibi değerlendiren Yıldız, "Bu tür beslenme programı uygulandığında vücut, metabolizmayı inanılmaz bir şekilde azaltarak korumaya geçer ve yaşam çok az gıdayla sürdürülmeye programlanır. Her insanın sahip olduğu bir bazal metabolizma hızı ve aktif enerjisi vardır. Bazal metabolizma hızı, 24 saat boyunca bir insanın istirahat halindeyken harcadığı ve sadece organların yaşamsal fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli enerji miktarıdır. Bu hızı etkileyen etmenler yaş, boy, cinsiyet, aktivite ve beslenme öyküsüdür. Aktif enerji ise günlük tempoyla harcanan enerji miktarıdır. Ve bu diyetler adıyla pazarlanan diyetlerin hepsi bazal metabolizma hızından çok daha düşük kalorili diyetlerdir. Bu nedenle insanlara iki haftada 5-8 kilo gibi uçuk rakamlar telaffuz etmektedirler" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Beslenme Uzmanı Yıldız, yanlış diyet uygulaması nedeniyle daha sonra birçok sorunlarla karşılaşıldığını söyleyerek, "Kilo kaybının sonrasında ise bazal metabolizma hızının altında bir kaloriyle diyet yapıldığında da, vücutta kıtlık metabolizması dediğimiz bir metabolizma çatışmaya başlar. Siz hızla kilo verirken vücut kıtlık var, yağ depola emri alır. Vücut aldığı enerjiyi yağdan gelenini ve karbonhidratlardan gelenini depolayarak proteini enerji olarak kullanmaya başlar ve vücut siz farkında olmadan yağlanmaya başlar. Ve proteinler enerji olarak kullanıldığı için, vücut kas ve su kaybettiği için siz kilo verdiğinizi zannedersiniz. Sadece bunu da yapmaz ve ileride yine aynı durumla karşılaşırım diyerek çoğu zaman daha fazla kilo almaya vücudu programlar" dedi.
Kilo vermede önemli olanın yaşama hareket katılması olduğunu kaydeden Yıldız, "Özellikle teknolojik gelişmelere paralel olarak artan obeziteye karşı ufak ama yararlı alışkanlıklar edinilebilir. Kısa mesafelerde araba kullanılmaması, asansör yerine merdiven tercih edilmesi gibi. Egzersizle kastedilen aerobik tarzda egzersiz olup, bu egzersizler vücuda oksijen kazandırır. Bu egzersizlerin özelliği, belli bir sürede belli bir program dahilinde sadece nabız artışını hafifçe yükselten egzersizlerdir" diye konuştu.
İyi ve sağlıklı bir diyet programının asla açlık hissi uyandırmadığını ve sağlıklı bir şekilde haftada 1 kilogram verilebileceğini belirten Yıldız, "Bu tür beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek gerekmektedir. Ve şu da bir gerçek ki devamlı bu tür diyetleri uygulayıp kilo alıp, veren insanlar eğer bu diyetleri uygulamasalardı bugün daha az kilolu olurlardı. Bu nedenle kilo vermek isteyen kişiler öncelikle sağlık kontrollerini yaptırdıktan sonra bir diyetisyene başvurmalı ve kendilerine özgü diyet programlarını almaları gerekmektedir" dedi.