TİRAN (AA) - FATJON CUKA - Arnavutluk'un başkenti Tiran'daki "Yapraklı Ev" Ulusal Gizli Gözetim Müzesi, ülkenin komünizmle yönetildiği döneme ışık tutuyor.
Arnavutluk'un komünizmle yönetildiği 1944-1991 arasındaki dönem bugün dahi içinde birçok gizem barındırırken, ülkedeki kurumlar ise diktatörlük döneminin daha iyi tanınması noktasında çeşitli girişimlerde bulunuyor. Bu girişimlerden biri de iki yıl önce açılan ve komünist rejimin gizli gözetim için kullandığı araç ve gereçlerin sergilendiği müze oldu.
Binanın dış cephesini kaplayan asma nedeniyle "Yapraklı Ev" olarak da adlandırılan müze, yerli ve yabancı ziyaretçilere ülkenin komünist geçmişinin karanlık sayfalarını keşfetme olanağı sağlıyor.
Komünist rejim döneminde vatandaşların, yabancı diplomatik temsilciliklerin, otellerin ve farklı devlet kurumlarının dinlenmesinde kullanılan araçların ve birtakım belgelerin saklandığı binada bugün 2 bine yakın nesne sergileniyor.
Müzede, rejim tarafından kullanılan kamera, projeksiyon, ses kayıt ve telefon dinleme cihazları ile dedektör, manyetofon, ses ve görüntü kontrol sistemleri, ses kayıtların transkripsiyonunu cihazlar, fotoğraf makineleri, mikro kasetler ve dürbünler gibi birçok cihazı görmek mümkün. Tüm bu araç ve gereçler, komünist rejimin gizli servis yetkilileri tarafından rejim karşıtı kişilerin dinlenmesi ve sonrasında yargılanması için kullanılıyordu.
- Gizem ve korku üreten bir binadan halka açık bir yere
Müze Müdürü Etleva Demollari, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eski devlet güvenlik kurumu belgelerinde binanın "yaprak" kod adıyla yer aldığını belirterek, aynı ismin müzede de korunduğunu aktardı.
Binanın 1931'de inşa edildiğini ve bu nedenle aslında müzenin en değerli parçası olduğunu kaydeden Demollari, kadın hastalıkları ve doğum kliniği olarak inşa edilen binanın, 1944'e kadar bu fonksiyonunu koruduğunu ifade etti.
Demollari, başta yeni nesil olmak üzere halkın komünist rejim dönemini çok az bildiğine dikkati çekerek, "Genç neslin hafızası için böyle bir yerin olması gerekiyordu. Gerçekler gün yüzüne çıkarılmalı ve yaşananlar anlatılmalı. Burası, gizem ve korku üreten bir yerdi. Bugün ise her karışı halka konuşan, halka açık bir yer." ifadelerini kullandı.
Dışarıdan bir villa görünümüne sahip binanın etrafını çevreleyen yaprakların ardında gizli gözetim faaliyetlerinin gerçekleştiğini anımsatan Demollari, "Halk arasında tahta kurusu olarak bilinen ve 1970 ve 1980'li yıllarda üretilen dinleme cihazları, buradaki en önemli cihazlar arasında yer alıyor. Bunlar o dönemde evlerin duvarlarına yerleştiriliyordu." diye konuştu.
Demollari, dinleme için kullanılan cihazların ilk önce Sovyetler Birliği, Çin, Almanya, Avusturya ve İsviçre'den ithal edildiğini ancak sonraları Arnavutluk İçişleri Bakanlığının laboratuvarlarında Arnavut mühendisler tarafından geliştirildiğini söyledi.
- Gözetim sistemi ağır sonuçlara yol açtı
Müzede ayrıca rejimin dinleme ve gözetim cihazlarının yanı sıra "canlı mikrofonlar" olarak da bilinen ve dinlenme ile gözetim yapan gizli servis çalışanlarının dosyaları da sergileniyor.
Evlere ve iş yerlerine dinleme cihazlarının yerleştirilmesi, açık alanların dinlenmesi ve fotoğraflanması gibi gözetim faaliyetleri sonucunda, rejim karşıtı olduğu tespit edilen kişiler idam, müebbet hapis ya da kamplara sürgün edilmek gibi ağır cezalar alıyordu.
Yapılan gözetim ve dinleme faaliyetleri sonucunda hapsedilen kişiler, aç bırakılmaktan kırbaçlamaya, vücutlarına elektrik verilmesinden yüksek bir yerden atmaya kadar birçok işkenceye maruz kalıyordu.
Müzede, komünist lider Enver Hoca'nın yönettiği rejim tarafından kullanılan cihazların yanı sıra dönemi anlatan yazılar da bulunuyor.
Önceliği Arnavutluk'taki genç nesli bilinçlendirmek olan müzeyi geçen yıl içinde Fransa, İtalya, ABD, Almanya, Hollanda gibi birçok Avrupa ülkesinden turist ziyaret etti. Müzenin ziyaretçilerinin yüzde 60'ını yabancı turistlerin oluşturması dikkati çekiyor.
Komünizm Suçları ve Sonuçlarını Araştırma Enstitüsü (ISKK) verilerine göre, komünist rejim döneminde 59 binin üzerinde Arnavutluk vatandaşı toplama kamplarına sürüldü, bunlardan 7 bin 22'si kamplardayken hayatını kaybetti.
Aynı dönemde 34 binin üzerinde vatandaş ise siyasi nedenlerle hapsedilirken, bunların 984'ü hapiste yaşamını yitirdi, 6 bin 27'si rejim tarafından infaz edildi. Yaklaşık 6 bin Arnavutluk vatandaşı ise hala kayıp.