Ethem Sarısülük davasına bakan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, ‘tarafsızlığından şüphe edildiği’ gerekçesiyle davadan çekildi. Duruşma sırasında savcı Mustafa Şahin ve mahkeme üyesi Cevdet Bak zaman zaman uyukladı.
Radikal'in haberine göre, Ankara’daki Gezi Parkı gösterilerine katılan Ethem Sarısülük kafasına isabet eden polis kurşunuyla hayatını kaybetmişti. Sanık polis Ahmet Şahbaz hakkında ‘meşru savunmada sınırın aşılması suretiyle öldürme’ suçundan görülen davanın üçüncü duruşması dün yapıldı.
Anne sanık sandalyesinde
Yer sorunu nedeniyle bazı avukatlar ile Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük sanık sandalyesinde oturmak zorunda kaldı. Şanlıurfa Koruma Şube Müdürlüğü’ne atanan sanık polis Ahmet Şahbaz, duruşmaya video–konferans sistemiyle bağlanarak ilk ifadesini verdi.
Duruşmanın başında mahkeme heyeti, önce sanık polisin kimlik tespitini yaptı. Kimlik tespitinin ardından avukatlar sanık polisin geçen duruşmaya peruk, takma kaş ve bıyıkla geldiğini hatırlatarak, “Şimdi karşımızdaki bu şahıs gerçek sanık mı? Bu nedenle tasdikli fotoğraf ve kimlik fotokopisini istiyoruz” dedi.
Fotoğrafı gönderilecek
Mahkeme heyeti, Şahbaz’ın kimliğinin fotokopisi ve yeni çekilmiş bir resminin gönderilmesine karar verdi. Şahbaz sabit bir adresinin olmadığını söyleyince avukatlar, sanığın sabit ikametgâh sahibi olmaması nedeniyle tutuklanmasını istedi. Bu tartışmanın ardından Avukat Murat Yılmaz, salonda bulunan kolluk güçlerinin silahlarını bırakması gerektiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Affak İllez “Biz savcılığa yazı yazdık. Güvenlik tedbirlerinin alınmasını istedik. Yapacağımız bir şey yok” diyerek talebi reddetti.
Tek bir soru sormadılar
Sanık polis savunmasını bitirince çapraz sorguya geçildi. Ancak mahkeme heyeti ve savcı sanığa tek bir soru yöneltmedi. Avukat Murat Yılmaz, çapraz sorgu sırasında, raporlu olmasına rağmen, 2 Haziran tarihli ‘Olay Yeri Tutanağı’nda Ahmet Şahbaz’ın imzasının nasıl bulunduğunu sordu. Yılmaz, “Bu tutanağı, nerede ne zaman imzaladınız? Evrakı kim getirdi?” sorularıyla çapraz sorguya devam etti. Sanık Şahbaz ise sorulara “Bilgim yok, hatırlamıyorum, olayın üzerinden çok zaman geçti” şeklinde yanıtlar verdi.
Çapraz sorgunun tamamlanmasının ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Öğle arasının ardından müşteki avukatları savunma yapmaya hazırlanırken Mahkeme Başkanı Affak İllez aldıkları sürpriz kararı açıkladı. Başkan İllez, Sarısülük ailesinin avukatlarının kendilerine ‘mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiği, yargılamada iktidarın baskısı olduğu’ yönünde eleştiriler yöneltmeleri nedeniyle heyet olarak davadan çekildiklerini bildirdi.
Duruşma sırasında savcı Mustafa Şahin ile üye Cevdet Bak’ın zaman zaman uyukladıkları görüldü. Bu görüntüler sosyal medyaya da yansıdı. Duruşmada uyuyan savcı Mustafa Şahin ilk duruşmada da yaşanan tartışmalar sırasında “Susun be başımız ağrıyor” diyerek avukatları ve Sarısülük ailesini azarlamıştı. Savcı Şahin, 25 Kasım’da görülen ve iki PKK ’lı ile bir liselinin ölümüne ilişkin davada da uyuklamıştı.
Şahbaz: Suçlu bana taş atan göstericiler...
İddianamenin okunmasının ardından sanık Ahmet Şahbaz savunmasına başladı. Şahbaz savunmasında, gösterilerden aldığı darbe nedeniyle yere düştüğünü öne sürerek şöyle dedi:
“Bu sırada göstericiler bana vurdu. Kaldırımın üzerine sırtüstü düştüm. Yerdeyken bana doğru bir göstericinin geldiğini gördüm. Eğer beni yerde öyle yakalasaydı kalkamayacaktım. Parkta bana doğru taş atan göstericileri görünce içimden ‘İşim bitti’ dedim, öldüreceklerini düşündüm. Bunun üzerine hızlıca ayağa kalktım, bana yaklaşan göstericiye tekme attım. Yerden kalkarken korktuğum için silahımı çektim.
Ancak namluya mermi sürmedim. Kendime kaçma fırsatı yaratmak için namluya mermi sürdüm. Daha sonra namluyu omuz hizasından yukarı tuttum. Amacım uyarı atışı yapmaktı. Ben ateş ederken atılan taşlar da bana isabet ediyordu. Üç el ateş ettim. Ateş ettiğim sırada birinin yaralandığını fark etmedim. Çağrılan ambulans ile hastaneye gittim. 16 gün rapor aldım. Kimseyi hedef almadım. Havaya ateş etmeseydim beni linç edeceklerdi. Ethem’in hayatını kaybetmesi nedeniyle üzgünüm. Ateş etmeden önce göstericiler bana doğru hamle yapıyor, taş atıyorlardı. Benim hiçbir kusurum ve hatam yoktur. Maktulün ölümüne sebebiyet verenler bana taş atanlardır.”