HABER

Yargının bağımsızlığı için çabalanmalı

İSTANBUL (İHA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, demokrasiyi Batı'ya verilmiş bir taviz olarak gören yaklaşımların terkedilmesi gerektiğini belirterek, "Batı'nın ölçüleri içinde demokrasiyi, insan haklarını, bunun gerektirdiği kurumsal ve yapısal değişiklikleri, sivil toplumun gelişmesini ve yönetime katılmasını içimize sindirmek zorundayız" dedi.

Tuncay Özilhan, görevini Ömer Sabancı'ya devredeceği TÜİSAD 34. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, dernek ile ilgili geniş bir çerçeve çizdi. Yapılanları ve yapılması gerekli olan hususları dile getirdi. Son yıllarda büyük bir dönüşümü birkaç yıla sığdırmaya çalışan bir gündem yoğunluğunun yaşandığına dikkat çeken Tuncay Özilhan, Türkiye'nin 2000'li yıllara ekonomi, siyaset ve dış politikada on yılların biriktirdiği sorunlarla girdiğini hatırlattı. Sorunların zaman geçirilmeden çözülmesinin ülkenin önünün açılması bakımından hayati önem taşıdığını belirten Tuncay Özilhan, "2001 yılında Türkiye IMF'nin yardımıyla yeni bir yapısal uyum programı başlattı. Güçlü ekonomiye geçiş programı yapısal reformlara öncelik tanıyarak kendinden önceki uygulamalardan ayrıldı. Bu sayede 2001 yılı Türkiye için bir kriz yılı olmanın yanı sıra bir reform yılı oldu. TÜSİAD ekonomik programın uygulamaya konulmasının ardından programda belirtilen yapısal reform taahhütlerini sıkı takibe alarak görüşlerini sık sık kamuoyuna iletti. Uyarılarını yalnız hükümete değil IMF'ye de yöneltti. TÜSİAD yıl boyunca AB'ye adaylık sürecini ve uyum çalışmalarını yakın takibe aldı. Meclis bu yıl içinde geniş tabanlı bir uzlaşma ile Anayasa'nın 34 maddesini değiştirdi. Bu gerçekten çok önemli bir adımdır" dedi.

TÜSİAD'ın aktif biçimde rol aldığı bir inisiyatif ile dokuz sivil kuruluşun Anayasa paketi üzerinde çalışmaların sürdüğü dönemde bir gazete ilanıyla değişikliklere destek verdiğini açıkladığını, Aralık ayında gerçekleştirilen AB zirvesinde Türkiye açısından olumlu mesajlar gündeme getirildiğini belirten Özilhan, "Anayasa değişikliklerinin Kopenhag Kriterleri'nin yerine getirilmesi doğrultusunda bir ilerleme olarak kaydedilmesi ve Türkiye'nin AB kurumlarının geleceğini tartışmak üzere oluşturulan yapıya dahil edilmesi, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde önemli bir aşama olarak değerlendirildi. Bu dönemde güncel, ekonomik ve siyasi konulardaki faaliyetin yanı sıra bir yandan bilimsel rapor çalışmaları sürdürülürken öte yandan kurumsal gelişmeye yönelik yeni adımlar atıldı" diye konuştu.

YAPISAL REFORMLARININ OLUMLU SONUÇLARI 2002 yılının ilk aylarında yapısal reformların ilk olumlu sonuçlarının alınmaya başlandığını hatırlatan Özilhan, "Faizlerin düşmesi, dolar kurunun gerilemesi üretim düzeninde olumlu etkiler oluşturdu ve ihracatçı sektörler başta olmak üzere sanayi üretiminin artması sonucunda ekonomideki büyüme yeniden başladı. TBMM Ağustos ayında güç siyasi koşullar altında Kopenhag Kriterleri'ni karşılamaya yönelik demokratik reformları yasalaştırarak Türkiye'nin AB yolunda tarihi bir adım atmasını sağladı. Erken seçim kararının ardından 4 Kasım'da AK Parti sandıktan tek başına iktidar olarak çıktı. Meclis'e AK Parti dışında sadece CHP girebildi. AK Parti'nin kararlılığını ifade etmesi ve ekonominin seçim sürecini olumlu karşılaması piyasaları da müspet etkiledi. Yılın TÜSİAD açısından ağırlıklı konusu yine AB üyelik süreci oldu. Kopenhag Zirvesi öncesinde lobi çalışmaları kapsamında TÜSİAD heyetleri Madrid, Lizbon, Roma, Atina ve Paris'i birer kez, Brüksel ve Berlin'i ikişer kez ziyaret etti. AB ile ilgili başkanlar konseylerine katıldı. Bu ülkelerin çoğunda Başbakan seviyesinde gerçekleşen temaslarla Türkiye'ye destek aradı. Yine Kopenhag Zirvesi öncesinde Türkiye'de Mayıs ayında 'Türkiye'nin geleceği AB'dedir' başlıklı ilan kampanyasıyla kamuoyuna seslenildi. Yurt dışında ise Aralık ayında Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin açılmasına yönelik bir karar alınmasına destek sağlamak amacıyla 15 AB ülkesi ve 45 gazetede bir ilan kampanyası yürütüldü" dedi.

DIŞ SİYASİ GELİŞMELER
TÜSİAD'ın uluslararası toplumun uzun süredir çözüm beklentisi içinde olduğu Kıbrıs sorununu da AB üyelik müzakerelerinde Türkiye'nin konumunun güçlendirilmesi, Kıbrıs Türk halkının refah ve huzura kavuşması, Türkiye'nin tüm dış ilişkilerinin sağlıklı yönde geliştirilmesi açısından yakın takipte tutmaya devam ettiğini hatırlatan Tuncay Özilhan, "Kıbrıs'ta Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak Annan Planı ile ilgili açıklama yapılarak AB üyelik sürecinde BM'nin Kıbrıs önerisi dikkatle değerlendirilmelidir görühşü vurgulandı. TÜSİAD'ın kurumsal yapısı açısından 2002 yılının yeni oluşumları Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte dış politika forumu, Sabancı Üniversitesi ile birlikte kurulan Rekabet Forumu idi" diye konuştu.

2003 yılına ABD'nin Irak'a olası müdahalesi tartışmaları altında girildiğini ifade eden Tuncay Özilhan, "İktidara yeni gelmiş olan AK Parti ile Bush yönetimi arasında 1. tezkere krizi, Türkiye-ABD ilişkilerini gerilimli bir noktaya getirdi. Mayıs ayında New York ve Washington'da ABD yönetimi ve finans çevreleriyle yürütülen temaslar ilişkinin restorasyonu açısından önemliydi ve bizlere hükümetin bir Ortadoğu vizyonu ortaya koyması ve kapsamlı politika geliştirmesi gerekliliğini gösterdi. TÜSİAD'ın yıl boyunca Irak konusunda somut koşulları tahlil ederek dile getirdiği görüşler bazen ilk anda tepki ile karşılansa bile kısa süre içinde yaşanan gelişmelerin haklılığı teyit edilerek TÜSİAD'ın düşünceleri doğrultusuna gelindi" dedi.

"AB REFORMLARINI TAKİP" TÜSİAD'ın yıl boyunca AB üyelik sürecini, Kopenhag Siyasi Kriterleri ile uyum çalışmalarını ve yapılan değişikliklerin uygulamaya geçirilmesini yakın takibe aldığını, 6. uyum paketinin Meclis'ten geçmesi öncesinde TÜSİAD Haziran başında 12 kuruluş ile birlikte 6. uyum paketini ve 'Türkiye'yi AB üyeliğine taşıyacak tüm adımları destekliyoruz' başlıklı ortak bir ilanın yayınlandığını kaydeden Tuncay Özilhan, "Yıl boyunca Helsinki, Viyana, Brüksel, Londra, Atina, Varşova ve Roma'da yürütülen lobi faaliyetleri çerçevesinde çoğu zaman başbakanlarla birlikte yapılan görüşmelerde Türkiye'nin AB'ye uyum konusunda atmış olduğu adımlar anlatılarak tam üyelik müzakerelerinin başlamasına dikkat çekildi. 2003 yılında TÜSİAD'ın AB ülkelerinde lobi faaliyetleri açısından önemli bir yenilik de Brüksel temsilciliğimize bağlı olarak Berlin Bürosu ve yıl sonunda da Paris irtibat bürosunun faaliyete geçmesi oldu. Bu iki büro tam üyeliğe kadar geçecek süre içinde Alman ve Fransız kamuoyunu doğrudan bilgilendirmek, Türkiye'nin Almanya ve Fransız özel sektörü, medyası ve siyasi yetkilileriyle kültürel çevrelerde daha iyi sağlamak üzere kuruldu" diye konuştu.

"2003 YILI, ÖNEMLİ KAZANIMLAR YILI OLDU" Ekonomik program dahilinde uygulanan bütün maliye ve para politikaları sonucunda artan güven ortamı ile birlikte 2003 yılının ekonomik istikrar, yapısal iyileştirmeler ve büyüme doğrultusunda önemli kazanımların sağlandığı bir yıl olduğunu belirten Tuncay Özilhan, "Ekonomimizdeki iyileşmenin yatırımlara ve istihdama yansıması ise gerçekleşmedi. Ekonomik gelişmeleri yakından izleyen TÜSİAD, olumlu gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirirken ekonomik programa sadık kalınması, yatırım ortamının iyileştirmesine yönelik çabaların hızlandırılması ve yapısal reformların tamamlanması konusundaki görüşlerini de kamuoyu ve yetkililerle paylaştı. Yılın TÜSİAD açısından önemli bir konusu da Avrupa ülkelerinin Lizbon'da istihdam, ekonomik reform ve toplumsal uyum konularındaki hedeflerini belirleyerek oluşturdukları Lizbon toplantısı oldu" dedi.

Diğer önemli konunun da eğitim ve üniversiteler olduğuna dikkat çeken Özilhan, "Kamuoyunun sıcak gündeminde yer alan YÖK ve Yüksek Öğretime Girişi Düzenlemeyi amaçlayan yasa tasarılarını yakından takip etti. Sorunun çözümüne ilişkin ilkeleri ve somut ve önerileri dile getiren Yüksek Öğretimin Yeniden Yapılandırılması Temel İlkeler başlıklı bir rapor kamuoyuna sunuldu" diye konuştu.

Bu hafta başında kamuoyuna sunulan hukuk devleti ve yargı konusundaki raporun da liberal ekonomi ve liberal siyaset arayışlardan sonra hukuk devleti arayışına temel teşkil edecek bir rapor görünümünde olduğunu belirten Özilhan, "Önümüzdeki dönemle ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Ekonomide sağlanan iyileşme hepimize umut veriyor. Ancak dışımızdaki hava koşulları sürekli değişebiliyor. Bu yüzden bu çağın pilotlarının sürekli rota kontrolü, sürekli ince ayar yapmaları gerekiyor. Gözlerini göstergelerden ayırmamaları ve uyarıları dikkate almaları zorunludur. Bugün AB'de bile rekabet gücünü artırmak için sürekli yeni arayışlar var. Bizim işler iyi deyip rehavete kapılma gibi durumumuz var. Dışarıda sert ve değişken hava koşulları hüküm sürürken içeride politik istikrarın ve uzlaşma ortamının korunması büyük önem taşıyor. Gerçek anlamda reform yapabilmek yeni sistemin uzlaşma içinde uygulamaya konabilmesi ile mümkündür. Huzur bozucu suni gündemlerin ya da dayatmaların peşinde her yeniliğe kuşku ile bakarak huzursuzluk oluşturmaktan süratle vazgeçmek gerekiyor" diye konuştu.

"DEMOKRASİ, VERİLMİŞ BİR TAVİZ DEĞİL" Demokrasiyi Batı'ya verilmiş bir taviz olarak gören yaklaşımların terk edilmesini isteyen Tuncay Özilhan, "Batı'nın ölçüleri içinde demokrasi ve insan haklarını ve bunun gerektirdiği kurumsal ve yapısal değişiklikleri, sivil toplumun gelişmesini ve yönetime katılmasını içimize sindirmek zorundayız. Kopenhag Kriterleri'nde ciddi uygulama örnekleri sergilemek zorundayız. Temel hak ve hürriyetler, hukuk devleti ve yargı alanlarında hala yapmamız gerekenler var. Türk halkı bu alanlardaki gelişmeleri fazlasıyla hak ediyor. Türkiye'de hukukun egemenliğini sağlamak zorundayız. Burası Türkiye, burada herşey olur yaklaşımına karşı mücadele vermeliyiz. Burası bir hukuk devleti diyebilmeliyiz. Yargının bağımsız ve temiz olması için mücadele etmeli, yolsuzlukların amansızca takip edilmesini sağlamalıyız. Bu yalnızca bizim itibarımız değil, toplumumuzun geleceğe güvenebilmesinin ve bu gelecek için çalışabilmesinin tek yoludur" dedi.

Kıbrıs gibi kangren olmuş sorunlara yönelik çözüm arayışlarına saygılı olmak gerektiğine değinen Tuncay Özilhan, "Kendi gibi düşünmeyenleri hain ilan etmeyi en hafif deyimiyle demokrasiye karşı saygısızlık olarak görüyoruz. Bazı komşularımızla ilişkilerimizin olumlu ivmesinden yararlanarak birikmiş sorunlarımızın çözümünde adım atmalıyız. AB üyeliği gibi büyük dönüşüm projeleri kapsamlı iletişim faaliyetlerini gerektirir. Özellikle üye ülkelerinin kamuoylarına kendimizi anlatma çabalarına hız vermeliyiz. Bütün bunları gerçekleştirmeye çok yakınız. Yeter ki anlamsız ve verimsiz tartışmalar içinde kendimizi kaybetmeyelim, istekli ve kararlı olalım. TÜSİAD bize bir kol mesafesi kadar yaklaşmış hedefimizi ve ideallerimizi gerçekleştirmek için var gücüyle çalışmaya devam edecek" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN TÜSİAD'A İHTİYACI VAR" Dünyanın hızla değiştiğini fakat Türkiye'nin bir gündem maddesiyle gereğinden fazla uğraştığına dikkat çeken Tuncay Özilhan, "Sorunları çözüp gündemden çıkaramıyoruz. Bu durum TÜSİAD'ın hem yol gösterme hem de çözüm gösterme, baskı unsuru olma yönünde önemini artırıyor. TÜSİAD bunu bu zamana kadar başarmış durumdadır. Bu gerçeği 33 yıl önce görerek TÜSİAD'ın temelini atanlara şükran borçluyuz. Bugünkü TÜSİAD'ın başarısı, temelini atanların vizyoner yaklaşımlarından kaynaklanıyor. Genç başkanlarımızın da 1980'den itibaren aynı vizyonerliği devam ettirdiklerini gözlüyoruz" dedi.

Bu dönem görevi devrettiğini ve önceki başkanların tecrübelerinden son derece faydalandıklarını belirten Tuncay Özilhan, "Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanımız Muharrem Kayhan'ın şahsında hepsine teşekkür ediyorum. Başkanlık TÜSİAD'da sürekli devam eden bir görev değildir. Yönetim kurulundaki arkadaşlarım yükümü ve sorumluluklarımı her zaman istekle paylaştılar. Bu bakımdan kendimi şanslı buluyorum. Başkanlar, yönetim kurulları, yetenekli, profesyonel kadrolar varsa bunları üyelerimizin derneğe, onun misyonuna yürekten inanç duymalarına, zamanlarını, uzmanlarını, kaynaklarını, fikirlerini bu inanç doğrultusunda derneğe tahsis etmelerine, dernek yönetimlerini güven ve inançla desteklemelerine borçluyuz. Bu nedenle burada bulunan ve bulunmayan bütün üyelerimize de bütün kalbimle teşekkür ediyorum. Üyelerimizden ricam, TÜSİAD'a gözümüz gibi bakalım. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da madden ve manen desteklemekten geri duymayalım.Çünkü Türkiye'nin TÜSİAD'a ve TÜSİAD gibi kuruluşlara ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler