Bursa’da 2014 yılında A.Y., eşinden kısa süre önce boşanan N.U. ismindeki kadınla evlenmek üzere tanıştırıldı. A.Y., tanışma sonrası N.U.’ye 3 bin 600 TL’lik ziynet eşyası alırken, babası Ü.T.’ye de 3 bin TL başlık parası verdi. A.Y. daha sonra N.U.’yu Ordu’dan alıp yaşadığı Bursa’ya götürdü. İkili, resmi nikâh için nüfus müdürlüğüne başvurdu. Müdürlük, N.U.’nun iddet müddetinin (boşanan kadının evlenmesi için beklenen 3 aylık süre) tamamlanmadığı için 34 gün daha beklemeleri gerektiğini bildirdi.
Bu arada ikili nikâhsız yaşamaya başladı. A.Y.’nin kendisine kötü davrandığını belirten N.U., Ordu’ya döndü. A.Y., bunun üzerine, “Maddi kayba uğradım, ayrıca onurum kırıldı. Bu nedenle 10 bin TL maddi, 10 bin TL de manevi tazminat talebim vardır” diyerek, N.U. ve babası aleyhine dava açtı.
‘BANA TECAVÜZ ETTİ’
Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada dinlenen N.U., A.Y. ile gayri resmi olarak 52 gün yaşadıklarını belirtti. N.U., “Bu sürede bana tecavüz etti. Bana sürekli hakaret ediyordu. Dul olduğum için beni sevmediğini söylüyordu. Babama haber verip beni almasını istedim. Verdiği bilezikleri daha önce almıştı. Dava reddedilsin” dedi. Baba Ü.T. ise “Nişan masraflarını karşılamak için davacıdan aldığım 3 bin TL’yi nişan hazırlıklarında harcadım. Davanın reddine karar verilsin” diye konuştu.
7 BİN TL TAZMİNAT
Mahkeme, N.U. ile babasının A.Y.’ye 2 bin TL maddi, 5 bin TL manevi tazminat ödemesini kararlaştırıldı. Karar, N.U. tarafından temyiz edildi. Temyizi görüşen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu. A.Y.’nin nişanın bozulması gerekçesi ile yaptığı masrafların bedelini ve manevi tazminat istediği vurgulanan kararda, şöyle denildi:
“Tanıklar, tarafların 3 ay nikâhsız yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Taraflar arasında gayri resmi evlilik vardır. Tarafların nikâhsız yaşamaları, bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalılara verdiği bedelin meşru olmayan maksat için verilmiş olduğunu kabul zarureti vardır. Borçlar Kanunu’nun 65’inci maddesine göre, gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir. Bu nedenle her iki yönden davanın reddi gerekmektedir.”