Yargıya yansıyan tıbbi uygulama hatası iddialarında artış olduğu, bunun da televizyonlardaki sağlık programları ve internetteki hastalıkla ilgili bilgiler sebebiyle bilinçlenen vatandaşların hataları yargıya taşımasından kaynaklandığı belirtildi. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Özkara ve ekibi tarafından düzenlenen "Malpraktis ve Adli Tıp" konulu sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Prof. Dr. Özkara, sonuç bildirgesinde hekimlerin çok zor şartlar altında, özveriyle ve hatalarıyla yüzleşmekten çekinmeden çalıştığına dikkat çekti. Olumsuz şartlara rağmen oldukça düşük hata oranıyla mesleklerini yürüttüklerini ifade eden Özkara, "Yargıya yansımış tıbbi uygulama hatası iddialarında, uzmanlık dernekleri ve üniversiteler daha aktif rol almalı ve bilirkişilik yapmalıdır." dedi. Özkara'nın verdiği bilgiye göre hekimlerin, sağlık hizmeti üretirken yürürlükteki kanuni düzenlemelere, meslek etiği değerlerine ve kurallarına, tıp alanının güncel bilimsel kurallarına uyma yükümlülükleri bulunuyor. Tıbbi girişim sırasında öngörülemeyen, öngörülse bile hastayı bilgilendirmek kaydıyla bütün çabalara rağmen önlenemeyen durumun, bilgi ve beceri eksikliği olmaması kaydıyla tıbbi uygulama hatası değil, komplikasyon olduğunu vurgulayan Erdem Özkara, "Hatalı uygulamalar dışında oluşmuş istenmeyen durumlar konusunda hekimlere sahip çıkılmalı, avukatların bu konuda uygun olmayan istekler ve davalar için propaganda yapmasına karşı aktif tutum alınmalı, malpraktis iddialarının olabildiğince mahkemelere gidilmeden çözülmesi için yöntemler bulunmalı ve tıbbi uygulama hatalarının değerlendirilmesi için spesifik yöntemler geliştirilmelidir. TTB'nin önerdiği üzere sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sağlık hizmetinden kaynaklanan zararların devletçe giderilmesi uygun bir yol olacaktır." şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarının mesleki uygulamaları sırasında ortaya çıkan kusur ve zararlarla ilgili olarak Türk Ceza Kanunu kapsamında bilinçli taksir, olası kast ve kasıt gibi başlıkları altında yargılanmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özkara, sonuç bildirgesindeki diğer maddeleri şöyle sıraladı: "Zorunlu Sağlık Sigortası'nda prim grupları hatalıdır. Türkiye şartlarına uygun olarak üzerinde çalışılması gerekmektedir. Asistanların, uzmanlık eğitimine başlar başlamaz komplike vakalarla uğraşan profesörle aynı risk grubuna konulup aynı primi ödemesi haksızlıktır. Hekim uygulama hatalarının finansmanının özel sigortaya havale edilmesi de fahiş bir hatadır. İskandinav modelinin Türkiye şartlarına uyarlanması daha uygun bir çözümdür. Malpraktis suçlamasıyla karşılaşıldığında medya ile iletişim ihmal edilmemelidir. İletişimsizlik, hekim aleyhine yanlı haberlere zemin hazırlamaktadır. Malpraktis suçlamasıyla ve rencide edici haberlerle karşılaşan hekim, tekzip etme sürecindeki kanuni yolları da bilmeli ve medyayla iletişimini buna göre düzenlemelidir. Tıbbi malpraktis, adli tıp alanının temel konularındandır. Adli tıp uzmanının teknik desteği, olguların çözümlenmesinde anahtar rolündedir. Tüm sağlık çalışanları, malpraktis konusundaki gelişmeler ve adli olgulara yaklaşım açısından mezuniyet sonrası eğitimlerle desteklenmelidir.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz