Halk arasında reflü olarak bilinen, tam adıyla ’gastroözofageal reflü’ hastalığını mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Demirci, “Günümüzde en sık rastlanan sindirim sistemi hastalıklarından olan reflü; hastaların hayat kalitesini oldukça düşüren, genellikle ağıza acı su ve gıda artıklarının geri gelmesi, yemek borusunda yanma ve ağız kokusu gibi belirtilerle görülür” dedi.
Prof. Dr. Demirci, “Reflü hastalarının çoğu, devamlı olarak ne yiyeceklerini düşünmek ve uzun süreli diyet yapmak zorunda kalırlar. Aynı zamanda mide koruyucu denilen ve mide asit salınımını baskılayan haplar ile anti asit şurupları veya tabletlerini uzun süreli olarak kullanırlar. Öyle ki, şişe şişe anti asit şurup kullanan, şurupsuz herhangi bir yere gidemeyen, mide koruyucusuz bir hayat düşünemeyen hasta grubu oldukça geniştir. Reflü hastalarının önemli bir kısmında, mide ilaçlarından fayda sağlayamama veya yıllar içinde bu tür ilaçlara karşı bağışıklık gelişimi söz konusudur. Günümüzde bu tür ilaçların uzun süre kullanımında; kemik erimesi, enfeksiyonlara yatkınlık, vitamin eksiklikleri ve demans gibi yan etkilerin ortaya çıktığı bilinmektedir” şeklinde konuştu.
Reflü hastalığında en kolay ve en çok tercih edilen tedavi seçeneği ilaç tedavisi olurken ömür boyu ilaç kullanmak hastaların bu durumdan sıkılmasına neden olabiliyor. Öte yandan ilaç tedavisi, her hastada etkili olmayabiliyor ve uzun süreli kullanımda ilaçların yan etkileri ortaya çıkabiliyor.
Mide ile yemek borusu arasındaki kapakçıkta gevşeklik olan ve uzun süreli mide asidi baskılayıcı ilaç kullanan hastalar için ameliyat yerine endoskopik reflü tedavilerinin geliştirildiğini belirten Prof. Dr. Demirci, “Anti reflü endoskopik tedavi yöntemlerinden olan anti reflü mukozal ablasyon (ARMA) tedavisi; son teknoloji cihazlarla yapılan, işlem sonrası uzun bir iyileşme süreci veya büyük komplikasyon içermeyen bir seçenektir. ARMA tedavisi sırasında, hasta sedyeye sırt üstü yatırılarak anestezi uygulanır. Bu yöntemin amacı gastroözefajial yolun açılmasını azaltmak veya önlemektir. Bunun için mide ile yemek borusu arasındaki mide kapakçığı, endoskopik yollar ile yeniden şekillendirilir. Yapılan işlemle oluşan ülser ve yara iyileşirken bu bölgede skar etkisi ile kapağın sıkışmasına sebep olur. Yaklaşık 30 dakikalık bir işlemle yıllardır süren reflü şikâyetleri ve sürekli ilaç kullanımı son bulabilir” açıklamasını yaptı.
Hastanın ARMA tedavisinde herhangi bir kesi ve ameliyat izi olmadan aynı gün hastaneden taburcu olabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Demirci, “Bir ameliyat olmadığı için öncesinde büyük bir hazırlık sürecine gerek duyulmuyor. Anestezi altında gerçekleştirilen bu işlemde, hastanın en az 6 saat açlık yaşaması isteniyor. Günübirlik bir tedavi olması dolayısıyla, işlem tamamlandıktan sonra hastalar günlük yaşamlarına devam edebiliyor” dedi.
(İHA)