Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Yaşanmış bir hikayeden uyarlanan ‘Güzel ve Çirkin’ masalının gerçek kahramanları

Güzel ve Çirkin 1991 yılında Disney’in en sevilen masallarından biri olarak piyasaya çıktı. Ancak bu masalın yazılış hikayesi oldukça farklıydı. Herkesin bildiği masal gerçekte yaşanan bir olaydan yola çıkarak oluşturuldu.

Yaşanmış bir hikayeden uyarlanan ‘Güzel ve Çirkin’ masalının gerçek kahramanları

Güzel ve Çirkin hikayesinin temelini 18. yüzyıldan kalan Fransız peri masalı olan La Belle et la Bete’e dayanıyor. Bu peri masalı gerçek hayatta yaşanmış bir hikaye aslında. La Bette et la Bete masalından ilham alınarak yazılan bu masalın gerçek ilham kaynağı olan Petrus Gonsalvus ve karısı Catherine’i bilenlerin sayısı oldukça azdır. 1500’li yıllara dayanan bu masal aslında gerilim de içeren bir metafordur.

1537 yılında doğan Petrus “Kurt Adam Sendromu” olarak bilinen hipertrikoz denen bir rahatsızlığı vardı. Bu hastalığa sahip olan insanların vücutlarında hayvanlarda olduğu gibi çok fazla tüylü oluyor. Aslında Petrus’un çocukluğu hakkında çok da fazla bir bilgi yok. Tarihçiler Petrus’un, Fas’ın batısında bir takımada olan Kanarya Adaları'nda doğup büyüdüğünü biliyor ama ailesi hakkında herhangi bir bilgi maalesef yok.

O dönemde farklılıkları olan insanlar garip karşılıyordu ve özel olarak tanımlanıyordu. Avrupalı gezginler, Petrus 10 yaşındayken onu keşfetti ve Fransa Kralı II. Henry'ye hediye olarak verildi. Kral, dış görünüşünden ötürü Petrus’u bir soylu olarak yetiştirdi. Petrus askeri eğitimden Latince öğrenmeye kadar pek çok konuda yardımcı oldu.

evlilik

1599 yılında kral öldüğünde karısı Catherine de Medici, Petrus’a yakından ilgi gösterdi. Diğer genç asiller gibi Petrus’un da evlenmesini istiyordu. Bu yüzden ona uygun bir eş aramaya başladı. Catherine, Petrus’a eş olabilecek bir çok kadınla görüştü ve sonunda hizmetçisinin kızlarından biri olan Catherine’i seçti. Catherine, Petrus’u gördüğünde dış görünüşüne çok şaşırdı ama Petrus’un aslında çok zeki ve iyi yürekli biri olduğunu sonraki dönemde anladı. Bir asille evleneceğini düşünen Catherine Petrus’u ilk gördüğünde büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bir süre sonra Catherine ve Petrus evlendi ve 7 tane çocukları oldu. Çocuklarından dördü aynı Petrus’un hastalığını taşıyordu. Çocuklara da aynı babaları gibi üst düzey bir eğitim verildi. İstedikleri her şey ikiletmeden alındı. Bu sıra dışı aile 16.yüzyıl Avrupa'sının üst sınıf insanları arasında günden güne daha da tanınır hale geldi. Vücutları aynı hayvanlardaki gibi tüylerle çevrili olan bu aile, birçok sanatçının portrelerine konu oldu ve aristokratlar arasında bu portreler hediye olarak bile gönderildi.

İtalyan doğa bilimci lisse Aldrovandi, Petrus’un oğlu Antonietta Gonsalvus hakkında bir rapor yazdı. Bu raporu Monstrorum Historia yani Canavarların Tarihi adlı bir çalışmada yayınlandı. Üzerinde birçok çalışma yapılmasına rağmen hiçbir tarihçi ve bilim insanı aile hakkında net bir bilgi ortaya koymayı başaramadı.

Yıllar boyunca herkesin tanıdığı ve yakından takip ettiği bu aile İtalya’da bir köye taşındıktan sonra adeta sırra kadem bastı. 16. yüzyıldan beri dünya genelinde hipertrikoz teşhisi konulan 50’den az vaka belgelendi. Şu ana kadar belgelenen kişiler arasında Gonsalvus ailesi bu durumun en bilinen örneği oldu.

En Çok Aranan Haberler