Sinan Onuş
BBC Türkçe, Ankara
İnternet arama motorlarında, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Nartlar" isimli kitabı aradığınızda karşınıza, Yaşar Kemal'in, Kafkas Abhazya Kültür Derneği'nde yaptığı bir söyleşi çıkıyor.
Yaşar Kemal, Mayıs 2009'da Çerkezlerin Jineps gazetesinde de yayımlanan bu söyleşisini şöyle sonlandırır:
"Bir gün bana bir adam geldi, albay. Ben de niye bana geliyor diye şaşırdım. Nart destanlarını verdi, 'Yaşar abi, oku bunu ben çevirdim' dedi. 'Milli Emniyet misin' dedim. 'Kuran'ı getir el basayım, vallahi billahi değilim' dedi. 'Çerkezleri çok seviyorum, Rusça da biliyordum, bu destanı çevirdim' dedi. Yedi Sovyet alimi var, bu destanı yazmışlar. Destanı aldım okudum. Adamın Türkçesi o kadar iyi ki bir tek yanlış var sadece. Yayınevini aradım, 'bir Çerkez destanı geliyor, basarsak iyi satar, 5 milyona yakın Çerkez var' dedim. Şimdi size iyi haber vereceğim; ikinci baskıyı yaptı Nart destanı, müthiş bir destan, İlyada çapında bir destan."
'Jandarma İstihkâmım'Yaşar Kemal'in ölümünden yaklaşık bir hafta sonra Çayyolu Konutkent'te sahaf Saacettin İnce telefonla aradı, "Burada bir çevirmen, sizi bekliyor" dedi.
Bekleyen, emekli Albay Kayhan Yükseler'di.
Tokalaşırken, 'Milli Emniyet'ten misiniz' diye sordum. Yükseler gülerek, "Ben, Jandarma İstihkâmım. İstihkâmla istihbarat hep karıştırılır" yanıtını verdi.
Yaşar Kemal'in söyleşide bahsettiği 'Milli Emniyet', Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 1965 yılına kadarki adıydı.
'Kurada Rusça çıktı, ağladım'Kayhan Yükseler söze, annesi vefat edince 4 kardeşiyle birlikte Yetiştirme Yurdu'nda büyüdüğünü anlatarak başlıyor.
Köy Enstitüleri mezunlarından eğitimci Pakize Türkoğlu'nun yurtta grup öğretmeni olduğunu, "Edebiyatı, hayatı, ondan öğrendim" diye devam ediyor.
Askeri ortaokulda yabancı dil için çekilen kurada kendisinin Rusçayı çektiğini belirten Yükseler, "Fransızca ve Rusça çekenlere baktım ağlıyorlardı, ben de ağladım" diyor.
Sonrasında Rusçayı çok sevdiğini söyleyen Yükseler, ilk çevirmenlik macerasını şöyle anlatıyor:
"Çocukluğumdan beri sosyalistim. Oya Baydar ve arkadaşlarıyla tanışıyordum. 1971'de teğmenken, Sosyalist Parti İçin Teori Pratik Birliği dergisi için Rusçadan, Korniyenko'nun 'Türkiye'de İşçi Sınıfı Tarihi' isimli kitabı çevirdim. Mehmetçik'ten yola çıkarak 'Mehmet Özgüç' takma ismini kullandılar. İki bölümü yayınlandı. 12 Mart Muhtırasıyla dergi kapandı, kalanı yayımlanamadı."
Yaşar Kemal'le tanışma1978 yılına gelindiğinde akrabası eski Ankara Belediye Başkanı Ali Dinçer, Bakü'ye gider, dönüşünde de Yükseler'e, Rusça kitaplar getirir. Bu kitaplardan Kaipbergenov'un "Karakalpak Kızı" isimli kitap çok ilgisini çeker.
1980 yılında, geçici görevle Side'ye gittiğinde ise bir Çerkez'le tanışır. Sohbetlerinde ünlü "Nart Destanı"ndan haberdar olur, arkadaşı, kitabı Yükseler'e hediye eder.
Yükseler, "İstihkam subayı olunca kış aylarında işimiz olmazdı. Ben de kışlada oturur, kitap çevirirdim. 30 yaşımda hem Karakalpak Kızı'nı hem de Nart'ı çevirmeye başladım. 1991 yılında ikisinin de çevirisini kabaca tamamladım" diyor.
Yükseler, 1994 yılında hayatının akışını değiştirecek bir kişiyle tanışır. Birliğinde görevli bir asteğmen, Yaşar Kemal'in uzun yıllar oturduğu Basınköy'de kapı komşusudur ve Yükseler, İstanbul'a göreve gidişinde asteğmenin ailesi tarafından çay içmeye davet edilir. Balkonda otururken kapı çalar, gelen misafir Yaşar Kemal'dir.
Yükseler, ilk karşılaşmayı şöyle anlatıyor:
"Karşımda görünce tutuldum. 'Boyum kısa olduğu için 'Ya sen ufacıksın, nasıl albaysın' dedi. Ben de 'Uzun albaylar, o güzel atlarına binip çekip gittiler' karşılığını verdim. 40 yıllık dostu gibi kucakladı. Tarih 12 Eylül 1994'tü, kitaplarını imzalarken 12 Eylül'de bir askere kitap imzalıyor olduğu için çok güldük."
'Kahraman da olsa kibarlık olmaz'Yükseler, İstanbul'a her gidişinde Yaşar Kemal'e uğradığını, bir süre sonra kendisine çevirilerinden söz ettiğini anlatıyor.
Usta yazara gönderdiği ilk çevirisi Karakalpak Kızı'nın ilk 15 sayfası, 6 ay yanıt bekler. Gelmeyince bu kez "Nartlar-Asetin Halk Destanı"nın tamamını gönderi. Yaşar Kemal'den altı ay ses çıkmaz.
Yükseler, "Sonra çağırdı, uçakta okumuş. Söyleşide söz ettiği tek yanlışım var ya, destanın kahramanı ölünce 'naaşını toprağa verdiler' yazmıştım. 'Kahraman da olsa kibarlık olmaz' dedi ve 'Ölüsünü toprağa verdiler' diye düzelttirdi" diyor.
Yaşar Kemal'in kendisini aynı gün Yapı Kredi Yayınları'na gönderdiğini belirten Yükseler, sonrasını şöyle anlatıyor:
"O gün görevdeydim, üniformalıydım. 2 ay sonra sözleşme imzalamak için çağırdılar hâlâ askerdim. 1999'da basıldığında ise emekli olmuştum."
'Dünya Çeviri Kitap Ödülü'Koyu Beşiktaş taraftarı olduğunu aktaran Kayhan Yükseler, 15 günde bir maç izlemek için İstanbul'a gittiğini, maç çıkışı da Yaşar Kemal'e uğradığını söylüyor.
Yükseler, "Saatlerce işçi sınıfı, sosyalizm, destanlar her şey hakkında konuşurduk. Rus yazarlardan Çehov ve Gogol'u çok beğenirdi. Maçtan geldiğimi bilirdi ama hiç futbol sohbeti yapmazdı" diye konuşuyor.
Emekli Albay Kayhan Yükseler, çevirmenliğe devam ediyor.