Neşter Davası’nın, SSK’nın 1999 yılından başlamak üzere iyileştirici sarf malzemesi diye adlandırılan ameliyatlarda kullanılan malzemelerin, ihalesiz olarak 2001 yılı sonuna kadar alınması ile ilgili, 2002 Şubat ayında DGM’ye yaptığımız başvuru ile başlayan bir soruşturma olduğunu söyleyen Okuyan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise usulsüzlükten ayrı tuttu.
1992-99 yılları arasında dönemin SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu dahil dönemin SSK yönetimde görev alanlarla ilgili bir menfaat temini ve ya rüşvet alındığı noktasında herhangi bir iddianın mevcut olmadığını belirten Okuyan, “Sadece ihalesiz mal alımı ile ilgili araştırma yapılması talebi vardır, bu da af kanunu kapsamına girince bir takibat söz konusu olmamıştır. Eğer kendi şahsi gelirine gelir ilave edecek bir tasarruf olsaydı zaten bu af kanunun kapsamı dışında mütalaa edilerek soruşturmaya dahil edilirdi” dedi.
Son günlerde hükümetin, yılda ortalama bir milyar dolarlık kamu zararını ortaya koyan Neşter Davası’na bu kadar ilgi göstermesinden “heyecanlandığını”, “umutlandığını” söyleyen Okuyan, Başbakan Erdoğan’a “iktidara geldiğinizden bu yana iyileştirici sarf malzemelerini ihale ile mi alıyorsunuz, hangi tarihe kadar ihalesiz almaya devam ettiniz, neden? diye sordu.
Hükümeti, bugün gösterdiği duyarlılığı, iktidarda olduğu, Neşter Davası sırasında göstermemekle suçlayan Okuyan, davanın görüşüldüğü 2003 yılında sanıkları 110 avukatın, bu işin “mağduru” olan SSK’yı ise sadece bir avukatın savunduğunu söyledi.
-SANIKLARIN TAHLİYE EDİLECEKLERİ YÖNÜNDE DUYUM ALMIŞTIM-
Okuyan davanın ilk duruşmasının yapılmasından 15 gün önce, tutuklu olan 9 sanığın ilk mahkemedeki sorgusundan sonra dövizle bir kefalet getirilmek suretiyle tahliye edilecekleri yönünde bir duyum aldığını söyledi. Okuyan ismini vermek istediği, fakat bugün de hükümetin içinde olan bir bakana böyle bir duyum aldığını anlattığını, 2 kez görüştüğünü ancak konunun kapatıldığını öne sürdü. Okuyan, “İlahi bir tesadüf daha sonra bu duyum gerçekleşiyor, ilahi bir tesadüf bir bürokrat hariç 8’i hakkında her biri için 100’er bin dolar kefaletle tahliyelerine karar veriyor mahkeme” diye konuştu. Okuyan, mahkemenin ilk duruşmasının olduğu günün gecesi Adliye emanetindeki görevlinin, tatil olmasına rağmen, orada bulunduğunu ve sanıkların yakınlarının kefalet ücretlerini Adliye emanetine yatırdıklarını anlattı. Okuyan, daha sonra araştırıldığında ise adliye emanetinin açılmasında devreye giren kişinin, görüştüğü bakanın müsteşarı olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu’nun avukatlığını yapmadığını söyleyen Okuyan, “Ama siz işin bu tarafından bir vesile ile Anamuhalefet partisi Genel Başkanına, hele bizi de kullanarak, böyle bir işe kalkışınca bunları paylaşmak görev haline geldi” diye konuştu.
Okuyan, SKK yönetiminin 1998 yılında, sarf malzemelerinin alımında artan paranın SKK’ya geri ödenmesini öngören noter taahhütnamesi aldığını belirterek, “AKP iktidarına soruyorum; aradan geçen 10 yıl içinde, bu geri ödemelerden kaç lirasını tahsil ettiniz? Kamunun zararı ya, geride tahsil edemediğiniz ne kadar miktar var? Bu soruların cevapları verilirse iş gerçekten bir kamu zararı üzerine tartışmaya dönüşür, bu toplum yararınadır. Yok, bu soruların cevapları verilmezse o zaman iş; referandumda bir oy daha ‘evet’ çıkması için ‘her şey mubah’ felsefesidir” dedi.
Okuyan, bu konuları daha derinlemesine Neşter Davası’na ilişkin yazdığı kitabında kamuoyu ile paylaşacağını da kaydetti.
-BAŞBAKAN BAŞKA KAPILARDAN OY DİLENSİN, 12 EYLÜL İLE UĞRAŞMASIN-
Anayasa değişikliği referandumunda da hayır oyu kullanacağını defalarca vurgulayan Okuyan, Başbakan Erdoğan’ın referandum kampanyasını 12 Eylül askeri darbesi üzerinden yürütmesine de tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül ile geçici 15. maddeyi kaldırarak hesaplaşamayacağını söyleyen Okuyan, Başbakanın asıl amacının ülkücüler ve solcular arasına 30 yıl sonra fitne yerleştirmek olduğunu savundu.
Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül darbesi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı olan Nurettin Ersin’in oğlu Oktay Ersin’in, New York Ziraat Bankası’nda çok yüksek bir maaşla yönetici olmasında aracı olduğunu iddia eden Okuyan, 2005 yılında Nurettin Ersin’in cenazesine de Başbakan Erdoğan’ın Abdullah Gül, Ali Babacan ve Abdülkadir Aksu ile birlikte katıldığını kaydetti. Okuyan, bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül ile hesaplaşacağını söylemesinin bir yutturmaca olduğunu ifade ederek, “Sen mektubunu okuduğum Mustafa Pehlivanoğlu’nun cenazesine gittin mi? Onun mezarına gidip dua ettin mi? Ama onu asan adamın cenazesinde hazır olda duruyorsun. Sen Erdal Eren’in cenazesine gittin mi? Ama onu 17 yaşında olmasına rağmen astıran adamın cenazesinde bulunuyorsun. Sen bunun hesabını ver. Başbakan başka kapılardan oy dilensin, o tarihlerde top oynuyordu, top oynamaya devam et, bizle uğraşmasın. O dönemle ilgili konuşursak söyleyecek çok şey var” dedi.(ANKA)