İşte bizi çocukluğumuza ışınlayan o muhteşem mutfak aletlerinden bazıları:
Zamanın masalarından eksik olmayan en nadide parçalardan biriydi yayık sürahi. Ayranı tek hareketinizle çalkalayabiliyordunuz. Tabii su sürahisi olarak kullanılabilmesi de cabası!
Her mutfak kapısının arkasında mutlaka bir saman süpürge bulunurdu. Gerek etrafı temizlemelik gerek eve giren kediyi, köpeği, böceği kovalamalık :)
Şimdilerde ona BırBır diyoruz ancak zamanında az mı kırıntı temizledi bu alet!
Yine nostalji kokan bir mutfak eşyası emaye tepsi, üzerinde yemek taşımaya da fasulye soymaya da yarıyordu.
Portakalı, mandalinayı ittirdiğiniz zaman kendiliğinden dönmeye başlardı! Ne kadar da heyecanlanırdık onun çalışma sesini duyduğumuzda.
Şimdiki gibi fiyakalı değildi yumurta altlıkları, eskiden plastik bir uzay mekiği gibi dururdu, kabuklarını da yanlarına atardık.
Sanırsınız akşam 5 çayına Kraliçe Elizabeth gelecek. Ancak ne olursa olsun saraylara layık kristal takımlar hepimizin evinde bulunurdu!
Bu meyveliğin kenarlarına dantel koyanlar da olurdu ancak oralara hiç girmeyelim...
Tuzluk ve biberliği sade bir şekilde kullanmayı hiç sevmezdik. 1 milyoncu dükkanların vazgeçilmezi tuzluk ve biberlikler hep tanıdığımız birilerini andırırdı.
Bu setler hepimizin evinde en az bir kere bulunmuştur. Kendilerine ya gazeteden çıkan kuponlarla ulaşabilirdiniz ya da benzincide verdikleri promosyonlardan.
Bir dönem herkesin evinde muhakkak bu fincan takımından da bulundu, eminiz. Evde olmasına rağmen bu fincanlarda hiçbir zaman kahve içemedim, çünkü annem onları "ağır misafirler" için saklardı :) "O misafir geldi mi peki?" derseniz de, cevabım: .............................